BAM diye girdi hayatıma, nasıl oldu anlamadan kucağıma aldığımda bırakamadım ve işte hala o benim serserim.
Komşular bazen şikayet ediyorlar ama kıyamıyorlar yine de bıcırık serseriyi görünce vazgeçiyorlar kızmaktan.
Yürümeyi dahi bilmiyordu eve geldiğinde 15 gün sonra gençlik hastalığına yakalandı, onu da kısa zamanda atlattı. Her gün veterinere gitti serum yedi, iğne oldu, tedavisi iki hafta sürdü. Hayata böyle başladı.
Derken aşılar başladı 6 ay dolmadan dışarıya yürüyerek çıkmadı, kucakta tur attı, mahalleyi öğrendi.
Sonra biraz zorla da olsa yürümeyi öğrendi, hatta koşmaya başladı. Tabi ki evin altını üstüne getirdi, tuvalet eğitimi biraz sürdü.
Başta bütün köpeklerden korktu, ufaklarla koklaşmaya oynamaya başladı, sonra bazı büyük köpeklerle oynadı.
Tek sorun çok havlıyordu, havlıyordu çünkü korkuyordu. Her gün dışarı çıktık bazı büyük köpekler buna saldırmaya da kalktı, direk kucağıma atlamaya başladı ama o yine uysal köpekler bulup oynamaya devam etti.
Sonra Simba çıktı karşısına onunla da gezdi tozdu diğer köpeklere sayesinde alıştı.
Ama artık büyümeye başladı bütün ilgisi dişi köpeklere kaydı, nerede görse koklamaya kalkıyor, giderlerse arkalarından ağlıyordu. Bu böyle günlerce devam etti.
Asi huyları vardı, bir gün tasmasını çıkardı ve taktırmadı, uzun süre arkasından koştum ama nafile kendini caddeye attı ve trafik kazası geçirdi, soluğu yine veterinerde aldık. Birkaç gün sürdü tedavisi ama onu da atlattı. Şimdi caddeye gelir gelmez duruyor ve beni bekliyor.
Farketmeden hayatıma neşe, canlılık ve hareket getirdi. Sayesinde uzun yürüyüşlerim daha keyifli hale geldi. Yürürken her üç kişiden biri mutlaka BAM BAM ‘ı görünce gülümsüyor. Ne güzel bir şey insanın yüzünde gülümsemeye sebep olabilmek. Ne büyülü bir şey. Bir çocuklar bir de hayvanlar beceriyor insanların yüzünü sebepsiz güldürebilmeyi. Ve çocuklar koşarak büyük bir heyecanla geliyorlar yanına, o da onlara hiçbir şey yapmıyor. Benim Asi, yaygaracı, gürültücü serserim; çocuklara çok kibar ve anlayışlı davranıyor sanırım cennetten tanışıyorlar J)J)Jha ha ha.
Bazen arkadaşımla köpekleri değişiyoruz, onunkisi benle, benimkisi onunla gitmiyor. Köpekler çok sadıklar, hepsi böyle… Sokağa atılan köpekler de hep eski sahiplerini bulma peşindeler, barınağa gelenlerin çoğu yemek yemeden kendini aç bırakarak intihar ediyor.
Köpekle konuşamıyorsunuz, burada iletişim dili değişiyor. Tabi ki konuşmadan iletişim kurabilmek çok zor, biz insanlar fazlaca konuşup daha az dinliyor ve daha az gözlemliyoruz.. Önce biz kendimizi ifade etmek peşindeyiz. Karşımızdaki ne diyor, ne yapmaya çalışıyor, neden böyle davranıyor çok umursamıyoruz, doğru sandığımız fikirlere o kadar sıkı sıkıya bağlıyız ki -yaş ilerledikçe bu daha da belirginleşiyor-iletişim yerine Ego muzun direktiflerine uyup haklılık kanıtlama yarışına giriyoruz.
Köpeklerle ya sevgi ya da korku diliyle anlaşabiliyoruz. O benden bir şeyler öğrenirken, ben de onlardan bir sürü şey öğreniyorum. Eğitimcilere göre köpekler itaati seviyor ve beraber yaşayabilmek için seni patron kabul etmeli diyor. Bam bam pek itaat sevmese de şimdilik idare ediyoruz.
Bu pandemi de kediler, köpekler, kuşlar inanılmaz yoldaşlık ettiler. İyi ki bu dünya da sadece insanlar yok. Sabah yürüşünde sokak kedilerini ve köpeklerini besleyen bir sürü insan görüyorum. Hatta bazıları kısırlaştırıyor, yuva yapıyor onlara, tek tek bakıyor. Bu insanları gördükçe hayata daha güvenle bakıyor, diğer canlılarla beraber paylaşarak yaşayınca daha mutlu oluyorum. Tüm canlılara sevgi ve saygı duyan insanlar iyi ki varlar, inanıyorum ki onlar oldukça Dünya daha da güzelleşecek.
Gonca BORÇA
22.05.2021
6 Yorum
Ayla
22 Mayis 2021Ümran özbey
23 Mayis 2021Ümran özbey
23 Mayis 2021Suna Gülgüden
24 Mayis 2021Halit Çalışkan
28 Mayis 2021Nurdan Erakıncı
30 Mayis 2021