İSTANBULNAME’LER 1

İstanbulu geziyorum, başım kabak, ayaklarım sıcak.

Sadece sahneler figüranlar değişirken, çevre kirliliği hep sabit. Haliyle birbirinden farklı insan çehreleri ifadeleri davranışlarıyla beraber  kulaklarım da ilginç  diyalog ve  monologlara tanıklık yapıyor. El ele, kol kola yürüyen mutlu görünümlü, mutsuz içerikli , ruhları kıt kanaat geçinen partnerler, etrafı hiç takmadan , gören görsün diye elleşen öpüşen sevgililer, tek ve çift cinse ait arkadaş grupları , ne ararsanız var. Uzaktan , yakından herkes aynı kumaş gibi dursa da raflardan indirilince farklılık hemen beliriveriyor. Her birinin kafa trafiğinde kimbilir ne  karmaşık düşünceler kol gezse de hiçbirinin iç dünyalarını açmaya niyetli olmadıklarından eminim , dokunulmazlık bayraklarını çoktan göndere çekmişler, çekmeyen bir ben mi kaldım acaba ?Uzaktan bak ama sakın yanıma yaklaşma der havasında millet .Tanıştığın kişi sonraki görüşmede bambaşka biri olarak  karşına çıkıyor . Karşılıksız dost olma ihtimali  hiç  işlerine gelmez; herhangi bir çıkar kokusu yoksa ortalıkta hemen  gerçek yüze dönülür, varsa burnunun dibine kadar sokulma hakkını kendilerinde bulabilirler. İşte böylesi Rengarenk insan kumaşlarının sergilendiği dev bir  pazarda canlı yayındayım sanki. Neredeyse herkes birbirinin suratını inceliyor, şu an 3 kişi bana bakıyor; tümü erkek; ne isterler benden bir erkek olarak?Hanım olsam eyvallah. İyi bakın, kime benziyorum? Bulursanız haber verin.Yoksa ben fena benzeteceğim .Dışardan bakınca herkes aynı , lakin kıyametin alası içlerinde kopuyor .Gerçek kişilikleri karakterleri  ortaya çıkmak  için pusuya yatmış da olay bekliyor sanki ; her  bir ilginç surattan farklı hayat hikayeleri akmakta, seller sular gibi. tanımadan okuyabilene bravo doğrusu. Kirli ,bozuk, hatalı ,dejenere, i mağdur kumaşlar da alabildiğine ortalıkta.! Çıplak ayak dilenen çocuklar mı ,bir kasenin içine damlayan bozuk paralarla geçinmeye çalışan yaşlılar ,hastalar işsizler mı?alt geçidin üst tarafına  konuşlanmış mini bir gençlik orkestrası her telden çalıyor,işini gücünü bırak da bize takıl mesajıyla . Önlerindeki kutuda  tek tük bozukluk ,birilerinin gönlünden kopacak da.biraz dinleyip tam ayrılacaktım ki bir bey elinde yüz Lira ”Çocuklar, 99 lira para üstü verirmisiniz? Bir lira koptu da gönlümden“Bey abi, sen her gün buradan geçiyor musun  ?” “evet,” “Süper, Şimdi bu yüz lirayı bizim kasamıza yatır; sana bir sezonluk abonman bileti verelim. Gönlünden koptukça gel dinle. “

Kumaşlarımızın ataerkil olduğu nasıl da belli.. Sokaklara, caddelere, meydan ve   mahallelere çoğunlukla   beylerin isimleri verilmiş. Mahmutbey, Alibeyköy, Osmanbey Paşalarımız da var; Bayram , Davut , Gazi Osman ya da eski kibar İstabul zamanında konmuş Osman Bey muhiti (şimdiki gençler muhitlerle bile o kadar laubali olmuşlar  ki geçenlerde birisi abi Osman’a nasıl gidilir diye sordu. Ne Osmanı dedim. “abi başkaları  gibi ben öyle Hanımdı Beydi kullanmam, direkt ismiyle hitap ederim. Herkes Osmanbey der , benim   samimiyetim sağolsun, direkt Osman derim. Hanım ismi verilen muhitler de vardır da beyleri önden buyurmuşlardır.? Bunlar nasıl bey böyle? sahi Beylerbeyini unuttum bu arada (acaba Bey , Hanım demeyen o genç bu muhiti nasıl anons ederdi çok merak ediyorum. Aynı topraktan gelip birbirimizin kopyası olsak da çatır çatır cinsiyet ayrımı yaparız. Kumaşlarımız işlendikçe damarlarımıza işlemiş aykırılıklar cinsiyet kayırmalar ortaya yayılır. Israrla "el yakmazsa para yok " diye simitlerini anons eden  vatandaşta özgüven tavan yapmış. Yani sen peşin aldığın parayı; simidin elimi yakmazsa geri mi vereceksin ? desene , bir çığ açıyorsun  bu ülkede. “

 

MUSTAFA KIRAN

 

22.04.2022

 

“İSTANBULNAME’LER” yazı dizim  devam edecek.

1 Yorum

Suna Gülgüden

Suna Gülgüden

24 Nisan 2022
Mustafa Bey yazınızdaki bütün ksrakter ve manzaralsr çok net gözümde canlandı. Her milletten, ırktan, karakterden bir karmaşa gerçekten İstanbul şu anda!! Yazı stilinizi çok beğendimm!! Devamını bekleyeceğiz!!

Yorum Bırakın

E-Mail adresiniz yayınlanmaz.







Yazarın Diğer Makaleleri