Ne kadar da gösterişve ,kıt beyinli  olma meraklısı olmuşuz. Şu bitmek tükenmek bilmeyen pandemi döneminde ( kızgınlığımı belli ettim o döneme ama lütfen edeyim yani), uzun bir aradan sonra yaz mevsimine sarkarak kaldığı yerden devam eden  maçlardan birini gururla veren  TV kanalının reddedilmesi imkansız sıcak davetine olumlu cevap verip televizyonumun karşısına geçmiş ; onların sayın sporseverler dedikleri kısmi hastalık derecesindeki tipler grubuna dahil biri olarak maçımı  seyretmeye koyuluyorum . Hani çok sevdiğimiz bir şeyin deli gibi takipçisiyiz deriz   ya ,  ben de konunun delisiyim dersem yalan söylemiş olmam, ama şuna tatlı delisi diyeyim de işi tatlıya bağlayayım. Neyse  spiker uzun bir aradan sonra anlatacağı ilk maç olması nedeniyle aşırı hatta abartılı bir  heyecan içinde olmayan coşkuyu  yaratmak istiyor, her sözü yanlış ve gereksiz bir yönde  her tasviri olağandışı, her ifade tarzı yapmacık,öyle sinir bozucu ki arkadaş  kendini bir anda o maçın kralı ,ilan etmiş . Evet önemli olabilir o maç, insanoğlunun ciddiye alıp tüm insani verileriyle gerçekleştirdiği her rekabet ,yarışma özellikle de spor olunca  değerli ve önemli.  Ama  arkadaş beni o anın doğal ortamıyla baş başa bırakmıyor ki?Örnek ; seyirci yok, ara sıra futbolcuların ve antrenörlerin sesleri ekrana yansıyor  , daha doğrusu yansıyacak, tabii yayıncı kuruluş buna izin verir,  tutup eski maçlardan ne olduğu belirsiz gürültü efektleri koymazlarsa tabii. Kimi kandırdıklarını hala anlayamadım, biz miyiz yoksa ? yok işte seyirci, biliyoruz,görüyoruz;  ne olur yani bize sadece o doğal ortamı iletme zahmetine girseniz? zahmet dediğime bakmayın, oysa işin kolay yanı; zaten doğallık öylesine kolay bir olgudur ve sırf bu yüzden de çok kişilerce benimsenmez, baltalamak için herşey yapılır. Tribünde yöneticilerin takım elbiseleri kravatlarıyla maçı izlediklerini görüyoruz. Spor kıyafetleriyle gelselerdi herhalde  spor amaçlı kulübünün prensiplerine aykırı düşerek tezat teşkil etmiş olacaklardı  !!! 

Yalın , sade ve doğal olmak; özümüzden ruhumuzdan öylesine uzak kavramlar oldular ki ; adeta garipsenir oldu. Dünya da asırlardır döne döne  sonunda kafayı yedi ; yaşattığı bunca acılar savaşlar katliamlar doğal facialar yetmedi , hiç gözünü kırpmadan  alışkanlıklarımızı kafa yapılarımızı ve herşeyden önemlisi doğal hallerimizi de bir bir sırtladı götürdü . Eski hasletlerimize dünya güzeli özelliklerimize tekrardan ulaşabilmek büyük çaba ,sorumluluk ve mücadele istiyor, dahası vicdan öngörü haysiyet şeref. Liste uzun, talepler çok  bence  en iyisi onlar hiç başvurmasınlar bu işe ; başlıkta da dedim ONlar birer gösteriş kuşu; beyinlerinden bunca büyük ölçekli atılımları beklemek çocuksu bir hayalin bile çok ötesinde. Gün boyu çevreme bakınıyorum ,tamamen doğal halleriyle geriye kimler kalmış , gözüme kimler çarpacak acaba diye? Doğallık neredeyse yok satıyor; ara ki bulasın, tek doğal olan olmazsa olmaz o sessizlik. Ama statta o da yok ,(şu anda hala maçtayım ya)  bir türlü seyircisizliğin o sessizliğine ulaşamıyorum.  Doğal bir spor müsabakasını  bile  hiçe saymışlar ki banttan eski hiçbir hükmü kalmamış anlamsız  sesler  dinletiyorlar; sırf biz doğal bir ortamla karşı karşıya kalmayalım diye.  Golü atan takımın başkanı görüntüye geliyor, adam sevinmiyor, golü yiyen takımın başkanı ise üzülmüyor. yani şimdi bizim için hiç fark etmedi bu giren çıkan goller mi demek istiyorsunuz? Alkış.. ama hiç doğal olmayan bir alkış benden.Robot koyun onların yerine ,inanın  o bile bir parça yaşam belirtisi verebilir .

Doğallığı yaşam prensibi edinmiş nice güzel dostlarıma onları hiç tanımamış yüz yüze konuşamamış olsam bile en doğal ve içten sevgilerimi gönderirsem bunu abartı kabul etmezsiniz dimi? Empati ,sevgi çekimi öyle güçlü ki bazen bizi uzaklarda hiç bilmediğiniz tanımadığınız kişilerin baş ucuna kadar ulaştırabilir. Yeter ki içini tüm doğallığın ve içtenliğinle açabilmesini bil.

DOĞALLIKLA KALIN LÜTFEN.

Mustafa KIRAN

24.11.2020