Karşılaştığımız manzara tam olarak bu şekildeydi.
Uçağımız iniş yapmıştı. Tarih 30 ocak saat ise 15:30'u gösteriyordu. İstanbul'u kasvetli, yağışlı ve soğuk olarak bırakmıştık. Burada ise hava pırıl pırıl ,güneşli ve sıcaktı. Termometreler 28 dereceleri gösteriyordu. Gelmeden önce hava durumuna baktığımız için sıcak olacağını biliyorduk. Montlarımızın içinde t-shirtlerimiz vardı. Montlarımızı valize yerleştirdim. Dışarıdaki sıcak hava için hazırdık. Pasaport kontrol ve gereken işlemleri tamamlayıp Dubai Uluslararası Havalimanından çıkışımızı yaptık. Çıkışta bizi eşimin çalışacağı firmadan Jahim isimli bir çalışan karşılamıştı. Bize uçuşumuzun nasıl geçtiğini rahat gelip gelmediğimize yönelik sorular sormuştu. Tıpkı bizdeki gibi. Bu kısa sohbetin ardından geçici olarak kalacağımız yere doğru yola çıkmıştık.
Kaldığımız yere yakın Dubai Marina Mall'a kadar yürüdük ve sonrasında bir şeyler yemek için bir yere oturduk. Tam o an yan masamızda Türk bir anne - oğul vardı. Bu kadar kısa sürede bir Türk aile ile karşılaşmayı beklemiyorduk açıkçası, şaşırmıştık. Kısa bir merhabalaşmamız oldu. Aslında şaşırmamalıydık çünkü burası bir expat şehriydi ve Dünya'nın bir çok yerinden buraya işi nedeniyle ya da çeşitli nedenlerle (vergi olmadığı için) gelen kişiler mevcuttu. Yürüdüğümüz zaman içinde bile çeşitli dil ve ırklarda insanlar görmüştük. Dubai'de anadil tahmin edeceğiniz gibi Arapça fakat Arapça'nın yanı sıra ingilizce'de anadilleri kadar yaygın hatta anadillerinden bile fazla kullanılıyor. Resmi kurumlarda ,hastanelerde gittiğiniz herhangi bir mağazada, kafe'de her yerde İngilizce konuşuluyor. Kaldığımız yerden devam edelim; yemeğimizi yedikten sonra biraz daha yürümeye devam ettik. Tam o sırada biraz uzağımızda yükselen 'Turkish ıce cream' sesi bizi gülümsetmişti biraz daha yaklaştığımızda duyduğumuz ses Tarkan'ın' Gül Döktüm Yollarına' isimli şarkısıydı. Türkçe Tarkan şarkıları eşliğinde Türk dondurması satan kişi bir Filipinliydi evet evet yanlış duymadınız bir Filipinli...
Yürüdüğümüz süre içerisinde o kadar çok spor yapan insan gördük ki şaşırdık. Burada sağlıklı yaşam çok önemli insanlar ya yürüyor ya koşuyor ya da bisiklete biniyorlardı. Sporu yaşamlarının bir parçası haline getirmişlerdi. Spor yapan insanların yanı sıra gördüklerimizde bizi şaşırtmaya devam ediyordu. Bu bölgede 30 katın altında bina bulunmuyordu neredeyse. Gökdelenlerin bir kısmı siteler halinde bir kısmı da bireysel olarak konumlandırılmıştı. Siteler daha yaygındı diyebilirim.
Günler bu şekilde ilerlemiş eşim işe gelip gidiyor ben de internet sitesi üzerinden bizim için uygun olabilecek evlere bakıyor, bulduğum evleri de not alıyordum. Akşamda eşim işten geldiğinde birlikte gidip evi geziyorduk. Buraya yeni taşınacak kişiler için ilk önerim Dubai Marina bölgesi oluyor. Çünkü marina bölgesi şehrin hareketli ve bir çok imkanı içinde bulunduran bir bölge. Dubai marina yanı sıra site içinde villa tipi evlerde mevcut fakat bu evlerin çevresinde market, anaokulu, berber, restaurant vb imkanlar bulunmuyor. İhtiyaçlarınız için aracınızla yaklaşık 20 dakikalık bir yol gitmeniz gerekebiliyor. Villa tipi evler genel olarak Dubai'yi keşfetmiş ,şehirden uzak ,daha sakin yaşamak isteyen ve çocuklu aileler tercih ediyorlar. Villa tipi evleri de göz önünde bulundurarak ev aramaya devam ediyorum. Fakat bu şehirde ilk yılımız olduğundan ve şehri biraz daha iyi tanımak aynı zamanda da elimizin altında her imkanın olması açısından Dubai marina bölgesinde bir yaşamı tercih ediyoruz. Marina bölgesinde evler yüksek katlılar fakat burada her evin ortak yüzme havuzu, spor salonu, saunası, kütüphanesi, çocuklar için açık ve kapalı oyun alanları mevcut. Kısacası evler tasarlanırken her şey en ince ayrıntısına kadar düşünülmüş. Aynı zamanda marinanın eşsiz manzarasını akşamları evinizin balkonundan da izleme fırsatınız oluyor.
Kaldığımız yerden devam edelim; bizim için uygun olan evimizi uzun uğraşlar sonucu bulmuştuk. Evi gezmek için dayanamayıp hemen emlakçı'yı aradık saat 21:00 civarıydı bize bir sonraki gün için randevu vermişti. Ev manzara olarak o kadar güzeldi ki o ev olması için içimden dualar ediyordum. Böyle böyle sabah olmuştu. Evi görmek için sabırsızlanıyorduk. Randevu verilen saatte tam oradaydık. fakat emlakçı yarım saat gecikmeli olarak gelmişti. Evin bulunduğu kata çıktık ve içeriye girer girmez evi daha da fazla sevmiştim. Sanki bizim için tasarlanmış gibiydi. Hemen hızlı adımlarla şahane manzaranın olduğu balkona doğru yürüyüp dışarıyı seyrettim ve gerçekten çok güzeldi fotoğrafta gördüğümden bile güzel... Ev 2+1'di odaları salonu, mutfağı bizim için idealdi. Eve baktıktan sonra kaldığımız yere doğru yürümeye başlamıştık. Bense kafamda evin içine eşyalarımızı yerleştiriyordum. Televizyon ünitesini camın önüne koysak, 3'lü koltuk karşısına, lambader köşeye gibi.. Sanki evi tutmuştuk ,kira sözleşmesi yapılmıştı da geriye bir tek eşyaları yerleştirmek kalmıştı gibi.. Sonraki gün eşim işten geldi ve mutluydu ev ile ilgili işlemler başlatılmıştı. Dualarım kabul olmuştu o ev artık geçici de olsa bizim evimizdi. Fakat emlakçının süreç yönetimi biraz kötüydü. Bize vaat ettiği işlemler zamanında yapılmıyordu (elektrik, su açtırma, evi boyatma işlemleri gibi ) anladık ki burada da emlak piyasası kurnazlıklarla doluydu. Biz üzerimize düşen görevleri gerçekleştirdikçe emlakçı biraz daha ağırdan alıyordu. Eşyalarımız gelmek üzereydi hemen hemen bir hafta içinde Jebel Ali limanında olacaktı ve evin hala yapılması gereken işleri vardı. Emlakçıyı sık sık arayıp ne zaman biteceğini sorup, her akşamda kontrol maksatlı eve bakmaya gidiyorduk. Öyle böyle günler geçmişti bize söylenen tarihten beş gün gecikmeli evimize kavuşmuştuk. Hemen nakliye firmasıyla iletişime geçerek eşyalarımız getirebileceklerini söyledik. Bir gün sonra eşyalarımız geldi. İstanbul'da Bafa isimli bir nakliye firması ile çalışmıştık. Eşyalarımızı titizlikle, profesyonel bir şekilde toplanmışlardı. Çok memnun kalmıştık. Burada da aynı hassasiyet ve özenle eşyalarımızı yerleştirip kurulumlarını yaptılar. Nakliye firması gider gitmez eşimle kollarımızı sıvayıp işe koyulduk. Bir yandan eşyaların yerlerini düşünüyor bir yandan yerleştiriyor bir yandan da temizlik yapmaya çalışıyorduk. Bütün gün uğraştık ve çokta yorulduk ama değmişti evimiz daha ilk günden yaşanabilir hale gelmişti.Sadece yerleşmesi gereken mutfak eşyaları kalmıştı onu da bir sonraki güne bırakıp kaldığımız yere geri dönmüştük. Yavaş yavaş oradaki eşyalarımızı da toplamaya başladık. Çünkü evimiz hazır sayılırdı. Sabah olup eve geldiğimizde kapıdan girer girmez sanki yıllardır yaşadığım bir evmişçesine güzel bir huzur kaplamıştı içimi bir kez daha doğru bir karar verdiğimizi fark etmiştim.Bu gece kendi evimizde kendi yatağımızda uyuyacaktık. Bir aylık süreden sonra bu o kadar güzel bir duyguydu ki,tarifsizdi. Evimize hemen adapte olmuştuk. İmkanlarından da yararlanmaya başlamıştık. Hafta içi düzenli olarak spor salonuna inip bir saat yürüyüş yapıyordum. Havalar da giderek ısınmıştı. Bazı akşamlar havuza inip bir saate yakın yüzüp eve çıkıyorduk. Bu çok büyük bir lükstü. Şimdi sokakta gördüğüm insanlar neden bu kadar mutlu, huzurlu ve güler yüzlüler daha iyi anlıyordum . Bu imkanlara sahip olup mutsuz olmak biraz şımarıklık olurdu. Burada insanlar şartlar ve imkanlar olarak eşit sayılırlardı. Tabi bu söylediklerim expatlar için, Emiratileri söylemiyorum bile.. Emirati buranın yerli halkına verilen isim. Petrol sahibi bir şehrin yerli halkı oldukları için her biri birbirinden iyi imkanlara sahipler. Normal bir günde dışarıya çıktığınızda yerel birine rastlama olasılığınız çok düşük. Emiratiler şehrin biraz daha gözden uzak bir bölgesinde yaşamlarını devam ettiriyorlar. O yüzden tahmin edilen gibi çarşaflı bir giyim tarzına şehirde çok nadir rastlarsınız. Dışarıya çıkarken dilediğiniz şekilde kıyafetler giyebilirsiniz. Kıyafet konusuna dikkat etmeniz gereken bazı durumlar söz konusu tabi. Örneğin; ramazan ayında dışarıya çıkarken biraz daha kapalı kıyafetler tercih etmeniz daha uygun oluyor. Eğer biraz açık ya da kısa kıyafetler giyerseniz toplum içinde hemen dikkat çekiyorsunuz çünkü etrafınızdaki çoğu insan biraz daha kapalı kıyafetler tercih etmiş oluyor. Bunun yanı sıra resmi kurumlara gittiğinizde de aynı özeni göstermeniz gerekiyor. Bu kısa bilgi paylaşımından sonra gelelim Dubai'de bizi bir kez daha büyülemiş olan 'MİRACLE GARDEN'a'.Yani diğer adıyla 'MUCİZEVİ BAHÇE' ye. Harika bir peyzajla tasarlanmış dev bir bahçeydi burası. 72.000 metrekarelik bir alana kurulmuş ,cennetten bir köşe adeta. Bu kadar çok çiçeği, daha önce hiç bir arada görmemiştim. Çiçek mi hem de çölün ortasında , o kadar yüksek sıcakta ne çiçeği dediğinizi duyar gibiyim. Kulağa imkansız gibi geliyor ama bu bile tasarlanmış. Daha önce ziyaret ettiğim hiç bir yer beni bu kadar büyülememişti. İçerisinde Disney karakterlerinin devasa heykelleri, şatolar, balerin kızlar, gerçek boyutta bir uçak, dev kedi heykelleri ve daha buna benzer bir çok obje bulunuyordu. Her birinin dış yüzeyi çiçeklerle çevriliydi. Kapıdan içeriye girer girmez Disney karakterlerinin heykelleri karşılıyor sizi ve o an çocukluğunuza doğru küçük bir yolculuğa çıkıyorsunuz. İçinizi güzel bir neşe ve heyecan kaplıyor. Biraz ilerledikçe müzik eşliğinde hareket eden balerin kızlar daha da ileri de güzel at heykelleri, şatolar yine çiçeklerden yapılmış büyük bir saat kulesi ... gördüğünüz her şey sizi şaşırtıyor .Sanki bu bahçede her mevsim baharmışçasına rengarenk ve pırıl pırıl çiçekler tüm objelerin etrafını sarıyor.
Hava çok sıcak ama yine de ayrılmak gelmiyor içimizden, saatlerce geziyoruz burayı. Gezdikçe de hayranlığımız artıyor. En sonunda sıcak hava baskın geliyor ve mucizevi bahçeden ayrılıp arabaya biniyoruz. O kadar çok etkilenmiştim ki eve gidene kadar geçtiğimiz yollar sanki çiçeklerle çevrili ve rengarenk geliyordu gözüme. Dubai'de gezilecek yerler arasında ziyaret ettiğimiz ilk yerdi burası zira sonda oldu. Aynı gün içinde evimizin alt katında bulunan yüzme havuzuna inmiştik biraz yüzüp sıcak havanın etkisinden kurtulmak istemiştik.Tam şezlonglara yerleşiyorduk ki görevli bir kişi gelip havuzun covid- 19 nedeniyle tedbir amaçlı kapalı olduğunu söylemişti. Bu güne kadar çok ciddi boyutta değildi bir gün içerisinde önlemler alınmaya başlamıştı. Bu durum bizi biraz şaşırtmış birazda tedirgin etmişti.
Demek ki virüs büyük bir hızla etkisini göstermeye başlamıştı.Bizde eşimle konuşup kendimiz için gerekli önlemleri alma kararı almıştık. İnsanlarla çok yakın mesafede bulunmayacaktık, gerek olmadıkça dışarıya çıkmayacaktık, seyahatten yeni dönen kişilerle 14 günlük süreyi tamamlamadan görüşmeyecektik gibi önlemler. Aynı haftaiçi'nde eşimin ofisinde de önlemler alınmıştı hatta ofis geçici olarak kapatılarak çalışanlar evlerine gönderilmiş ve evden çalışmaları istenmişti. Virüs hızla yayılmaya devam ediyor tüm Dünya'yı etkisi altına alıyordu. Artık burada da önlemler sıkılaştırılmıştı dışarıya çıkma yasağı ilan edilmiş acil durumlarda da 'permit' ismi verilen izin ile dışarıya çıkış yapabiliyorduk. Görkemli koskaca şehir adeta hayalet bir şehre dönmüştü. Eşimle camdan her baktığımızda filmden bir karedeymişiz gibi yaşadıklarımıza inanamıyorduk. 10 gün önce dışarıya çıkıp gezebilirken şimdi markete gidebilmek için bile izin alır hale gelmiştik. Önlemlerin bu kadar sıkı olması aslında çok güzeldi çünkü bu işin şakası yoktu. Kısa süre içerisinde ev de olmaya alışmıştık. Eşim hafta içi çalışma odasında ofis ile ilgili işleriyle meşgul olurken ben de spor yaparak , kitap okuyarak bir şeyler yazarak vakitlerimi değerlendiriyordum. Şu anda dışarıya çıkma yasağımız 24 Nisan itibariyle kaldırıldı. Ofisler daha açılmadı , bir çok düzen eskiye döndü denebilir ama dışarıya çıkarken maske ve eldiven takmak zorunlu, bizse bireysel karantinamıza devam ediyoruz.
Dubai'den sevgilerle...
15 Yorum
Suna Gülgüden
17 Mayis 2020Ayla
17 Mayis 2020Pervin Nemut
17 Mayis 2020Yeşim Bülbül
17 Mayis 2020Ceyda Çiltaş
17 Mayis 2020Armağan ümit çı
17 Mayis 2020Mehmet SELÇUK
17 Mayis 2020Nilgün tezer
17 Mayis 2020Halit Çalışkan
17 Mayis 2020Şadiye Aydın Ha
17 Mayis 2020Nurdan Erakıncı
17 Mayis 2020Sebahat otay
18 Mayis 2020Hafize Erol
18 Mayis 2020Ümran özbey
18 Mayis 2020Pınar TAŞTANOĞL
22 Mayis 2020