EVLİLİK GEMİSİ
Her yetişkin er ya da geç istediği takdirde bir gün dünya evine girer.
Kiminle evleneceğimiz tamamen kader, kısmettir. Nerede ve nasıl tanışacağımız da bir bilinmezliktir.
Herkesin bu konuda bir hikayesi vardır ve evlendikten sonra bu hikayeyi çocuklarına, arkadaşlarına anlatırlar.
Dünyada iki farklı kültürden evlenen insanlar da çoğunluktadır. Kendi memleketlerini bırakıp bu ülkeye, ya da bu ülkeden dünyanın başka ülkelerine giderler. Bu bir kısmet değildir de, nedir? Çinli, Japon, Amerikalı damatlar; Rus, İtalyan, Fransız gelinler….
Kimse ilerisini tahmin edemiyor, hayat sürprizlerle dolu. Hayatı güzelleştiren de budur.
Günümüzde ülkemizde evlenmek bayağı pahalı ve aşılması gereken formalitelerle dolu. Bunları aşıp ta evliliğimize başladığımız zaman ilk sene bayağı zorluklar yaşanır. Çünkü farklı iki aile kültüründen gelen iki kişi sürekli bir aradadır. Ne kadar ortak noktaları olsa da ayrı olan noktalar da vardır. İnsanlar değiştirilmemeye çalışılmalıdır; artı ve eksileriyle kabul edilmelidir. Bunun aksi boşa geçirilmiş zaman ve çabalar olur çünkü insanın kendisi istemedikçe değişmez.
Evlenince artık sorumluluklarla karşılaşma zamanı gelmiştir. Bir bayan çalışıyorsa hem iş hayatını hem de ev işlerini yolunda götürmeye çalışır. Evlenmeden önce çalışmaya başlamışsa, bu bildiği bir iştir; onun için başlarda sadece ev işlerinde zorlanabilir. Bunu da bir sene içinde halleder. Dışarıda hangi mesleği yaparsanız yapın, mutfak işleri evin erkeği tarafından önemsenir.Çünkü eve acıkmış gelen bir bey yemek yemek ister. Başlarda diri kalmış pilavlar,pişmemiş etler,çok kızartılmış ekmekler gibi tatlı sorunlar çıkabilir.Ya da kırmızıya dönüşmüş T-shirtler,küçülmüş kazaklar olabilir.Bunlar normaldir ve normal karşılanmalıdır.
Ben başlarda çamaşır sıkarken kaç kere elimi merdaneye -o zaman şanjımanlı Arçelik çamaşır makinası vardı; ben bir dinazorum aslında -sıkıştırmışımdır. Hatta bir keresinde balkonda çamaşır asarken alyansım parmağımdan fırlamış, altı kat aşağıya düşmüş ve ben koşarak gidip almış, parmağıma takmıştım.
Ama bu uzun bir maratondur ve öğrenilecek çok şey vardır.
Türkan Saylan yazmış olduğu kitabında ilk eşinin kendisi gibi bir doktor olduğunu ve karısının da bu zor işin içinde olduğunu bilmesine rağmen eve geldiğinde hizmet beklediğini ama kendisinin bunu yeterince yerine getiremediğini-nöbetlerden dolayı-ve sonraları boşanmak zorunda kaldıklarını yazıyor.
Profesör Üstün Dökmen, ünlü psikolog da şöyle söylüyor. Türk erkekleri, hanımlar hangi meslekten olursa olsun eve geldiklerinde eşleri tarafından, ”Aman da amaann paşam mı gelmiş?” şeklinde karşılanmayı beklerler diyor.
Evlilik çocuklar ile renklenir ve tabii ki sorumluluklar artar. Anne ve babalar dışarıda ya da evde çalışıp, iyi evlatlar yetiştirmeye gayret ederler. Ama bazen işler yolunda gitmez. Anne ya da baba sağlığını kaybedebilir. Ya da eşlerden biri bu dünyadan ayrılabilir. Bu dönemlerde güçlü ve sabırlı olmak ve elinizden geleni yapmak durumunda kalırsınız.
Ya da evin erkeği uzun süre işsiz kalabilir. Bu durumda bayanın da bu gemiyi yürütmek için çalışması gerekebilir.
Artık modern hayatta erkek çalışıp, bayan sadece ev işleri yapacak ya da erkek sadece dışarıda çalışacak; çocuk ve ev işlerine yardım etmeyecek diye bir düşünce kalmamıştır. Hayat müşterektir ve eşler her konuda birbirlerini tamamlamak zorundadırlar. Evin hanımı hasta iken erkeğin bir tas çorba yapması, kadıncağız çok yorgunken erkeğin bebeğin altını değiştirmesi ve beslemesi çok normaldir.
Hele de pratik zekalı bir eşiniz varsa çok şanslısınız. Hemen sorunlara bir çare bulabilen bir eş bulunmaz bir fırsattır.
Diğer bir nokta da bazen eşlerden hiç kimse kimsenin işte tam olarak neler yaptığını, ne zorluklarla başa çıktığını bilmiyor. Çünkü en ideal bir davranış olan iş hayatını eve taşımıyoruz. Mesela ben bir gün ev halkına dedim ki ,”30 senedir her sabah çıkıyorum ve akşam eve geliyorum, siz benim okulda tam olarak neler yaptığımı biliyor musunuz, bilmiyorsunuz!”
Özellikle farklı meslekten olan eşler birbirlerinin işte tam olarak neler yaptıklarını bilmiyorlar. Bilmeleri de imkansız çünkü çok fazla sayıda değişik karakterde insanla uğraşıyoruz ve spontone pek çok olay ve çözülmesi gereken problemler gelişiyor.
Ve bizlerin çocukları bizleri sadece anne olarak görüyorlar ya da görmek istiyorlar. 6. sınıfta oğlumun sınıfına girdiğimde kendisi bana yanlışlıkla “anne” diye seslendi ve sınıfta beni öğretmen olarak görmeye alışık olmadığı için başını masaya elleriyle kapatarak koydu ve sonra benim öğretmen rolüme yavaş yavaş alıştı.
Bir doktor çocuğu ya da farklı bir meslekten olan bir annenin çocuğu da annesini ilk olarak sadece bir anne olarak görür. Daha sonra büyüdükçe yaptıklarını görüp, daha da çok saygı duyar. İşte o zaman evlatlar bir insanın birden çok rolü olduğunu anlıyorlar.
İşin özeti, nasıl gemiler her şartta ; fırtınada, yağmurda, rüzgarda limana güvenli bir şekilde varmak zorundaysa, bizler de evlilik gemisini her makul şartta yürütmeye çalışmalıyız.Ama bazen yürütülemeyen evlilikler de oluyor.Bu da bir şans.Ama denemeden bunu göremeyiz.
HERKESE OLABİLDİĞİNCE MUTLU BİR EVLİLİK VE BU HAYATI GÜZELLEŞTİRME ÇABALARI DİLİYORUM.
Suna GÜLGÜREN
06.08.2020
Yazarın Diğer Makaleleri
- 04 Haziran 2023 MERDİVEN
- 19 Mayis 2023 HER ŞARTTA YİNE DE
- 09 Mayis 2023 BEKLEMEK (ŞİİR)
- 11 Nisan 2023 HUZUR
- 22 Mart 2023 GÜN VE GECE
- 07 Mart 2023 BÜTÜNÜZ(ŞİİR)
- 23 Subat 2023 KABUS GİBİ
- 03 Subat 2023 Sessiz Çığlık(ŞİİR)
- 21 Ocak 2023 YÜCE VARLIKLARIZ! (ŞİİR)
- 08 Ocak 2023 KENDİME (ŞİİR)
- 28 Aralik 2022 SEVİYORUM(ŞİİR)
- 16 Aralik 2022 BİR GÜN DAHA (ŞİİR)
- 29 Kasim 2022 MUCİZELER
- 07 Kasim 2022 HAYAT (ŞİİR)
- 28 Ekim 2022 AYRILIK
- 20 Ekim 2022 SIĞINDIM (Şiir)
- 28 Eylul 2022 PROFESYONELLİK
- 13 Eylul 2022 EVET,SİZ (ŞİİR)
- 03 Eylul 2022 AKŞAM SEVİNCİ (ŞİİR)
- 14 Agustos 2022 SEVGİ(ŞİİR)
- 04 Agustos 2022 MİNNET(ŞİİR)
- 15 Temmuz 2022 ÖZÜM (ŞİİR)
- 04 Temmuz 2022 PEMBE DUYGULAR (ŞİİR)
- 23 Haziran 2022 HİÇLİK
- 31 Mayis 2022 YAZ (ŞİİR)
- 24 Mayis 2022 GECELER (ŞİİR)
- 07 Mayis 2022 ANNELİK (ŞİİR)
- 29 Nisan 2022 YUVA (ŞİİR)
- 17 Nisan 2022 EMEK
- 05 Nisan 2022 BAHAR (ŞİİR)
- 23 Mart 2022 KARMAKARIŞIK (ŞİİR)
- 07 Mart 2022 HAYALLERİMİZ
- 16 Subat 2022 HOŞ SEDA ( ŞİİR )
- 21 Ocak 2022 YALNIZLIK (Şiir)
- 06 Ocak 2022 KEŞKE
- 29 Aralik 2021 PIRILTILAR (ŞİİR)
- 20 Aralik 2021 İstanbul'da akşam üzeri
- 07 Aralik 2021 YAĞMUR (Şiir)
- 22 Kasim 2021 SINIFLAR
- 08 Kasim 2021 Çeşit çeşit
- 26 Ekim 2021 ANLADIM Kİ
- 11 Ekim 2021 Ö.K.K.K
- 27 Eylul 2021 ACABA NEDEN (ŞİİR)
- 12 Eylul 2021 FARKLILIK
- 04 Eylul 2021 EN BÜYÜK HEDİYE
- 16 Haziran 2021 DİKKAT DİKKAT
- 03 Haziran 2021 ASLA VAZGEÇME
- 20 Mayis 2021 DOĞRU SÖZE NE DENİR
- 10 Mayis 2021 ANNEM
- 29 Nisan 2021 SYMI (SİMİ) ve KOS ADALARI
- 13 Nisan 2021 DAVETSİZ MİSAFİRLER
- 01 Nisan 2021 DRAGOS MUSİKİ CEMİYETİ
- 26 Mart 2021 ONLAR YAŞARKEN DE ÖLÜLER!
- 17 Mart 2021 FARKLI DÜNYALAR
- 08 Mart 2021 BEN HEP BÖYLEYDİM, SONRADAN DEĞİŞMEDİM!
- 27 Subat 2021 YAŞAMA SEVİNCİ
- 17 Subat 2021 BİR ANDA
- 30 Ocak 2021 15 GÜN ARA TATİL
- 16 Ocak 2021 DUYGULARIMIZ
- 08 Ocak 2021 GÖNÜL TEYZEM
- 30 Aralik 2020 YENİ YIL
- 25 Aralik 2020 KÜÇÜK MUTLULUKLAR
- 12 Aralik 2020 YETENEKLERİMİz
- 06 Aralik 2020 KOSOVA KONSER ANILARIMDAN
- 28 Kasim 2020 İNSANLARI iDARE ETME SANATI
- 12 Kasim 2020 MONAKO SEYAHATİMDEN ANILAR
- 25 Ekim 2020 CANNES
- 02 Ekim 2020 İTALYA GEZİMDEN NOTLAR ( Roma Venedik Floransa )
- 19 Eylul 2020 FOLKLOR
- 10 Eylul 2020 MEZUNİYET GÜNLERİ
- 23 Agustos 2020 İSTANBUL'DAN LONDRA'YA
- 06 Agustos 2020 EVLİLİK GEMİSİ
- 18 Temmuz 2020 HAYATIMIZDAKİ ROLLER
- 08 Temmuz 2020 KENDİMİZİ GÜNCELLEMEK
- 25 Haziran 2020 ÖZEL SEKTÖR
- 16 Haziran 2020 DOĞUM GÜNLERİ
- 28 Mayis 2020 ANNEANNEMİN ANISINA…….
- 18 Mayis 2020 MÜZİKSİZ BİR DÜNYA DÜŞÜNEMİYORUM
- 15 Mayis 2020 BEN SUNA GÜLGÜDEN
7 Yorum
Ayla
06 Agustos 2020Nurdan Erakıncı
06 Agustos 2020Esin Tütüncü
07 Agustos 2020Sonay Ovissi
07 Agustos 2020Ümran özbey
09 Agustos 2020Suna Gülgüden
11 Agustos 2020Halit Çalışkan
24 Agustos 2020