KARİDESLİ MAKARNA
Sevgili okurlarım
Uzunca bir aradan sonra sizlerle tekrar beraberim ne mutlu bana Sizlere birkaç seri yazıdan oluşan anılarımla buluşturacağım, peyderpey... Yüzünüzde tatlı bir tebessüm bırakabilmek umuduyla... Balzac’ın bir sözü çok hoşuma gider; ‘’ yemek yemek sadece bir ihtiyaç olmaktan öte, ruhun ve bedenin ortaklaşa bir çabası ile doyuma ulaşmasıdır.’’ Bu bağlamda, yemek yemek ve yemek yapmak hayatımın anlamlarından ve keyiflerindendir. Bu kafada biri olan ben, bir gün.... Kriton Curi Parkında yürüyüş yaptığım esnada, parkın içindeki gönüllü evinin kapısında bir ilan gördüm. (bu park, Kozyatağı’nda Prof. Kriton Curi’nin katkılarıyla oluşturulmuş bir parktır.) Tamek konserve firması bir yemek yarışması düzenliyormuş. Katılımcılara kendi ürünlerinden oluşan bir set verecek ve bunları kullanarak bir yemek yapacaksınız. Yaptığınız yemeğin resmini çekip yollayacaksınız. Tarifini de verilen mail adresine yollayacaksınız. Ön elemeyi geçerseniz de 2. aşama olarak jüri önüne çıkacaksınız. Jüri önünde yemeğinizi sergileyecek ve tadımını yapacaksınız vs vs... Daha önce hiç yemek yarışmasına katılmamıştım. Ama ilginç geldi biran bana, neden olmasın... Henri Bergson derki; ‘’Ne kadar ileriye gidebileceğinizi bilmenin tek bir yöntemi var; yola çıkmak ve yürümeye başlamak! ‘’ Evet ! Aynen bu idi durum, Ben de gönüllü evinden içeri girdim, başvurumu yaptım, firmanın ürünlerini içeren paket imza karşılığı teslim aldım. Esas şimdi kafamda tilkiler dolaşmaya başladı. Şimdi bu malzemelerle ben ne pişirecektim??? O dönemde, 14 yaşında bir kız olan tatlı yeğenim, yemek yarışmasına kayıt yaptırdığımı duyunca ‘Karidesli makarna’ ile yarışmaya katılmamı ısrarla istedi. Nilgün teyzeciğim sen harika ‘karidesli makarna’ yapıyorsun, lütfen yarışmaya bu yemekle katıl dedi. MAKARNA...!!! Evet, karar vermiştim. ‘Karidesli Makarna’ ile yarışmaya katılacaktım. Cesaretti bu... Ön elemelere katıldım ve yemeğim ile bu aşamayı geçtim. Büyük gün gelmişti, Jüri önüne çıkacaktım. Elbetteki heyecanlıydım. Jüri 3 kişiden oluşuyordu; Yemek dergisi yazarı bir kişi Tamek firmasından bir kişi MSA akademinin Baş aşçısı . Tam zamanında ‘Karidesli Gnochetti’mi yaptım. (*gnochetti= deniz kabuğu şeklinde makarna ) Ön elemeyi geçen 7 yemek içinde idim. Yarışma mekanının içinde herkeste bir telaş bir telaş. Herkes birbirine soruyor, ne pişirdin diye. Bir sürü yöresel, el oynamalı yemekler vardı. Mersin’in kuru patlıcan dolması, Kayseri’nin yağlaması, Kastamonu’nun mercimekli sarması , var da var... Bana sorduklarında ne pişirdin? ‘Makarna’ cevabını duyan dudak kıvırıp, hııı diyordu. Ama cesaretimi hiç kaybetmedim. Sıra bana geldiğinde ; sırtım dik, yüzümde tatlı bir tebessümle jürinin önüne çıktım. Yemeğimi sundum, tattırdım. Öyle hoş ve zarif bir sunum tabağı hazırlamıştımki, jüridekilerin hepsi sadece ve sadece benim Sunum tabağımı yakından incelemek için masadaki yerlerinden kalkıp gelmişlerdi. Deniz kabukları, taze ıtır yaprakları, taze mercanköşk yaprakları vs. Süslü bir servis tabağı hayal edin... Gelelim sonuca; Yöresellik ve lezzet kategorisinde tam not alamamıştım ama sunum ve görsellik kategorisinden tam not almıştım. Bu bile beni çok mutlu etmişti! Montaigne’nin dediği gibi; Bizi mutlu eden; bir şeyin sahibi olmak değil, o şeyin tadına varabilmektir.... Hayatınızda tadına varabildiğiniz şeylerin bol bol olması dileklerimle,
NİLGÜN TEZER
18.07.2020
11 Yorum
Ümran özbey
18 Temmuz 2020Füsun ÖZALP
18 Temmuz 2020serdar taştanoğ
18 Temmuz 2020ERTUĞRUL ÖZBAĞ
18 Temmuz 2020Halit Çalışkan
18 Temmuz 2020Gonca Borça
18 Temmuz 2020Ayla
18 Temmuz 2020Esin Tütüncü
18 Temmuz 2020Suna Gülgüden
19 Temmuz 2020Sonay Ovissi
19 Temmuz 2020Gülten Aydeniz
20 Temmuz 2020