ZITLARIN BİRLİĞİ İLE ŞÜKÜR

Yaşam zıtlıklar ile kaim, hasta olmadan sağlıklı olduğumuz günlerin değerini bilemiyoruz. Sevdiklerimizin yokluğunda onların ne kadar çok önemli olduğunu ve hayatımızda sıradanmış gibi yaşadığımız her şeyin değerini onların eksikliğini hissettiğimizde anlıyoruz. Maalesef çoğu zaman aklımız zıt yaşantılar ile anlıyor ve öğreniyor. Candan Erçetin ‘in yıllar önce dinlemiş olduğum bu konuyu anlatan, bir şarkısındaki bu sözler hatırıma geldi  "Neden bilinmez acı çekmeden, neden görülmez günü gelmeden?." Bu şarkıdaki sözlerde anlatılan konu, bana çok anlamlı gelmişti o zamanlarda da.

Yıllar önce bir gün aile sağlık merkezimize pansuman yaptırmaya, üzerindeki kıyafetlerden bir inşaat ustası olduğunu düşündüğüm bir beyefendi geldi . Beyefendinin eli kanıyordu, hemen pansumanını yapmaya koyulmuştum. Bir yandan da elinin nasıl kesildiğini merak edip sordum. Bu küçük kazanın bir inşaat çalışması sırasında olduğunu anlattı. Pansuman bittikten sonra ellerine sevgiyle baktı ve ‘Bizim memleket Diyarbakır’da eli olmayan insana ölü insan derler’ dedi, teşekkür edip gitti beyefendi. Bu cümleyi ilk defa duymuştum. Eli olmayan insan, ölü insandır ne demek diye düşünmeye başladım. Tüm gün ellerimle yaptığım işlerimi takip ettim. İnanamadım kendime. Her an ve her an ellerimi kullanıyordum. Peki farkında mıydım sıradanmış gibi kullandığım vücudumdaki bütün uzuvların değerini, şükrediyor muydum?  Tasavvuf derslerinde Cemalnur Sargut hocamız ‘Kim her gün gözüm görüyor, bugünde işitiyorum, yemek yiyebildim şükür ki midem çalışıyor, bütün organlarım sağlıklı diye şükür ediyor? ‘ gibi düşündürücü sorular sorarak bizde bir farkındalık oluşturmaya çalışmıştı. Maalesef olumsuz yaşantılar ve zıtlıklar bizi terbiye etmeden bazen öğrenemiyoruz, anlayamıyoruz. Fakat hayatımız her şeyi tecrübe ile öğrenecek kadar uzun ve gereksiz değil, bazen yaşanmış hikayelerden de öğrenebilirsek, ders çıkartabilirsek çok daha verimli bir hayatımız olur sanıyorum.

Zıt oluşumların aynı zamanda tasavvufi öğretilerde hep birliğe ulaştırdığı ve mutlaka yaşam içinde olması gerektiği anlatılıyor. Yani zıt yaşantılar ile öğrendiklerimizin bize birliği, sevgiyi, şükür etmeyi öğretmeye çalışması gibi..

“Yaşamdaki zıtlıkları araştırıyorum. Çünkü eminim ki, zıtlıkları bulduğumda arasındaki ilişkileri ve benzerlikleri gördüğümde, ilişkilerin amansızlıklarının derinliğinde yatan unsurlar arası sevgi çekirdeklerini de bulmuş olacağım. “ demiş Kriton Dinçmen

 Birliği, şükür duygusunu anlayabilmek, hayatımıza uygulayabilmek duasıyla

Nefs ve Ruh,

Madde ile Mana, iki amansız rakip.

Mana pişman mıdır neden nefsi var ettim diye?

Mana pişman mıdır neden maddeyi var ettim  diye?

Peki ya;  madde ve nefs olmasaydı, ruh ve mana ne yapardı?

Öznur Çetin ÖZCAN

25.10.2021

3 Yorum

Suna Gülgüden

Suna Gülgüden

25 Ekim 2021
Çok güzedi, düşündürücü sorular?? Bunlara cevap vermek için tam olarak farkındalık sahibi olmsk lazım!! Biz de her yıl aldığımız yaşlarla hayatı ve kendimizi daha iyi anlıyor, daha doğru ve ince düşünerek çıkarımlar yapıyoruz. Bence madde, ruh ve nefs, hepsi bir bütünü oluşturuyorlsr ve bunları düzgün kullsnmak için de bize bir akıl vetilmiş. Sahip olduğumuz bütün bu değerlere her an ve her gün şükretmek gerekiyor. TEBRİKLER GÜZEL VE DÜŞÜNDÜREN YAZINIZ İÇİN!
Ümran özbey

Ümran özbey

27 Ekim 2021
Sanırım bu iki tezat hayat felsefemizi yakından etkiliyor. Bizde ne kadarına izin verip ne kadarına kapılıyoruz bu değerlemeyi malesef bazı kayıp ve geçmışlerden sonra yapıyoruz.
Öznur çetin özc

Öznur çetin özc

04 Kasim 2021
Son paragraftaki soruları bir yerde okuyup not almıştım. Kime ait olduğunu bulamadığım için kimin yazdığını paylaşamadım. Bu sorular bana da çok anlamlı geldi Suna Hanım, güzel yorumunuza teşekkür ederim :) Ümran hanım evet maalesef bazen kaybettikten sonra değerini anlayabiliyoruz.

Yorum Bırakın

E-Mail adresiniz yayınlanmaz.