26 Şubat 2018 Hayatımın dönüm noktası olan tarih. Bir öğlen vakti biraz çekinerek Dragos Musiki Derneği’nin kapısına geldim. Çekinmemin sebebi: tüm dernek mensuplarının yaşça benden büyük olmasıydı. Acaba aralarında uyum sağlayacak mıydım? Ya da beni aralarına kabul edecekler miydi? Şarkıları öğrenebilecek miydim? Bu ve bunlara benzer bir sürü şeyi düşünerek kapıdan içeriye girdim. İyi ki de girmişim.
Beni ilk olarak Kızıl saçlı, güler yüzlü bir hanım karşıladı. Bu kızıl saçlı hanım derneğin başkan yardımcısı Aysel Hanım’dı. Daha sonra tüm dernek üyeleriyle tanıştım. Hepsi sevgiyle karşıladılar beni. Buraya gelmeden önceki tüm çekincelerim bir anda kaybolmuştu. Derneğin tatlı mı tatlı koristlerinden Füsun Hanım ‘’ Hepimizle tanıştın, sıra derneğimizin kurucu başkanı Serdar Bey’le tanışmaa geldi.’’ Deyince bir an ürperdim. Acaba sert biri miydi? Dernek üyeleri beni sevmişti ama bakalım dernek başkanı beni kabul edecek miydi?
Füsun Hanım, Serdar Bey’in kapısını tıklatarak benimle birlikte içeriye girip, beni tanıttı. Serdar Hoca’nın yüzünde kocaman bir gülümseme belirdi ve ‘’Ailemize hoş geldin, sen artık bizim kızımızsın’’ dedi…
İşte her şey böyle başlamıştı. Kısa sürede tüm derneğin küçük kızı olmuş, herkesin sevgisini kazanmıştım. Ben de tüm dernek üyelerini, başkanımızı ve başkan yardımcımızı çok sevmiştim.
Derneğimizin başkan yardımcısı Aysel Hanım kısa sürede Aysel Ablam olmuş, beni kendi kızı gibi sevmiş hatta bir de lakap takmıştı; ‘’PEMBE YANAKLI MELEK’’ Ben onun Pembe Yanaklı Meleği o da benim Kızıl Papatyam olmuştu. Serdar Hocam ise beni hep ‘’ Canım Kızım ’’ diye sevmiş, bana ve benim fikirlerime hep önem vermişti…
3 Yorum
Suna Gülgüden
02 Nisan 2021Ayla
03 Nisan 2021Nurdan Erakıncı
06 Nisan 2021