KOLONYA’NIN MESAJI
Bu günlerde en çok aranan ve karaborsa olan kıymetli Kolonyamız neredeyse unutuluyordu ki, birden bire mikrop öldürücü gücü ile hayatımıza geri döndü hem de çok hızlı bir şekilde.
Biz kolonyayı hiç unutmadığımız için tedbirliyiz, evimizde işyerimizde kolonyamız her zaman bulunur. Neden mi? bu alışkanlık bizde çok eskilere dayanır. Şöyle anlatayım;
Bundan 25 yıl öncesinde, henüz öğrencilik yıllarımda, okul çıkışlarında babamın kolonya dükkanına gider, dolum şişelerinden pompalayarak müşterinin küçük şişelerine doldururduk, özellikle bayram öncesi kapıda kuyruk olurdu. Şişesini kapan kuyruğa girer, bizde doldurup kasaya yönlendirirdik. Durumu olmayan birileri olduğunda borcun yok, iyi bayramlar derdik. Zaten mahallede herkes birbirini az çok tanırdı. Amcam başımızda, babamsa kasada durur tam bir aile geleneğini sürdürürdük.
Bayram öncesi kimi zaman kuzenlerimle dönüşümlü tezgahta kolonya doldurur, iş çıkışı pompa basmaktan ellerimiz ağrır ama bayram harçlığını alınca yorgunluğumuz gider, keyfimiz yerine gelirdi.
Gelenlerin şişeleri, kendileri gibi orijinaldi, kiminin nostaljik kabartmalı cam, kiminin ince uzun zarif, kiminin aile boyu kiloluk, kiminin gösterişli kesme kristal, kimi renkli camdan tombulcana, kimi plastik, kimisi ise çanta cep parfüm amaçlı küçük şirin şişelerdi.
Bir de herkesin tercih ettiği koku farklıydı, kapıdan girerken derdim bu teyze hatıralar kolonyası alacak, ya da tütün kolonyası alacak bu amca kesin, Hacı amca altın damla kolonyası alırdı, paris gecesi seven süslü genç hanımlar, illa lavantacılar -ki bunlar genelde çamaşır suyuyla evlerini kırklayıp üstüne lavanta kolonyası püskürtenler ya da çarşafları kar gibi yıkayıp üstüne iki fıs lavanta kolonyası sıkanlar olabiliyordu-, asla limondan vazgeçmeyenler çoğunluktaydı tabi, yasemin kolonyasını parfüm olarak kullanıp, limonu misafire ikram edenler, traş kolonyası alan yakışıklı beyler gibi gibi. Bir süre sonra kimin ne alacağını tahmin etmeye ya da sık gelenlere sormadan doldurmaya başlardık.
Malum bayram ziyaretlerinin açılışını kolonya yapar, evin en küçüğü görevi üstlenir sırayla gelenlere döker aralarında çocuk varsa onun da kafasına döküp muzipçe sırıttıktan sonra çikolata ikramına geçilirdi. Herkes birbirine hatır sorar, herkes aynı soruyu sorup, aynı cevapları aldıktan sonra sohbet muhabbet kahve servisi, bayram tatlısı, gazoz vs den sonra vedalaşırdık. Daha sonra aynı insanlara da bir iki gün sonra gidilip aynı rutinleri biz yaşardık, bu kez kafamıza kolonyayı biz yer, evin çocuğunun intikam rövanşına izin verir, bir sonraki bayrama kadar beklerdik.
Kolonyanın bu geleneksel karşılama ve hoş geldiniz mesajı yanında tıbbi bir görevi de vardı tabi ki, kim düşüp bir yerini kanatsa annem kolonya ve bir parça pamuk ile ilk müdahaleyi yapardı. Karşı komşumuz saçlarını kolonya ile tarar, ayılan bayılan olursa kolonya ile kendine getirilirdi. Bir de küçük cep kolonyalarımız vardı yanımızdan ayırmadığımız, yolculukta filan işe yarardı.
Otobüslerde muavinler limon kolonyasıyla bir açılış yapar o nefis ferahlama ile yenilenir, yolculuk biraz daha keyifli hale gelirdi. Bazen umumi tuvalet çıkışlarında de kolonya dökülür hijyen de tamamlandıktan sonra gönül rahatlığı ile işimize koyulurduk. Gençler bu adetleri pek bilmese de sanırım hatırlamak onların da hoşuna gidecektir.
Bu vesile ile hepinize Dragos Musiki Derneğine hoşgeldiniz der, kolonya ferahlığında sağlıklı ve iyi günler dilerim. Umarım bu kritik günleri en kısa zamanda atlatır, panik yapmaz ama tedbiri de elden bırakmayız. Biz bundan sonra sizlere sevgi ve birlik mesajlarımızı şarkılarımızla gönderiyor olacağız. Sağlıcakla ve sevgiyle kalın.
26.03.2020
Gonca Borça
Dragos Musıki Derneği
Sosyal Medya Yazarı
8 Yorum
Suna Gülgüden
28 Mart 2020Birdal
28 Mart 2020Ayla
28 Mart 2020Nilgün tezer
28 Mart 2020Armağan ümit çı
28 Mart 2020Necla Taş
28 Mart 2020Eşref BORÇA
30 Mart 2020Halit Çalışkan
10 Nisan 2020