BAKKALIM

 

Dünya bir sağlık savaşı veriyor. Bu mücadelede top yekûn yaralar alıyoruz. Kişi başı milli geliri yüksek olan, ekonomide, teknolojide, sağlıkta benim diyen ülkelerin dahi çaresizliklerini görüyoruz. Bilim buna çare ararken getirdiği pek çok sorunlar hayatımızı idam ettiğimiz rutinleri etkiledi. Ekonomi, işsizlik, çalışma kısıtlaması, çalışma alanlarının kapanması gelir düzeyini alt üst etti. Bu konu ciddi bir çıkmaza geldi. Kendi içimizde yaraları sargı bezimizi en ekonomik şekilde kullanarak sarmaya çalışıyoruz. 

        Çocukluğumuzda her mahallenin girişinde, köşe başlarında bakkallar vardı. Onlar muhtar gibiydi. Adres sorulur, mahallede giden kalan kim bilirler, ay sonuna geliri yetmeyenler sorgulanmadan deftere yazdırabilirdi. 70'ii yıllarda ben hatırlıyorum öncesinde de olabilir Migros küçük bir kamyonet içinde mahalle mahalle dolaşır gıda satışı yapardı. Pazar gününe zaman varsa bakkalda bulunmayanı aldıklarını hatırlıyorum. Henüz çevremizde alış-veriş marketleri çoğalmadan bu eski bakkallarımız gece yarılarına kadar açıktı. Her ürünün en iyisini bulurduk. Teklifsiz ihtiyaçlarımızı alır mali durum o an müsaitse verir değilse'' not et'' diyebilirdik. Tüketim şekli bu esnaflarımızı da zora soktu. Hala çevremizde iş gücünü ayakta tutmaya çalışan bakkalım var. Marketten soğan, patates bakıyorum 5 soğandan bir tane anca buluyorum. Patatesler yeşil ve acı. Karşı bakkalda Adapazarı'ndan kendi üretimi soğanlar sert. Patatesler sarı ve erimeyen. Bir ürünü alırken serzenişte bulundu. Bu ürünü market 60tl. Alışveriş edersen veriyor, oysa bende aynı Fiat dedi. Bir an düşündüm. Virüste hepimiz en hızlı şekilde ihtiyaçlarımızı alıyoruz. Bunun için bedel ödüyoruz. TV Haberlerinde de konusu oldu. ''küçük esnaf ayakta kalmaya zorlanıyor.'' Paran varsa markete yoksa bakkala git. Fiat'ı fiks olan pek çok ürün(süt, şeker, çay, yoğurt, ekmek, peynir, yumurta vs.) alınabilir. Küçük ama bir nebze merhem olabilecek bu hareketi sanırım yapabiliriz.   

 

Ümran ÖZBEY

 

20.02.2021

5 Yorum

Nilgün tezer

Nilgün tezer

20 Subat 2021
Ümran hanımcığım, Sizinle hemfikirim, hatta bu hareketin uygulayıcısıyım uzun zamandır. Kaleminize sağlık
Gulten  Aydeniz

Gulten Aydeniz

21 Subat 2021
Bu guzel yazınız okuduğumda,birçok anim canlandi.cocuklugumda anneanneme gittiğimizde bize para verir, migros geldiğinde sıraya girip alışveriş ederdik. Guzel bir anı olarak kaldı. Gelelim mahalle bakkallarina; evet sokağının basinda bakjalimiz var ve hemen hemen her şeyi ordan alıyoruz. Dediğiniz gibi ay sonuna doğru deftere yazdırıyor ve bize destek veriyor.. Süpermarket çağında küçük esnafları korumamız lazım. Bu guzel yazınız için cok teşekkürler.
Suna Gülgüden

Suna Gülgüden

21 Subat 2021
Bakkallar hayatımızda büyük önem taşır. Bayağı azalmış sayılarına rağmen sağda solda bakkallar görüyorumm. Gerçekten bakkallar muhtar gibiydiler. Gezici Migros arabalarından da yazlıkta iken alışveril yapardık. İçinde yok yoktu. Ayağumıza kadar gelen mini bir marketti. Şu an halen var mı bilmiyorum. Bizim şu Nki mahallemizde bakkal yok. Olsaydı arada bir şeyler alırdım. Önemli bir konuya parmak basmişsınız, TEBRİKLER!!
Nurdan Erakıncı

Nurdan Erakıncı

21 Subat 2021
Çocukken hemen hemen tüm alış-verişlerimizi yaptığımız güler yüzlü bir bakkal amcamız vardı. Yazınız beni o güzel günlere götürdü. Ben de sizin gibi düşündüğümden dolayı uzun zamandır alış-verişlerimin çoğunu küçük esnaftan yapıyorum. Kaleminize sağlık Ümran hanım.
Ayla

Ayla

27 Subat 2021
Ben orta okulda iken bizim de bir bakkal dükkanımız vardı. Az çalışmadım okul çıkışları orda. Üstelik eskiden daha meşakketli idi her şey.

Yorum Bırakın

E-Mail adresiniz yayınlanmaz.