NUMUNE-İ İMTİSAL BİR RÜZGAR GÜLÜ

Bugün gezinirken çimenlerin üzerinde , çiçeklerin arasına konulmuş bir rüzgar gülüne rastladım. Yıllar önce sözlerinin anlamını düşünüp, ilginç bularak dinlediğim Teoman’ın Rüzgar Gülü şarkısında söylediği gibi. Çok güzel görünüyordu, rengarenk. Önünde durup onu biraz inceledim. O sadece rüzgarın ritmine ve hızına göre hareket ediyordu. Rüzgar yavaş bir şekilde esiyor ise yavaş, hızlı bir sertlikte esiyorsa hızla dönüyordu. Rüzgar gülünde ruh, dimağ ve kendi iç dünyası üzerine düşünmek gibi sadece insana verilmiş üstün özellikler yoktu. Bu durumuna rağmen itiraz etmeden ve kendi nefsini araya koymadan rüzgarın esintisine güzelce uyum sağlıyordu. Rüzgar gülü hayatta ona verilmiş görevini layıkıyla yerine getiriyordu. Onu izlemek, geçen zamanlarda tekrar okuduğum Reşat Nuri Güntekin ‘in Dudaktan Kalbe romanındaki bir bölümü zihnimde çağrışım yaptı. Şem’i Dede’nin bir anlatısını. “Ben kaza ve kader bahsinde şu neticeye varıyorum evladım. Dünyadaki felaketlerden kudreti mesul tutan, bütün kabahati Nizam-ı Kainatta arayan mecnunlar var.. Kudret, her ruha ayrı istidatlarla techiz ediyor, her birine ayrı bir yol çiziyor.. Herkes kendi yolundan gitse, herkes mesut olacak evlat. Böyle bir dünyayı gözünün önüne getir. Hep ayrı yollarda yürüyen, birbirlerine hiç dokunmayan, birbirlerini incitmeyen hatta görmeyen yolculardan mürekkep bir uzun kafile.. Hep kabahat bizde.. Ezelde çizilmiş yollardan inhiraf ediyoruz. Hep felaketler bundan doğuyor. Delil mi istersin? Gökyüzüne bak. Yıldızlara bak. Bu g mıüzel nizamı başka hangi sebebe atfedersin? Bunlar da insanlar gibi kudretin çizdiği yollardan çıkmaya kalkışsalar kainattaki kıyameti bir tasavvur et. Gökyüzü yıkılıyor, kehkeşanlar başımızdan akıp gidiyor.. Mevsimler bozuluyor.. “. Bu güzel edebi eserin bu bölümü, aynı zamanda kış mevsiminde her biri birbirinden farklı şekilde yaratılmış kar tanelerinin yağarken birbirlerinin yoluna saygıyla itimatgösterdiğini ve kendi yolunda gökyüzünden yeryüzüne güzelce aktığını hatırlattı bana.. Bu kez de dünyanın nizamını düşünürken Mülk Suresi’nin anlamındaki bu benzerliği hatırladım. “ O yedi göğü birbiriyle uyumlu yaratandır. Rahman ‘ın yarattığında hiç bir düzensizlik göremezsin. Haydi çevir gözünü! Hiçbir çatlak hiçbir kusur görebilir misin? Sonra gözünü tekrar tekrar çevir, o göz sana yorgun ve bitkin, baygın olarak geri döner. “ Kainatta yaratılmış her varlık, hayvanlar, doğa ve her şey görevini biliyor. Kendi yörüngesinden çıkmıyor, düzenli işleyişini bozmuyor. Peki biz insanlar bu hayattaki kendi görevimizi, bu hayata gelme amacımızı biliyor muyuz? Kendi yolumuzu nasıl öğreneceğiz ve yolumuzdan sapmadan devam edebilecek miyiz? Soren Kierkegaard’ ın sözlerinden okumuş olduğum bu alıntı ise bize neler anlatmış, sözlerin yorumu ve soruların bütün cevapları ise kendimizde. “İnsan sadece başkaları için değil, kendisi için de bir gizemdir herhalde. Kendime bakıyorum, kendimi inceliyorum; bundan sıkılınca da vakit geçsin diye bir puro yakıp düşünüyorum. Tanrı benim ile ne kastetmiş olabilir? Ben niçin varım burada. Bu dünyada sadece benim yapabileceğim parmak izim gibi bana ait bir şey var, bir varoluş var. Onu iyi kılmanın, hayırlı kılmanın derdinde olmalıyım. “ Öznur Çetin ÖZCAN 12.11.2021

4 Yorum

Suna Gülgüden

Suna Gülgüden

13 Kasim 2021
Bu dünyada herkesin bir misyon taşıdığına inanıyorum. Herkes bu misyonları sevgi ve saygıyla yerine getirirse, hiç bir sorun oluşmaz! Bu misyonların dışında, herşey de olduğu gibi hsyatımız da aynı çizgide gitmiyor. Bu da yaşadıklarımızdan öğrenelim, kendimizi geliştirelim diye! Ama herkes bir ders çıkarmıyor ya da aynı hataları yapıyorsa sonunda yine üzülen kendisi oluyor. Hepimize hayat yolunda hayırlı yolculuklar! Elinize sağlık güzel yazınız için!
Öznur çetin özc

Öznur çetin özc

24 Kasim 2021
Suna hanım güzel düşünceleriniz için çok teşekkür ederim
ERTUĞRUL ÖZBAĞ

ERTUĞRUL ÖZBAĞ

03 Aralik 2021
Öznur hanım ,güzel yazınız için tebrikler .Allah size vicdanınıza bir yol indirmiş ,mülk suresindeki ilk ayetlerde Mülkün Allahın olduğunu ,yani bu dünyadaki tüm yaratılmış canlı cansız tümünün sahibinin o olduğunu yazar burada anlatılmak istenilen ,ihtiyacından fazlasını biriktirme ,sen bu dünyadan kendi cesedini biie çıkaramazsın ,senin ruhun seninle gider der ,ikinci ayetdeki 7 kat atmosferin olduğunu 1400 yıl önce bildirir,ki neden olduğu 1600_ 1900 yılları arası keşf edilmiştir,halen yeni özellikler bulunuyor,sondaki felsefeniz ise ,kuantum ile ilgili ,canlılar protein,yani amino asit bazında ,%78 azot atmosferi olan bir dünyada var edilmiş ve geliştirilmiş yaratıklardır,bu canlılar hem parçacık ,hemde dalga özelliği gösterirler,işte duygularımız,bu dalga özelliği ile açıklanıyor,bunlar çoook derin konular,tekrar tebrik ediyorum grubumuzda bunlara kafa yoran insanların olması ne güzel.
Öznur çetin özc

Öznur çetin özc

01 Mart 2022
Ertuğrul Bey biraz tasavvuf felsefesi ve psikoloji yönünden anlamaya çalışmıştım yazdıklarımı. Sizde Fen Bilimleri açısından anlatmış ve yorumlamışsınız. Asıl ben sizin güzel yorumunuza ve bilgilendirmenize çok teşekkür ederim. Gerçekten grubumuzdaki bu çeşitlilik ve farklılık sanıyorum hepimizi ruhsal olarak ve ilim yönünden besliyor. Serdar Bey e bizlere böyle güzel bir alan açtığı için ayrıca teşekkür ederim.

Yorum Bırakın

E-Mail adresiniz yayınlanmaz.