"AYSTİ VE ŞIVEPS " TÜRKÇESİ VARKEN
Sevgili Okurlarım;
Yıl 1995. Kayseri'de yaşayan eşimin ailesine ziyaret için aracımızla gidiyorduk. Kırşehir civarında bir benzin istasyonuna girdik. Eşim benzin alırken,yazın o anormal sıcağında biraz serinlemek için ben, on yaşındaki oğlum ve yaşıtı akrabamızın oğlu marketin buzdolabına yöneldik. Öncelikle ben suyumu aldım. Oğlum da durmadan buzdolabının bir aşağı rafına bir yukarı rafına bakıp duruyordu. Benim ''Ne arıyorsun.?'' dememe fırsat kalmadan, içeri yöneldi. Marketde yörenin yerlisi olduğunu sandığım bir görevli vardı. Oğlum ''Amca ICE-TEA yok mu?'' dedi. Görevli şaşkınlıkla bana döndü. ''O ne ki abla '' dedi. Oğlum içeceği tanıtıp bulmasını ister gibi tarif etti. '' Soğuk çay Amca, hem şeftalisi var, hemde limonlusu '' dedi. Görevli ''O nasıl çay yeğenim. Geçin arada taze sıcak çay var. İçiverin.'' dedi. Tabi çocukların ikisi gülüp " Niye ICE-TEA yok" diye hayıflandılar. "Her ne kadar dünyada meşhur olsa da ülkemize yeni gelmiş ürünleri heryer, herkes bilemez, adlarını İngilizce olarak okuyamaz" diyerek izaha çalışsam da nafile, çocuklar bildiklerini veya gördüklerini hepimizin bildiğini zannediyorlar. Bunu anlatmak bizlere düşüyor.
Yıl 2020. Yirmibeş senedir yaz aylarında Antalya'nın otantik ilçesi Kaş'ta yaşamaktayım. İlk geldiğim zamanlar köylüler topraklarının büyük bir kısmını satışa çıkarmışlar. Böylece muhtelif şehirlerden Akdeniz'de yaşamak isteyip de tercihini Kaş'tan yana kullanmak isteyenlerden dolayı buraları her yıl artan nüfusuyla çok kalabalıklaşmaya başladı. Biz eskiler artık yerli halk ile kaynaştık. Bahçe işleri, üretim, hayvancılık v.s.konularında herzaman yardım ve bilgileri aldığımızdan yörenin dilini, adetlerini öğrendik. Bana süt getirdiklerinde '' Gelin hanım şencere boşaldı mı'' dediğinde tenceresini istediğini biliyorum.
Şu anda yine Kaş'tayım. Çarşıya indiğim bir gün küçük bir markete uğradım. Virüs salgınınına tedbiren sıra olmuş, alışveriş sıramızın gelmesi için dışarıda bekliyoruz. Tahmin edersiniz sezon nedeni ile Kaş yine çok kalabalık. İnternette en çok gezilen yer olarak 2. sırada çıkan Kaş'a tatilci akınını hayal edebilirsiniz. Halkın dikkate ve ciddiye almadığı, tedbir zaaflarını şu anda yazmak istemiyorum.
Neyse Kaş'ın yerlisi olduğunu bildiğim bir bey, torunu ile sırada benim önümdeler. Hava herzaman ki gibi çok sıcak. Yaklaşık dokuz yaş civarında olan torun dedesine marketin dışarısındaki buzdolabından bir meşrubatı göstererek ''Dede bana şundan al'' dedi. Dedesi '' tamam ilimanlı, meyvelü olanmı'' dedi. Sırada bekleyen iki modern giyimli bayan gülerek birbirine ''banada ilimanlıdan al'' diye dalga geçmeye başladılar. Ben torunun ne istediğini anlamıştım " Schweppes " istiyordu. "Ben alırım size" dedim. Yukarıda yazdığım gibi yabancı bir ad okunamıyabilinirdi. Bayanlara sinirlendim. "Siz nereden geliyorsunuz" dedim. "Manisa" dediler. "Ben Manisayı görmedim. Tanımıyorum, görmek de isterim, tıpkı sizin Kaş' ı tanıyıp görmek istediğiniz gibi" dedim. "Ülkemizin yedi bölgesi de farklı şive, görgü, geleneklere sahiptir. Her bölgeyede bu ayrıcalıkları tanımak için gideriz. Burda da kendine özgübir yaşam vardır . Kaş'tada şive budur." dedim. Tepkilerini size anlatmak istemiyorum .
Derneğimizde "DRAGOS DÜNYA ve ETNİK MÜZİKLER KOROSU" adıyla bir bölüm açtık. Yaklaşık 62 dilden şarkılar öğreniyoruz. Başkanımız ve koro şefimiz öğreteceği eserlerin sözlerini o dili bilen en yetkili merciden onaylatıyor. Bu çalışmalarımız sırasında karşımıza bir şarkının bir ülkeden 2-3 versiyonu çıkabiliyor. İspanyolcanın Güneyi ayrı bir versiyon, başka bir yöresi ayrı versiyon olabiliyor. Karadeniz bölgesinde Lazca Ardeşen'de başka, Hemşinde farklı şekilde konuşulduğu için şarkınında farklı versiyonları oluyor. Peki kendi özümüzde neden bunu yadırgıyor ve çok acı ki neden alay ediyoruz.
Bir ülkenin bir markası bizdeki bir AVM'de kendi ülkesindeki bilinen adı ile mağaza açıyor. Hadi "buyrun bakalım nasıl okunacağı işi bize düşüyor." Mağaza Almanın mı? Fransızın mı? İngilizin mi?. O dili bilen okuyabiliyor, bilmeyen cahil durumuna düşüyor.
Gençlerin dilimizi korumasını beklerken tam aksine çok üzücü şekilde dilimize yabancılaşıyorlar. Güzel Türkçemizde karşılığı olan herşey yabancılaşıyor. Oysa "Pardon" yerine Afedersinizi, "Çav" yerine , hoşçakalı, "Kanka" yerine Arkadaşı, Dostu,"Okey" yerine Tamamı, Oluru , "Pandemi" yerine Salgını neden kullanmıyoruz. Babamızdan bahsederken neden "Peder " diyoruz.???
Ümran ÖZBEY
19.08.2020
Not İşte günümüzde Türkçesi var olan ama ne yazık yabancısı kullanılan sözcükler
aidat | ödenti | medya | basın-yayın; ortam | |||
|
aktif | etkin, canlı | medyatik | ünlü, tanınmış | ||
alaka | ilgi, özen, ilişki, ilinti | mesaj | ileti | |||
ambülans | cankurtaran | mesela | örneğin | |||
anormal | olağandışı | mesele | sorun, güçlük | |||
bahsetmek | söz etmek | mevcut | var olan, bulunan | |||
bay bay | güle güle, hoşça kal | mevzu | konu | |||
beyanat | demeç, bildiri | misafir | konuk | |||
cevap | yanıt | misyon | özel görev, özgörev | |||
davet | çağrı | muhtemel | olası | |||
detay | ayrıntı | mücadele | savaşım | |||
dinamik | devingen, etkin, canlı | mülakat | görüşme | |||
dizayn | tasarım | mümkün | olanaklı, olası | |||
doküman | belge | müsait | elverişli, uygun | |||
enteresan | ilginç, ilgi çekici | nesil | kuşak | |||
fakir | yoksul | ofis | işyeri | |||
fark | ayrım | paralel | koşut | |||
fayda | yarar | pasif | edilgin | |||
garanti | güvence | performans | başarım; gösteri; oyun | |||
halef | ardıl | poşet | (küçük) torba | |||
hareketli | devingen | röportaj | söyleşi, görüşme (yapmak) | |||
hayal | düş, imge | samimi | içten; içlidışlı, senlibenli | |||
hayat | yaşam | selef | öncel | |||
hediye | armağan | sembol | simge | |||
hikâye | öykü | sene | yıl | |||
hissetmek | duymak; sezmek, duyumsamak | sivi (CV) | özgeçmiş | |||
ihtimal | olasılık; belki, ola ki | sponsor | katkıcı | |||
ihtiyaç | gereksinme, gereksinim | statik | durağan, duruk | |||
ilham | esin | stres | ruhsal gerilim; gerginlik | |||
imkân | olanak | tahakküm | baskı, zorbalık | |||
internet | bilgisunar | tahammül | dayanma | |||
isim | ad | tahliye | salıverme; boşaltma | |||
kampus | yerleşke | tahmin | kestirim | |||
kaybetmek | yitirmek | takip | izleme, izlem | |||
kelime | sözcük | talep | istem, istek | |||
kıymet | değer | tavsiye | öğütleme, salık verme | |||
konsept | kavram | teklif | öneri | |||
konser | dinleti | temenni | dileme, dilek | |||
kontrol | denetim; denetleme, inceleme | teyit | doğrulama | |||
koordinasyon | eşgüdüm | trent | akım, eğilim | |||
kriz | bunalım | vizyon | görüş; görünüm | |||
lazım | gerek, gerekli | zanlı | sanık | |||
logo | belirtke | zengin | varsıl | |||
Yazarın Diğer Makaleleri
- 02 Subat 2022 UĞUR MUMCU İLE TANIŞMAK
- 22 Mayis 2021 MANTOLAMASIZ SICAK EVLER
- 09 Nisan 2021 NOTALARIN ADRESİ
- 20 Subat 2021 BAKKALIM
- 08 Ocak 2021 ANNE BABA OKULU
- 24 Kasim 2020 İPİMİZİ ÇEKMEYELİM
- 19 Agustos 2020 AYSTİ VE ŞIVEPS
- 11 Temmuz 2020 ÖĞRETMENLİĞE DİRENİŞİM
- 23 Haziran 2020 ÇİVİLEME
- 18 Haziran 2020 BEN ÜMRAN ÖZBEY
12 Yorum
Serdar Taştanog
19 Agustos 2020Halit Çalışkan
20 Agustos 2020Husnu Aydogdu
20 Agustos 2020Esin Tütüncü
20 Agustos 2020Derya Şahinalp
20 Agustos 2020Hafize EROL
20 Agustos 2020Şenay alper
20 Agustos 2020Sevgi Bayrak
20 Agustos 2020Nurdan Erakıncı
22 Agustos 2020Nilgün tezer
22 Agustos 2020Suna Gülgüden
23 Agustos 2020Serdar Taştanog
28 Agustos 2020