TÜRK MACAR BENZERLİKLERİ 1

 

 

 

 

 

                                             1. ábra  Kuman parkı Karcag sınırında

 

Sevgili Okurlar,

Türk halklar ailesinde küçük bir grup olan, Kumanları sizlere tanıştırmak istiyorum. Macaristan ortasında, Tuna ve Tisa nehri arasında ve Büyük Macar Ovasının bir bölümünde aslında Kıpçak Türk halkından, Kumanlar yaşamışlar. Tarihi açıdan epeyce zor açıklanabilir olmasına rağmen bu bölgedeki , birkaç şehrinin nüfusu hala kendini Kuman olarak hisseder. Halkın kültürü  Doğu kültüründen, özellikle Avrasya’dan gelen  atlı nomad (göçmen) kültürünün büyük bir  karakteristik yapısını 20. yüzyıla kadar  muhafaza etmiştir. Kumanlar Moğol İmparatorluğunun Batıya genişlenmesi sebebi ile 13. yüzyılda (1239) Karpat Havzasına gelmişler. 1279 yılnda kral tarafından oluşturulan  Kuman Kanunu ile  Tuna-Tisa nehri arasında, yer alan Köröş-Maroş nehri kenarına ve büyük Macar ovasının şu andaki ’Büyük Kumanistan’ bölgesine yerleştirildiler.

Bu tarihten sonra takriben  bir yüzyıla kadar orada göçmen olarak yaşamışlar.  Ancak 16. yüzyılda eski hayat biçimini terk ederek yerleşik hale gelmişler.

                                                                     2. ábra Çobanlar kepenekte  

Kuman Kanunu güvence altına alınmış, özel haklar, Otonom hakkına sahip olarak 19. yüzyılın ortasına kadar  yaşamışlar Ancak onlara yavaş yavaş assimilasiyon başlatıldığı halde, doğudan getirdikleri hayat biçiminlerini uzun süre muhafaza etmişler. Bunu başarabilmelerinin sebebi  özellikle oldukça kapalı bir topluluk olmalarından kaynaklandığı düşünülmektedir. Kuman dilindeki özellikle coğrafya adları, insan adları , hayvancılıkla ilgili sözler ve örf ve ádetlerinin bazı bölümünleri bu güne kadar muhafaza edilmiş. Büyük Kumanstan halk kültürünü bu şekilde değerlendirebiliriz.

                                                         .                                                         3.ábra Gyula Nemeth heykeli                     

                     Kuman  dilinin en arkaik  kelimeleri coğrafya adlarıdır. Kumanlar Kipçak-Türk dilini 16. yüzyılın sonuna doğru  yavaş yavaş  unutulmalarına rağmen coğrafya adlarını ve hayvancılıkla ilgili  sözleri bugüne kadar kalması  Çoban kültürlerini bugüne kadar devam ettirmiş olmalarından dolayıdır.

Kuman dil bilgileri 20. yüzyılın sonuna kadar bu konuda araştırmalar yapan   Gyula Németh, László Rásonyi , István Kongur Mandoky, Imre Baski tarafından ortaya çıkarılmıştır.

                                                                                  4. ábra Süslü düğün atları

Coğrafya adlarında en eski ve enteresan  şehirlerin sınırında olanlar kurganların         (höyükler) adlarıdır. Bu kurganlar takriben 4 bin seneliktir. Kumanlar geldiği zaman tabii olarak artık buralı oldukları için  yaşadıkları bu yerlere de kendi Kuman

                                                              5. ábra Kuman gusarlar

 diliyle ad vermişler. Karcağ sınırında 63 tane kurgan adı mevcut olduğu bunların bazılarının gerçekten Kuman olduğunu biliyoruz: Bengecseg (bengüçik), Kormánycsok (kurbançik), Zádor (Salgor), Orgondaszentmiklós (orkun dağ ) ve saire. Hatta, şehirin adı Karcag (Karsak – tilki) Kuman olduğunu, ad büyüsünü(ad magiya)  hem Gyula Németh, hem István Kongur Mándoky incelemiştir.  Coğrafya adlarının çoğu, orta çağa has olan hususiyet gibi insan adlarında gelinmiş.  Kuman kültürünün kalıntısı halk inançı olan Şamanizmdir. Şaman özellikle Büyük Kumanistan ve komşu bölgesi, Hortobágy halk inançında kalan táltos (Şaman) 20. yüzyıla kadar yaşadı. Ama görevi  Türklükte olan şamanlardan ayrılmış, táltos (saman) özellikle  hayvanlar tedavi edin ve kötü hava ötürü  boğa olarak  mücadele eder.  Táltos şekli halk kültüründe canlandiği için bu konuyla ilgili halk sanatında, özellikle çoban sanatında nice  resimler hazırlanmış.                                                        6. ábra Balbal ve Kumna           

Örf ve ádetlerimizde  düğünle ve gömme ádetlerle ilgili bazen Kuman motiflerine dikkatini çekmek istiyorum .  Özellikle düğünle ilgili ádetlerimizde nice  Doğu ve Doğu Avrupadaki ádet-motifi, gelin hediyesi, kalım (başlık parası), elma sümgesi , dügün bayrağı ile ilgili olanlar hala yaşıyor.  Yol bağlanması, sağdiç, ve koyun başının ritüelli dağıtınıı  bugünkü Kazak adetleriyle paralellik  gösteriyor.

                                                                    .

                                                             7. ábra Kuman kadını

Bu paralellik Orta-Asya’daki kültürü ile ilişkisini gösteriyor.  Düğünlerde özel bir görevli,vőfély , siz Türk sağdic gibi bir  „ akraba” dır. Görevleri hemen hemen ikisinin de aynıdır. Düğünde katılan misafırlerle ilgilenmek, yemekler taşımak, şarkılarla, şiirlerle, manilerle sürekli misafırleri eğlendirir. Bu  vőfélyversek (sağdiç şiírleri) zaten bütün düğün olayını şiírlerle  ebedileştirir. Sağdıç becerekli, iyi konuşan  bir erkek olabilir, genellikle babadan oğluya kadar nasıl sağdıç olunacağı öğrenilir. Elle yazılmış sağdıç defteri köylerde genç vőfély-e  verilir.  Burada, Büyük Macar Ovasında  düğün bayrağı simge olarak  kültürümüzün  çok eski hatıresıdır.  Atların başına takılmış baş örtüsü  Orta Asya’daki kazakların sümgesine paralellik gösterir. Ármin Vambéry 19. yüzyılda yazdığı makalesinde enteresan motiflere dikkat çekmiştir :”düğün alayında, gelin damatın evine giderken yol geçiş  zamanında ayrı ayrı oyunlar yapılır. Birinci atlı arabasında gelin yengeleriyle oturur. Delikanlılar gurubun etrafında fır fır dönerler. Delikanlılardan kim  çabuk atlayarak ilk önce geline ulaşırsa, ödül olarak baş örtüsünü alıp kendi atının başlığına (yulara) takar. „  Zaten bu ödül olarak alınmış baş örtüsü düğün eğlencesinin simgesidir. Büyük Kumanistanda bugűne kadar bu düğün bayrağı, Kuman kültürünün güzel kalıntısı olarak yaşıyor, böylece düğün simgesi olarak sayılmaya devam ediyor.

 

Kuman kaptanın şekli folklorda muhafaza edilmiş. Kumanlar eski zamanlarda hukuken Otonomda yaşarlar, hakimlerini kendi kendine seçerler, bu seçilen hakimin üstünde sadece naip (vali, genel vali) bulunurmuş. Ancak  19. Yüzyılın  sonunda doğan vilayet düzeni  ile Kuman kaptanı unvanı kalkarak haklarıda alındığı için doğal olarak Otonom hakda sona ermiş. Buna rağmen folklorda Kuman kaptanın seçme devam etmektedir. Kuman şehirlerde  bu kaptanın  unvanı ( halksız olarak) 2000 yılından beri her yıl yenilenir. Her şehir kendi kaptánını seçer. Kuman kaptanı olmaya maddi gücü çok  saygın bir insan olması gerekir.

  

                                                             8. ábra Çobanlar         

Gömme ádetlerimizde kurganların üstünde duran balballar  Kumanların özellikleri olarak sayılır. Bu balballar, 9. yüzyıldan beri Kumanların göçmen yolunu gösteriyor. Macaristan’a geldikten sonra, yerleşim yerlerinde taş ( dağ)  olmadığı  halde böyle balballar ağaçtan dikilirmiş. Bunlara ait çokca  izler bulunmuştur. Özellikle yer adlarıyla ilgili olanları biliyoruz, Meselá  Karcag yanında olan bir kurganın adı: Kormancsok – kurbancik, (yani bu balbalların önünde kurban kesilmiş), başka   bir örnek: kunkép – Kuman resimi  ( bu balbal heykeller insan yüzünü, ve orta çağında olan  askerlik giysisini göstermiş.) Kumanların arasında yas rengi için koyu kök vardı. Bu renkli kök tabuta sürüldü ve  insanlar yas tutuyorsa o zaman koyu kök kıyafetini giyerlermiş ki yasta oldukları anlaşılsın diye.

                                                                   9. ábra Çobanlar

Bu ádet  Sırbistan’da görülmüş, aslında bu adet Büyük Kumanistanda yaşayan insanlarda 20. yüzyılın başına kadar yaşamıştır.

 Arkeoloji kazı yapıldığı zaman  enteresan bir sonuç ortaya çıkmıştır: Karcag-Orgondaszentmiklóş  Kuman köyü mezarında  ölü başının altında iki çeşitli bitki bulunmuş. Pelin otu (Artemisia absintium) ve anyarozs ( Secale cornutum) bitkiler zaten uyuşturucu yapısı olan bitkilerdir, bunların tedavi amacıyla mezara koyulduğu sanılmaktadır. Sonuncu bitkiden  1935 yılında  bir Amerika’daki araştırmacı  maalesef dünyada ünlü  LSD adlı uyuşturucu maddeyi  yapmıştır.

                                              10. ábra Gren sığırler Hortobagz çölünde

Halkın beslenmesinde yer alan ’kuru et’, tütsülenmiş et ve özel kavurulan koyun eti  bölgemizin karakteristik özelliğidir.  Hafta içi günler   halk beslemesinin temeli darı imiş, ama bayramlarda her ailede  koyun kesilir. En saygınmisafire koyun başı sunulur.  Koyun başını dağıtılma ritüeli hala bugünkü düğün adetlerimizde de yer alır. Bu ádet Kıpcaklarda, Kazak ve Kirgiz halk kültürüyle paralellik göstermektedir.

 

                                                                               11. ábra Pazar


Halk giyinişi, kiyafetlerden özellikle çoban kepeneği, özel şapkasının formu, ve genellikle çobanların kiyafetidir Doğu kültürünün nice izlerini muhafaza eder.  Çoban kepeneği    Macarca  ’szűr’ (sür) hem adı, hem şekli Türk çobanlarının aynı kepeneğiyle akrabalık gösteriyor.    Bu giyiniş 19.-dan beri artık bayram kıyafeti, bu zamandan beri süslü olmuş, ama her Kuman şehirlerin de aynı renklerle, ama başka-başka motifler kullanılır. Kepengin formü ve bazen motif (meselá çiçekte çiçek) Osmanlı kültürünün etkisini gösteriyor. Bu çoban kepeneği bütün Karpat havuzunda yayılmış  kıyafet olduğu halde en arkaık nüşhayi Büyük Kumanistan alanında ortaya çıkmış.

Halk kiyafetlerimde yuvarlak  kadın kürkü ilginçtir. Kavkaza’daki burkanın akrabasıdır. Koyun derisinden hazırlanmış, süslü bir giyim kuşam şeklidir. Büyük Kumanistan’dan özellikle Romanya’da Erdel tarafına dağıtılırmış.

Yukarıda söylediğimden   13. yüzyılda gelmiş, ama yavaş yavaş Macar’lara entegre eden Kumanlar kendi kültürünün nice parçaları, özellikle etnik kimliğini bugüne kadar  muhafaza ettiğini   tespit edebiliriz.

Sevgili Okurlar, arkadaşlık, sevgi, kardeşlik Güneş ışığı gibi, hepimizin yüzünü parlatır. Bu değerleri daima muhafaza edelim!

Sevgi ve saygılarımla 19 Mayıs Atatürkü anma ve gençlik ve spor bayramınız kutlu   olsun 

Dr Julia BARTHA

17.05.2020

11 Yorum

Ayla

Ayla

17 Mayis 2020
Paylaşımlarınız bize zenginlik katıyor.Teşekkürler
AYSEL KİLECİ

AYSEL KİLECİ

17 Mayis 2020
Merhabalar face arkadaşım Juliya Hanım, biz Türklerle Macarlar öncelikle dil olarak akraba,Ural-Altay dil ailesinin Türkçe Altay koluna Macarca Ural koluna ait,yaşanılan göçlerle Türklerin öncelikle bu bölgelere giderek yerleşik hayata hem kültürlerini hem de dillerini götürdüklerini düşünüyorum.Yüzyıllar içinde asimile olmuş her toplum gibi Kumanlar da bağlı bulundukları devletin siyasi sistemi içinde yok olmuşlardır,ama milletlerin kollektif bilinçaltı kültürü devam ettiğinden birbirlerini çekip bulmakta zorlanmamaktadırlar tıpkı sizinle benim arkadaşlığımızda olduğu gibi...
Suna Gülgüden

Suna Gülgüden

17 Mayis 2020
Sevgili Julia hanım verdiğiniz bilgilerle ufkumuz aydınlandı ve yeni bilgilerle donandık!! Zengin anlatım biçiminizi kutluyorumm. Ayrıca anlattığınız konularla ilgili resimleri de çok beğendim!! TEBRİKLER!!
Halit Çalışkan

Halit Çalışkan

17 Mayis 2020
Julia hanım bu belgesel niteliğindeki tarihi yazılarınız çok ilginç yenilerini hasretle bekliyoruz tebrikler
Ceyda Çiltaş

Ceyda Çiltaş

17 Mayis 2020
Harika bir anlatım olmuş. Tebrik ediyorum Julia hanım. Bu değerleri ölene kadar muhafaza edeceğiz.Sevgilerimle.
Armağan ümit çı

Armağan ümit çı

17 Mayis 2020
Dr. Julia bartha'ya araştırmalara dayalı, çok zengin bir kültürel bakışı bizlerle paylaştığı için teşekkürler.
ERTUĞRUL ÖZBAĞ

ERTUĞRUL ÖZBAĞ

17 Mayis 2020
Julia hanım çok güzel bir belgesel olmus teşekkürler,Bende çin de bulunduğum zaman çok güzel Türkçe konuşan uygur Türlerini hatirladim
Nilgün tezer

Nilgün tezer

17 Mayis 2020
Julia hn. Zengin kültürel araştırma ve birikimlerinizi bizlerle de paylaşmanız büyük incelik, teşekkürler. Sevgilerimizle
Nurdan Erakıncı

Nurdan Erakıncı

17 Mayis 2020
Julia hanım, keyifle okuduğum bu güzel anlatım ve paylaşım için çok teşekkürler. Kaleminize sağlık, sevgiler.
serdar taştanoğ

serdar taştanoğ

17 Mayis 2020
Bu kez, sıkı bir okurunuz olarak böylesi değerli yazılarla hem bizleri hemde Türkiyedeki soydaşlarınızı, kardeşlerinizi aydınlattığınız için çok teşekkür ediyorum. Yazınızdaki detaylar ne kadar şaşırttı bilemezsiniz . 2004 yılında gördüğüm Budapeşteyi çok sevmiştim . Korona belası olmasaydı geçen hafta yani 13 Mayısta gelmiş ve bugünlerde dönüyor olacaktık. Sağlık olsun Gönüller bir olsun.Birgün hep beraber geleceğiz . Oğlunun ismini bile büyük komutan Attila'nın amcasının ismi olan" Aybars" ı koymuş biri olarak Macarları seviyorum . Yazılarınızı ışığınızı eksik olmasın. Sevgi ve saygılarımla
TUNCER GÜLENSOY

TUNCER GÜLENSOY

20 Mayis 2020
MACARLARLA TÜRKLERİN TARİHLERİ ORTAKTIR...1970Lİ YILLARDA TANIDIĞIM "TARİHTE TÜRKLÜK "ADLI BÜYÜ ESERİN YAZARI LAZSLO RASONYİ İLE ISTVAN MANDOKY KONGUR VE LAYOS BEŞE GİBİ TÜRKOLOGLARIN ESERLERİ BU BİRLİĞİ ÇOK İYİ ANLATIYORLAR. (PROF. DR. TUNCER GÜLENSOY) ANKARA, 20 MAYIS 2020

Yorum Bırakın

E-Mail adresiniz yayınlanmaz.