DÜN, BUGÜN VE TEKAMÜL YOLCULUĞU

Gökyüzünün insan ruhuna ferahlık hissettiren ve bu kadar güzel görünen mavi renginin tonunu, henüz insanların oluşturduğu hiç bir mavi renkte görmedim. Sonraki zamanlarda da görebileceğimi sanmıyorum. Bulutların bu güzel renklerini ve şekillerini de.. Geçen günlerde bu söze rastladım. “Somut olmasına rağmen elimizle değil de kalbimizle dokunduğumuz tek şey gökyüzüdür. “ Havalar artık iyice soğumaya başladı. Rüzgar hafif hafif esiyor, o soğuk esintiyi yüzümde hissedebiliyorum şükür. Gökyüzünü inceliyorum. Bulutların rengi ve şekli, gökyüzünün mavi renkli tonları sürekli olarak değişiyor. Gökyüzü, bıkmadan usanmadan her gün hatta her an değişiyor ve değiştiriyor kendini. Aynı halde kalmıyor, halden hale geçiyor. Gökyüzü, çiçekler, ağaçlar ve her yaratılmış varlık tekamül yolculuğuna devam ediyor, günbegün hiç bir şey eskisi gibi kalmıyor. Biz insanlar da öyle, yaşamda farkında olarak veya farkında olmadan kemalat yolculuğumuza devam ediyoruz. İç dünyamızda var olan eski bilinç seviyesindeki ve farkındalık halindeki gibi değiliz. Olumlu veya olumsuz yaşantılarımız ile öğreniyoruz ve değişiyoruz. "Değişim en başta zordur, ortalara doğru dağınıktır. Sonunda ise harikadır." diye söylemiş Robin S. Sharma. "Değişime en çok direndiğimiz şeyler, değiştirmeye en çok ihtiyacımız olan şeylerdir” demiş Louise Hay. Kaktüs çiçekleri geldi aklıma.. Sadece kendisine ait olan anlam dünyasını bulmak ve bir çok kültür robotu insan gibi olmamak için hayli zor olan seçeneği tercih edip, gövdesinin dikenli yollarından gitmeye karar verirler. Ezel aleminde verdikleri söze sadık kalmak için ve kendilerini keşfetmek üzere çıktıkları bu yolculukta; dikenlerinden, çirkinliklerinden, kendilerine ve sevdiklerine zarar veren sahte kişilik örüntülerinden kurtulmak için acılar çekerler, büyükzorluklar yaşarlar. O süreçte kaktüs çiçeği kendisi ile mücadele etmektedir aslında. Tıpkı Nuri Pakdil’in “Göğüs göğüse savaşmak, kendi kendimledir bu “ sözü ile ifade ettiği gibi. Bu mücadele aylar, uzun yıllar ve hatta bir ömür boyu bile sürebilir. Kaktüs çiçeği, kendisi ile yaptığı çalışmaların henüz başındayken ham bir ruh halindedir. Bu sebepledir ki ona dokunamayız. O güzel çiçeği hem açılmamıştır hem de ona dokunduğumuzda gövdesindeki dikenleri parmaklarımıza acı hissi verir. Aslında kendisi pek memnun değildir ham bir halde olmaktan ve bu nedenle nefsi ile de mücadele etmektedir . Birde nefs mücadelesi sürecini eklemek hayatına, ne kadar uzun soluklu ve meşakkatli bir gayedir. O, güzel renkli çiçeğinin açılmasını, kendi gerçek yolunu keşfetmeyi, nefs mücadelesinde kapasitesince ulaşabildiği en iyi mertebeye kavuşacağı günü sabırla beklemektedir. Uzun bir zaman uğraştığı içsel yolculuk ile ilgili zorluklarından sonra, dört gözle beklediği o gün gelir. Kaktüs çiçeğinin dikenli uzun gövdesinin sonunda ; ona dokunabildiğimiz, kendisine ve çevresine zarar vermeyen, etrafına iyilikler saçan güzel bir çiçek meydana gelmiştir. Kaktüs çiçeği çok değişmiştir, belki de değişimin en yüksek derecesini göstermiştir. Güzelliklere ve iyiliklere mazhar olmuştur. İçsel bir huzur ve mutmain halinde güzel bir duygu hakimdir gönlünde artık. Kendi iç dünyasındaki evrensel sevginin kaynağını bulmuş, ulaşabildiği en yüksek mertebeye ve gönlündeki huzura kavuşmuştur. “Kemale doğru yürümek, bu manasıyla tekamül, bizi İnsan-ı Kamil fikrine ve dahası İnsan-ı Kamil gerçeğine ve içimizdeki sakladığımız o ‘insana doğru’ götürür. ”diye söylemiş Kenan Gürsoy. Her gün, her an hatta her nefes alıp verdiğimizde Allah insanı yeniden yaratmaktadır, her an hepimiz için yeni bir başlangıç ve fırsattır diye öğrenmiştik tasavvuf derslerinde. Hz. Mevlana’nın tasavvuf ve psikolojiyi harmanlayan, üzerine düşündüğümüzde çok derin manalar idrak ettiren bu güzel sözleri yine gönlümüze nakşeder; Hiç bir zaman geç kalmadınız, kaç kere yoldan dönmüş de olsanız, kaç kere döndürülmüş de olsanız, hayatınızdaki her şeyden kendinizi suçlu hissediyor da olsanız, kendinizin ”yüreğiniz” tarafından kabul edileceğine inanmıyor olsanız da siz yine de ”Kendi yüreğinize yürüyünüz”. Hiç kimse size inanmasa da siz kendinize inanın. Her gün bir yerden göçmek ne iyi. Her gün bir yere konmak ne güzel. Bulanmadan, donmadan akmak ne hoş. Dünle beraber gitti, cancağızım, Ne kadar söz varsa düne ait. Şimdi yeni şeyler söylemek lazım.

Öznur Çetin ÖZCAN

16. 01.2022

2 Yorum

Suna Gülgüden

Suna Gülgüden

18 Ocak 2022
Öznur hanım ellerinize sağlık! Sizin de söylediğiniz gibi hepimiz bir tekamul yolculuğundayız. Yaşadığımız her gün ruhumuz yeni şekiller alıyor, gelişiyor! Hepimize bu yolda iyi yolculuklar! Ellerinize sağlık bu güzel yazınız için!
Öznur çetin özc

Öznur çetin özc

01 Mart 2022
Çokk teşekkür ederim Suna Hanım güzel düşünceleriniz için. Yolculuğumuz güzel olsun inşallah.

Yorum Bırakın

E-Mail adresiniz yayınlanmaz.