Günümüzde Çölyak veya ‘glütensiz beslenme’ ifadelerini duymayan artık yok gibi; ya ailenizde ya çevrenizde çölyaklı birileri vardır kuvvetle ihtimal yada en basiti zincir marketlerin ‘glütensiz ürün’ reyonları mutlaka dikkatinizi çekmiştir.
2000 yılının başlarında, eşim ve benim iş hayatımız çok yoğundu. Kızlarımız küçük, onların sorumluluğu, evde çok yaşlı bir köpecik (Nazlı) vs vs…
Hayat koşturmacası bol bir dönemimizdi. Bu dönemde, eşim günden güne zayıflamaya başlamıştı. (sindirim sistemi şikâyetleri eşliğinde) Ben de çok yorulduğunu düşünüp, klasik vitamin mineral takviyeleri veriyordum ona. Ama nafile! Bunlar işe yaramıyordu. Bu seferde, devreye ben girdim; karbonhidrattan zengin menü hazırlamaya başladım. Börekler, mantılar, gözlemeler, hamur tatlıları gibi…
Ama yine nafile!
‘Schindler’s List’ filminde figüran olarak oynayabilecek fiziksel duruma gelmişti.
O da ne! Tartıda 47 kg görünce, ilk iş tam teşekküllü bir hastaneden randevu almak oldu.
O dönemde hala faaliyette olan Alman Hastanesinde Gastroentereloji uzmanına muayene oldu. Doktorumuz hemen hastaneye yatış istedi. Çok üzgündük; aklımıza tek gelen ‘kötü hastalıktı’. Bir hafta boyunca hastanede yapılmayan tetkik, tahlil, MR kalmadı. Bir gün doktorumuz beni odasına çağırdı, eşimin tahlilleri hakkında görüşmek için. Heyecan içinde anlatacaklarını bekliyordum.
Eşimde ‘kötü hastalık’ yokmuş. Bu habere çok sevindim, büyük bir oh çektim. Ancak onu bu kadar zayıflatan ve perişan eden neydi?
ÇÖLYAK!!!
Daha önce böyle bir şey hiç duymamıştım. Nedir bu dediğimde bana; basit anlaşılabilir bir dille anlattı kısaca…
Çölyak; Arpa, buğday, çavdar gibi tahılların içerisinde bulunan glüten adlı bir proteine karşı (ömür boyu) ince bağırsakta oluşan alerji ve hassasiyettir.
Çölyak, teşhis edilene kadar bir hastalık, teşhis edildikten sonra bir yaşam biçimidir dedi. İlk başta bunun ne demek olduğunu anlamamıştım…
Artık tamamen glütensiz beslenmesi gereken eşime, uzun süre kilo alsın diye makarna, baklava, börek, mantı vs.… yedirmiştim. Meğerse adamı günden güne eritiyormuşum ellerimle L
Özellikle un kullanılmayan yemeğin pek de olmadığı Türk mutfağında; unsuz/glütensiz beslenmek ilk zamanlarda çok zor olmuştu, hele de doktorumuz 2 ay sadece patates ve az sebze ile beslenmesini söylediğinde. Hiç unutmam, bu 2 ay zarfında, her akşam iş çıkışı eve gelirken bir torba patates alırdım. Menümüz: patates püresi, patates kızartma, patates salatası, patates çorbası, patates….
Bu menü ile 2 ayda 20 kilo alan eşim, ailecek hepimizin büyük bir oh çekmesine sebep olmuştu. Ne de olsa bu sadece bir diyetti bu! İlaç veya başka bir tedavi şekli yoktu. ‘ ayın sonunda yapılan tetkiklerinde kan değerleri gözle görülür bir şekilde düzelmişti. Böylece ‘glütensiz beslenme’ bizim bir yaşam biçimimiz olmuştu!
Ancak ufak bir sorun vardı; bu beslenmede kullanılan, Glütensiz un ve mamulleri (makarna, kek, bisküvi…) henüz Türkiye’de bilinmiyor ve bulunmuyordu. Dışarda yemek yiyebilmek imkânsız gibiydi.
Her yurtdışına giden akraba/arkadaş bize glütensiz mamul getiriyordu, bu bizim için altın değerinde idi!
Bir dönemde çalıştığım işyerinin yurtdışı temsilcisi ile kurduğum dostane ilişkiler sayesinde her ay bir koli glütensiz ürün geliyordu.
Yavaş yavaş memleketimizde de çölyak’ın bilinirliği arttı. Artık doktorlarımızda, uzun süreli sindirim sistemi şikâyeti ile başvuran hastalarında bu hastalığı düşünebiliyorlar.
Pek çok şehirde Çölyak ile ilgili dernekler var artık.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi Halk Ekmek de bile, uygun fiyatlı glütensiz ekmek ve un satılmakta.
Sağ olsun devletimizde, tam teşekküllü hastaneden çölyak raporunuz varsa, ayda 108, 75 tl yardım yapıyor.(ayda 4 paket makarna parasıdır bu)
Zira bu ürünler muadillerine göre çok pahalı; örneğin bir paket normal makarna 4 tl civarı, bir paket glütensiz makarna 25, tl civarı.
Gerisini siz düşünün…
Ayrıca Çölyak raporu var olan bir delikanlı iseniz, zorunlu vatani görevden muaf tutuluyorsunuz.
Çölyak’ın genetik geçiş oranı yüksektir. Uzun zamandır sindirim sisteminde sıkıntı yaşayan kızımın, yapılan çölyak gen mutasyon testi ile çölyak olduğunu öğrendik, 3 ay önce.
Sürpriz bir şekilde, 3 gün önce de nur topu gibi bir çölyaklımız olduğunu öğrendik; 75 yaşındaki annem!!!
9 Mayıs Dünya Çölyak Günüdür!! En azından en yakınımda üç kişiler, kutlu olsun…
Birkaç basit glütensiz yemek tarifi ile yazımı sonlandırayım.(Konu hakkında daha çok yazacağım var ama sizleri sıkmak istememJ
Sağlıcakla kalın…
GÜLLAÇ BÖREĞİ (4 kişilik)
5-6 yaprak glütensiz güllaç (pek çok markada glütensizi bulunuyor)
2 yumurta, ½ çay bardağı sıvıyağ
1,5 su bardağı süt, 2 kaşık yoğurt
Bu malzemeleri çırpıp, tek tek güllaç yapraklarının arasına dökelim. Orta kata da kavrulmuş pazı ve kaşar peyniri rendesi ya da kavrulmuş kıyma koyalım.
En üstüne de susam, çörekotu serpelim.
200 C de altı üstü nar gibi kızarana dek pişirelim.(püf noktası; geniş bir borcamda ve fırınınızın alt raflarında pişirin)
SOMON KÖFTESİ (4 kişilik)
½ tam fileto Karadeniz somonu (yaklaşık yarım kilo)
1 yumurta, 2 diş ezilmiş sarımsak
1 küçük glütensiz ekmek kırıntısı (ya da glütensiz galeta unu)
İnce kıyılmış maydanoz, ince kıyılmış taze kişniş (opsiyonel)
İnce kıyılmış taze soğan
Tuz, karabiber, kimyon, pul biber
Fileto somonu satır kıyması şeklinde hazırlayın. Diğer malzemeler ile karıştırıp köfte şekline getirin.
Köftelerimizi fırın kâğıdı serilmiş tepside üzerine azıcık zeytinyağı gezdirip 200 C de nar gibi kızarana dek pişirin.
TAVADA MISIR EKMEĞİ (kek-ekmek)
1 yumurta, 1 çay bardağı mısır unu, 1 çay bardağı yoğurt
2 yemek kaşığı zeytinyağı, 1 çimdik tuz, 1 çay kaşığı karbonat+ 2 damla elma sirkesi
Tüm malzemeleri karıştırın.
Yağlanmış küçük bir teflon tavaya karışımı dökün. Kapağı kapalı olarak, çok kısık ateşte yaklaşık 15 dakika bir tarafını 10 dakika da diğer tarafını pişirin.
Afiyet olsun.
Nilgün TEZER
14.05.2021
6 Yorum
Pınar Oranlıer
14 Mayis 2021Suna Gülgüden
14 Mayis 2021Halit Çalışkan
16 Mayis 2021Nurdan Erakıncı
18 Mayis 2021Ümran özbey
20 Mayis 2021ERTUĞRUL ÖZBAĞ
21 Mayis 2021