BANA MASAL ANLATSANA

Hep çocuklar için midir Masallar? Büyükler de sever masal dinlemeyi, okumayı, anlatmayı…

Neden mi? Masallar bazen bize söylenen pek çok sözden daha etkilidir de ondan. Çünkü duygularımıza seslenir. Hiçbir direnç göstermeden kabul ederiz oradaki öğretiyi içselleştirmeyi.

Bilinçaltımız 0-6 yaş arasında şekillenir ve o dönemde dinlediğimiz her masal bizim gelecekteki düşünce kalıplarımızı oluşturur. Örneğin masallarda iyi insanlar (kahramanlar) kötü insanlar(cadılar) vardır, aslında hiç kimse çok kötü ya da çok iyi değildir ama masalların yansıması olarak gerçek hayatta da hala; iyi bir kahraman, kötü bir cadı aranır ilişkilerde. Bu da gerçekten çözümsüz sorunlara yol açar. Son yıllarda anlaşılmış ki bazı üniversal masalların gerçekten tehlikeli olduğu ve çocuk kitaplarından kaldırılması gerektiğini. Örneğin kül kedisi, kırmızı şapkalı kız gibi masallar da bunlara dahil. Masallar insanlara doğru değerleri vermeyi aşılarken bazen olumsuz duyguları da geliştirebiliyor. O yüzden çok olumlu olabilirken, çok tehlikeli de olabiliyor.

70’li yıllarda çocuk olanlar bilir, Adile Naşit’in masallarını, her akşam “Uykudan Önce” programını izlemeyi iple çekerdik. Hatta bir masalı vardı, “İki Komşu Bakkal” diye hala ara ara aklıma gelir. Ne severdik kendisini, “hadi kuzucuklarım iyi uykular” deyince, doğru yatağa gidip uyurduk.

Hatırlar mısınız “Ekmek Teknesi” adlı dizide Hasan Kaçan’nin “Heredot Cevdet” tiplemesiyle kahve de hikaye anlatması ve hikayeden ibret ve ders alan ahalinin şaşkın tavırlarını… Osmanlı dönemindeki Meddah’lık geleneğinin yeniden canlanmasının bir örneği gibiydi.

Son yıllarda masal ve hikaye anlatıcılığı tekrar gelişmeye başladı, pandemi öncesinde ben de bir masal gecesine katıldım ve gerçekten çok sevdim. Tiyatro’dan, Sinema’dan farklıydı çünkü anlatıcı ve dinleyiciler arasında gelişen bir duygu bağı vardı, anlatıcı cümlenin sonunda dinleyenlerin gözlerine bakıyor, bütün o oda aynı anda, aynı ya da benzer duyguları paylaşıyordu. Beraber hüzünleniyor bazen seviniyor, şaşırıyor, interaktif bir ortam oluşuyordu. Belki de özlenen ortak bilinç ortaya çıkıyordu.

Judith Malika Liberman Türkiye’yi son yıllarda  “Masal Anlatıcısı” konsepti ile tanıştıran kadın. Belki de tekrar Meddah’lık mesleğini canlandıran diyebiliriz. Pek çok masal kitabı ve you tube’da masalları var. Kendisi de arada sırada “masal geceleri” düzenliyor. Sadece çocuklara değil çoğu zaman da yetişkinlere…Hatta Anadolu Masallarını da derlemiş ve anlatmış. Biz bile bilmiyorduk bu masalların burada yazıldığını demiş, pek çok dinleyici.

Masallar aslında bizim kültürümüzü, hayata bakışımızı, düşünce yapımızı, duygularımızı, acı ve tatlı yaşadıklarımızı özetler, olumlu ya da olumsuz. Peki siz de hiç düşündünüz mü? Alaadin’in sihirli lambasından çıkan Cin, Size üç dileğinizi sorsa ben ne derdim diye. .Düşündüyseniz hala içinizde bir çocuk ve umutlarınız var demektir.

Gonca BORÇA

07.10.2021

2 Yorum

Ayla

Ayla

08 Ekim 2021
Aslında her insan farkında olmadan kendi masalını kendisi yazıyor. Ne hoş bir konu seçmişsin
Suna Gülgüden

Suna Gülgüden

12 Ekim 2021
Masal deyince anneannemin bizi etrafına toplayıp anlattığı kah heyecanlı kah komik hikayeler gelir. Anlstanın ses tonu, mimikleri, vücut dili masalları ilginç kılar. Masalların hayal dünyamızı çalıştırmak gibi gizli bir gücü ve sihirli bir dünyası vardır. Masallarda küçük büyük adaleti ararız, iyiler mutlaka sonunda mutlu olmalı, kötüler de cezasını bulmalı diye düşünürüz. Güzel bir konu, tebrikler!

Yorum Bırakın

E-Mail adresiniz yayınlanmaz.