BENDE YAZI DRAGOS M.D YAZI AİLESİNE KATILDIM

Sevgili Okurlar 

Dragos M.D  yazı ailesine  bende katıldım . Müsaadenizle kendimi çok kısa tanıttıktan sonra sizleri ilk yazımla buluşturacağım. Umarım beğenirsiniz.

 “Ankara doğumluyum. Mimar Sinan Üniversitesi Matematik Bölümü mezunuyum. 2020 yılbaşı itibariyle bir bankadan emekli oldum. İki kızım var. Gönüllülük esasına dayalı pek çok faaliyette/projede bulundum. Doğanın içinde olmak, müzikle sarmaş dolaş olmak, dünya mutfağı denemelerim hayatımda olmazsa olmazlarım. Sevgilerimle

 

Nazlı & Şanslı

 

Hayatımın toplam yirmi üç yılında hep yanımdaydılar. Nazlı altı yıl, Şanslı on yedi yıl olmak üzere, iki tatlı köpecik...

Sene 1992, günlerden 30 Ağustos, hikayemiz işte burada başlıyor.

Ablamın bir arkadaşı, altı yaşındaki köpeğini birilerine vermek istiyormuş. Adı Nazlıymış, krem rengi dişi poodle. Bu konudaki tek şartı iyi bakılacağına emin olacağı bir aileye vermek istiyor olmasıymış. Ablamda ona “Kız kardeşim iki ay sonra evlenecek, nişanlısı da köpeklerden iyi anlayan ve onları çok seven birisi” demiş. İşte böylece 30 Ağustos günü Nazlı bize geldi. Hiç unutmam o gün çok ama çok sıcak bir gün olmasına rağmen ben, uzun kollu bir gömlek, uzun bir pantolon, kapalı bir ayakkabı giyip, başıma bir şapka takarak onu karşıladım. Neden mi? Benim kedi, köpek dahil tüm canlı ve cansız hayvanlardan ürküyor,çekiniyor olmak gibi bir küçük !!! sorunumun olmasından dolayı...

Bendeki cesarete bakar mısınız! hani 'Cahil cesareti' denilenlerden. Böylesi bir fobim olmasına rağmen tutuyor evime, üstelik yeni kuracağım hayatıma birde bir köpeği dahil etmeye kalkıyorum.! Oysa şimdi düşündüğümde “yaptığım bir delilikti” diyorum!

Nazlıyla beraberliğimizin ilk zamanların da onunla tam anlamıyla “ sizli, bizli” resmi bir ilişkideydik. Köpek eğitimi ve köpekli hayat hakkında en ufacık ne bir ilgim ne de bir bilgim vardı.

Fazla uzun değil, birkaç ay sonra onunla 'can ciğer kuzu sarması' oluvermiştik. Öyle ki eşimin şehir dışında olduğu zamanlarda, geceleri onun yastığına başımı koyarak, onunla beraber uyur vaziyete gelmiştik.

Bana müthiş yoldaşlık, evimize de bekçilik yapıyordu.

Dört yıl sonra ilk kızım doğduğunda ne yalan söyleyeyim biraz çekinmiştim, Nazlının kıskançlık yapabilme ve bebeğime zarar verebilme ihtimali beni endişelendiriyordu. Ancak kesinlikle böyle bir şey olmadı. Belki de bu durum onun bir dişi olmasından yani tamamen korumacı bir yapısı olmasından kaynaklanmıştı. Bırakın zarar vermeyi bebeğin odasına benim ve eşimin haricinde kimseyi sokmuyordu. Ayrıca bebeğimizin oda kapısında bekçilik yapıyordu. Bebek ağladığında da mutlaka gelip bana haber veriyordu. 1998 yılı Ekim ayında, hem ikinci bebeğimi beklediğim hem de iş tempomun yoğun olduğu bir dönemde ne yazık Nazlı'yı kaybettik. Çok zordu çok...

İki ufak çocuk, iş hayatı, hastalıklar vs... derken beş yıl kadar köpeksiz bir hayatımız oldu. Ancak büyük kızım okula başlayınca, küçük kızıma arkadaşlık etsin diye yeniden bir köpecik aldık. Bu barınağa bırakılmış, üç yaşlarında dişi bir terier kırmasıydı. Köpeğimizin evveliyatı hakkında hiçbir fikrimiz yoktu. Ancak zamanla çok eziyet çekmiş olduğunu anladık. Bu kanaatimize yol açan nedenlerden biri boynundaki tel izleriydi! İsmini “Şanslı” koyduk. Evet O şanslıydı ama bizde en az onun kadar şanslıydık. Şanslı çok iyi huylu bir köpekti.

Kızlarıma müthiş bir arkadaştı. Her gün onlarla okula gider ve onlarla dönerdi. Onun için 'en laf dinleyen çocuğum' derdim. Bakışlarımla benim ne demek istediğimi anlardı. On yedi yıl hiç ayrılmadık! Ancak son yılları zordu; yaşlılık işte. Son senesinde “demans” da başlamıştı. Dile kolay yirmi yaşında bir köpek olmuştu !!!

Aralık 2019'da çok ama çok zor bir kararla onu uyutturmak zorunda kaldık. Şimdi altı aydır evimizde büyük bir boşluk var.

Bir daha alır mıyız ? bilemiyorum...

“All dogs go to heaven”……………….

 

Nilgün TEZER

 

06.05.2020

12 Yorum

Ayla

Ayla

07 Mayis 2020
Evde hayvan bakıyor olmak bence çok büyük bir sorumluluk. Ama bir kere başlayan sanırım ömür boyu buna devam ediyor. Nazlı ve Şanslı sevgiyle dolu bir hayat sürmüşler. Ne mutlu sizlere sevgi paylaşımınız için.
Hüseyin Hasip B

Hüseyin Hasip B

07 Mayis 2020
İnsanların analitik zekası üstün iken,köpek ve kedi dostlarımızın sevgi zekası çok daha ileri düzeyde.
Halit Çalışkan

Halit Çalışkan

07 Mayis 2020
Nilgün hanım yazınızı çok beğendim Çok başarılı ve akıcı bir dille yazmışsınız yenilerini hasretle bekliyoruz tebrik ederim
Sonay Ovissi

Sonay Ovissi

07 Mayis 2020
Nilgun hanimcim Bir hayvansever olarak sizi cok iyi anliyorum,ayni duygularla bende cok zor zamanlar gecirdim.Evimin bahceli villa olmasindan dolayi guvende olmamizi saglamak icin hep buyuk kopek besledik. Onlara harika duygularla bakarim.Ama veda ettikleri zaman hayatimizin sanki son noktasi gibi olmustur.Guzel paylasiminiz icin tesekkur ederim.Sevgiyle kaliniz.
Meral Aslan

Meral Aslan

07 Mayis 2020
Fobinizi alt eden muhteşem köpek - insan ilişkiniz ;size ikinci bir cana evinizin kapılarını aralatma aşamasına gelmiş.. Ne mutlu size ve ailenizden aldığı sevgi seliyle büyüyen 2 patili dostumuza
Ayşegül Açıkell

Ayşegül Açıkell

07 Mayis 2020
Merhaba. Hoşgeldiniz, sizi tanımaktan mutlu oldum. Yıllardır sağlık ve hayvan koruma gönüllüsüyüm; sadece kendi ağacını, çocuğunu, bahçesini, kedisini, köpeğini sevenler görmekten içim şişti diyebilirim
Ayşe Sakallı

Ayşe Sakallı

07 Mayis 2020
Tebrikler Nilgün Hanım. Nazlı ve Şanslı sizler gibi bir aile ile yaşamak konusunda şanslılarmış. Duygularınızı çok iyi anlıyorum. Biz de çok sevdiğimiz köpeğimizi farklı zamanlarda kaybettik. Hayvan sevgisi çocuklar için çok önemli. Bir hayvana bakma sorumluluğu ile büyümüş oluyorlar. Her ne kadar onları kaybetmenin acısı çok büyük olsa da, onlarla yaşanılan anıların kalbimizdeki yeri çok başka. Ben köpeğimiz öldüğünden beri arabamda yem taşıyorum. Gördüğüm köpek-kedilere yem veriyorum. Güzel aileniz ile mutluluklar diliyorum.
şuküfe

şuküfe

07 Mayis 2020
Nilgün hanım ben de sizin gibi tüm hayvanlardan ürküyorum ve bunun için hep kızımın isteğine rağmen köpek almasına mani oldum . bir taraftan da sorumluluk almak ve hayvanı madur etmekten korkuyurum . ama son günlerde baskı çok ne karar vereceğimi bilmiyorum
ERTUĞRUL ÖZBAĞ

ERTUĞRUL ÖZBAĞ

08 Mayis 2020
HAYVANLARI SEVMEYEN İNSANLARI SEVEMEZ ,BELKİ BİLİYORSUNUZ JAPONYADA SAHİBİNİ HER GÜN TREN İSTASYONUNDA BEKLEYEN KÖPEK SAHİBİ ÖLDÜKTEN SONRA TAM 5 YIL AYNI TREN İSTASYONUN DA BEKLEDİ VE ORAYA KÖPEGİN BÜSTÜ KONULDU.İNSANLARLA KURAMADIĞIN YAKINLIK BAZEN HAYVANLARIN İÇ GÜDÜSÜ İLE KURULUYOR ,SİZDE AYNI DUYGULARI TAŞIYORSUNUZ.
Nurdan Erakıncı

Nurdan Erakıncı

08 Mayis 2020
Merhaba, Nilgün hanımcım. Ben de çok istiyorum ama bir türlü tam olarak yenemediğim fobim yüzünden cesaret edemiyorum. Güzel yazınız için de tebrikler, sevgiler.
Armağan ümit çı

Armağan ümit çı

09 Mayis 2020
Hoşgeldiniz Nilgün Hanım, yazınızda paylaştığınız yaşamlarımızda yer alan konuşamayan ancak son derece anlayayışlı güzel dostlarımız hep aramızda olacak. Ne mutlu size. Yaşamınızda onlara yer açmışsınız.
Suna Gülgüden

Suna Gülgüden

11 Mayis 2020
Hayvanlar bize diğer insanlardan daha yakın oluyorlar bazen!! "İstedikleri sadece yemek ve sevgi. Ama karşılığında çok fazla sevgi ve bağlılık yeriyorlar. Hepsinin bizler gibi bir karakteri var ve çok büyük saygıyı hak ediyorlar. Ne mutlu size güzel bir ömür sürmüşsünüz onlarla, TEBRİKLER!!

Yorum Bırakın

E-Mail adresiniz yayınlanmaz.