Bugün satırlarıma hepimizin adını bile duymaktan korkacağımız ya da irkileceğimiz hırsızlardan ve hırsızlık çeşitlerinden bahsederek başlamak istiyorum. Bunların en bilineni evlerimize ve iş yerlerimize para ve eşya çalmak için girenlerdir. İkinci grup da belediye ve özel halk otobüslerinde, otogar, tren garı havayolu terminalleri, pazarlarda, alışveriş yerlerinde, kalabalık arasında dalgınlığınızdan istifadeyle bir ve birden fazla kişinin ceplerinizden veya çantanızdan paralarınızı çalanlardır. Bunların dışında yankesicilik, tırnakçılık, muslukçuluk, falcılık, dolandırıcılık, oto hırsızlığı gibi diğer türleri de vardır. Maalesef hırsızlık bir meslek oldu artık. Bizler gibi karınca gibi çalışarak ve alın teri dökerek para kazanmak yerine, başkalarının kazançlarını kolaycacık ele geçiriyorlar. Ama çok da tehlikeli bir meslek bana göre! Böyle yakalanma tehlikesi yüksek bir işi yapmaya devam etmek için çok cesur olmak gerekir. Ayrıca bu kişilerin yeteneklerini de hafife almamak lazım. Hırsızlık yapacakları yerleri ya da kişileri günlerce izleyip, karar vermeleri, ne tekniklerle içeri gireceklerini planlamaları, hız ve ustalıkları süper! Hatta her gün kendilerini yeni teknolojilerle geliştiriyorlar. Onlar avcı, biz av konumundayız. Başkalarına ait eşya, altın ya da paraları ele geçirmek ve harcamak nasıl bir psikoloji anlamıyorum! Ve biz mağdurların psikolojisi ve hayal kırıklıkları da çok üzücü! Ben şimdi size başımıza gelen bir hırsızlık olayını anlatacağım. Annem düşüp de kalça kemiğini kırdığı zaman Yeditepe Üniversitesi hastanesine ameliyat olmak için yatmıştı. Biz kardeşler de ameliyat öncesi ve sonrası yanında sırayla kalıyorduk. Üstelik ameliyat öncesinde bize her türlü sonucu kabul ettiğimizi gösteren bir kâğıt imzalatmışlardı. Böyle bir riske girmek zorundaydık ve kabul etmiştik. Yedi saat süren başarılı bir ameliyattan sonra annem kendi odasına getirilmişti ve biz de bir derin bir oh çekmiştik. Ben annemin yanındaki sıramı tamamlayıp, bir gece evde kalmak üzere hastaneden çıktım. O zaman biz Küçükyalı’da oturuyorduk. Evimiz 5 katlıydı ve biz de ikici katın karşılıklı 2 dairesinden birinde yaşıyorduk. Eve girmeden önce yol çalışması olduğunu gördüm. Bayağı gürültülü aletlerle kazı yapıyorlardı ve o gün 24 Nisan günüydü, hiç unutmuyorum. Merdivenlerden çıkıp, kapımızın önüne geldiğim zaman yerde, sağ köşede, yumak yapılmış çorap gördüm. Bunu kim koymuş buraya diye düşünürken, kapı kilidinin bir değişik göründüğünü fark ettim. Yöneticimiz bir üst katta oturuyordu. Hemen oraya çıkıp, onların aşağıya gelmelerini rica ettim. Karı koca kapının önüne gelip, kilide bakınca, bunun kurcalanmış olduğunu söylediler. İçeriye birisi girmiş olabilir dediler. Ben de onlar yanımdayken korkarak kapıyı açtım ve içeri girdim. Salonda pek bir değişiklik görünmüyordu. Bir de içeriye yatak odasına gideyim, bakayım dedim. Oraya gittiğimde ne göreyim dersiniz, her şey alt üst olmuş, bütün çekmecelerin içindekiler dökülmüş, her şey etrafa saçılmıştı. Çok korktum, tabii! Bir iki altın yüzüğüm vardı; onları almış bu içeri giren davetsiz misafirler. O gün şehir dışında olan eşimi arayıp, haber verdim. Bana bir bak bakalım başka ne almış, hırsız dedi. Maalesef masa üstü bilgisayarımızı da götürmüştü. Kendimi o kadar kötü hissetmiştim ki! Size ait olan bir eve hiç tanımadığınız, bir insan izinsiz giriyor ve size ait eşyaları çalıp, götürüyor. Ne kadar haksız bir kazanç! Sonra yöneticimiz olayı karakola bildirelim dedi ve biz karakolu arayınca polisler incelemeye geleceklerini söylediler.15 dakika sonra bir polis arabası sirenler çalarak kapının önünde durdu. Ellerinde telsizlerle konuşarak, birkaç polis yukarı çıktı. Onları görünce heyecanlandım. Çünkü polislerden oldum olası hep korkmuşumdur. Bana sorular sordular ve hepsine cevap verdim. Sonra yanlarında getirdikleri siyah bir tozu sehpalara ve değişik yüzeylerin üstüne serptiler. Büyüteçlerle bakarak, parmak izleri görmeye çalıştılar. Aman Allahım sanki televizyonda polisiye bir film izliyordum. Dinlemek için geldiğim evde nelerle karşılaşmıştım. Yerde duran yuvarlanmış çorabın da hırsızların eve girdiklerine dair bıraktıkları bir çeşit imza olduğunu söylediler. Bu çorapları ellerine parmak izi bırakmamak için giymişler ve meğerse hırsızlar hep eldiven yerine çorapları kullanırlarmış! Çıkınca da oraya yere atmışlar. Neyse polisler bir gelişme olursa size haber veririz dediler ve gittiler. Yöneticimiz de geçmiş olsun diyerek ve kilidi değiştireceğimizi söyleyerek gitti. Ben şaşkın bir şekilde evin içerisinde kalmıştım ve çok ürkmüştüm. Bu kadar kısa zamanda başıma neler gelmişti.
Ayrıca polisler benim evde olmadığım bir gün önce yani tatil günü olan 23 Nisan’da yol çalışması gürültüsü ve karışıklığından faydalanarak ve evde hiç ışık olmadığını görerek hırsızların bizim evi gözlerine kestirdiklerini söylediler. Ben de kapının kilidini değiştirip, hemen hastaneye döndüm. Annem neden hemen döndüğümü sorunca önemli değil anne, bizim eve hırsız girmiş dedim ve kahkahalarla gülmeye başladım. Çünkü insanın canından daha önemli bir şey yoktu ve annem de iyileşiyordu. Olayın komik kısmı birkaç gün sonra mutfakta hep sebzeleri yıkadığım plastik kabı bulamayınca,”AAA hırsız onu da almış, herhalde evden çıkarken bilgisayar görünmesin diye onunla kapatmış “diye safça düşünürken, birden mutfakta başka bir dolabın içinde kabı buldum ve gülerek ”Hay Allah hırsızın günahını aldım, plastik kap buradaymış ”dedim ve kendi kendime yine çok güldüm! Olay olup, bittikten sonra her şeyi kabullenip, iyi ki ben evdeyken girmedi diye dua edip, beterin beteri var diyorsunuz! Aşağıda bizim ve herkesin hırsızlığa karşı alabileceği bazı tedbirler var. Hoş onlar her şeye bir çözüm buluyorlar ama ben yine de yazayım! 1)Evlerinizin birinci, ikinci kat balkon ve pencerelerinin kilitlerinin sağlam ve demir olmasına, 2)Kapılarda çift kilit bulundurup geceleri kapı arkalarına emniyet zinciri takılmasına, 3)Evlerinizi kısa süreli olarak terk edeceğiniz zaman bilhassa geceleri bir lambanın yanık kalmasına, 4)Apartman kapılarının muntazam ve sağlam olması, gerektiğinde zil tertibatı takılması, 5)Apartman yöneticisi tarafından apartmanın kapıcısının dikkati çekilerek apartmana giren yabancı şahısların takip edilmesi, 6)Sokak lambalarının yanık vaziyette tutulmasına, 7)İşyerinizin kapılarına sağlam kilit takılmasına ve camlarının demirli kepenkler ile muhafaza altına alınmasına, 8)Mahallenizdeki şüpheli şahısları her an 155 numaralı telefona ihbarda bulunmaya, 9)Oto park edildiğinde, oto içerisinde ehliyet, ruhsat, para ve kıymetli evrak bulundurmamaya, 10)Otoların ön ve arka bölümlerinde dışarıdan bakınca ilgi çekici eşyalar bulundurmamaya, 11)Otolara hırsızlık olaylarına karşı bir önlem olarak alarm tertibatı taktırmaya, DİKKAT EDELİM! Malımızı, canımızı ve eşyalarımızı hırsızlardan korumaya çalışalım! SEVGİLER, SAYGILAR!
Suna GÜLGÜDEN
14.04.2021
Yazarın Diğer Makaleleri
- 04 Haziran 2023 MERDİVEN
- 19 Mayis 2023 HER ŞARTTA YİNE DE
- 09 Mayis 2023 BEKLEMEK (ŞİİR)
- 11 Nisan 2023 HUZUR
- 22 Mart 2023 GÜN VE GECE
- 07 Mart 2023 BÜTÜNÜZ(ŞİİR)
- 23 Subat 2023 KABUS GİBİ
- 03 Subat 2023 Sessiz Çığlık(ŞİİR)
- 21 Ocak 2023 YÜCE VARLIKLARIZ! (ŞİİR)
- 08 Ocak 2023 KENDİME (ŞİİR)
- 28 Aralik 2022 SEVİYORUM(ŞİİR)
- 16 Aralik 2022 BİR GÜN DAHA (ŞİİR)
- 29 Kasim 2022 MUCİZELER
- 07 Kasim 2022 HAYAT (ŞİİR)
- 28 Ekim 2022 AYRILIK
- 20 Ekim 2022 SIĞINDIM (Şiir)
- 28 Eylul 2022 PROFESYONELLİK
- 13 Eylul 2022 EVET,SİZ (ŞİİR)
- 03 Eylul 2022 AKŞAM SEVİNCİ (ŞİİR)
- 14 Agustos 2022 SEVGİ(ŞİİR)
- 04 Agustos 2022 MİNNET(ŞİİR)
- 15 Temmuz 2022 ÖZÜM (ŞİİR)
- 04 Temmuz 2022 PEMBE DUYGULAR (ŞİİR)
- 23 Haziran 2022 HİÇLİK
- 31 Mayis 2022 YAZ (ŞİİR)
- 24 Mayis 2022 GECELER (ŞİİR)
- 07 Mayis 2022 ANNELİK (ŞİİR)
- 29 Nisan 2022 YUVA (ŞİİR)
- 17 Nisan 2022 EMEK
- 05 Nisan 2022 BAHAR (ŞİİR)
- 23 Mart 2022 KARMAKARIŞIK (ŞİİR)
- 07 Mart 2022 HAYALLERİMİZ
- 16 Subat 2022 HOŞ SEDA ( ŞİİR )
- 21 Ocak 2022 YALNIZLIK (Şiir)
- 06 Ocak 2022 KEŞKE
- 29 Aralik 2021 PIRILTILAR (ŞİİR)
- 20 Aralik 2021 İstanbul'da akşam üzeri
- 07 Aralik 2021 YAĞMUR (Şiir)
- 22 Kasim 2021 SINIFLAR
- 08 Kasim 2021 Çeşit çeşit
- 26 Ekim 2021 ANLADIM Kİ
- 11 Ekim 2021 Ö.K.K.K
- 27 Eylul 2021 ACABA NEDEN (ŞİİR)
- 12 Eylul 2021 FARKLILIK
- 04 Eylul 2021 EN BÜYÜK HEDİYE
- 16 Haziran 2021 DİKKAT DİKKAT
- 03 Haziran 2021 ASLA VAZGEÇME
- 20 Mayis 2021 DOĞRU SÖZE NE DENİR
- 10 Mayis 2021 ANNEM
- 29 Nisan 2021 SYMI (SİMİ) ve KOS ADALARI
- 13 Nisan 2021 DAVETSİZ MİSAFİRLER
- 01 Nisan 2021 DRAGOS MUSİKİ CEMİYETİ
- 26 Mart 2021 ONLAR YAŞARKEN DE ÖLÜLER!
- 17 Mart 2021 FARKLI DÜNYALAR
- 08 Mart 2021 BEN HEP BÖYLEYDİM, SONRADAN DEĞİŞMEDİM!
- 27 Subat 2021 YAŞAMA SEVİNCİ
- 17 Subat 2021 BİR ANDA
- 30 Ocak 2021 15 GÜN ARA TATİL
- 16 Ocak 2021 DUYGULARIMIZ
- 08 Ocak 2021 GÖNÜL TEYZEM
- 30 Aralik 2020 YENİ YIL
- 25 Aralik 2020 KÜÇÜK MUTLULUKLAR
- 12 Aralik 2020 YETENEKLERİMİz
- 06 Aralik 2020 KOSOVA KONSER ANILARIMDAN
- 28 Kasim 2020 İNSANLARI iDARE ETME SANATI
- 12 Kasim 2020 MONAKO SEYAHATİMDEN ANILAR
- 25 Ekim 2020 CANNES
- 02 Ekim 2020 İTALYA GEZİMDEN NOTLAR ( Roma Venedik Floransa )
- 19 Eylul 2020 FOLKLOR
- 10 Eylul 2020 MEZUNİYET GÜNLERİ
- 23 Agustos 2020 İSTANBUL'DAN LONDRA'YA
- 06 Agustos 2020 EVLİLİK GEMİSİ
- 18 Temmuz 2020 HAYATIMIZDAKİ ROLLER
- 08 Temmuz 2020 KENDİMİZİ GÜNCELLEMEK
- 25 Haziran 2020 ÖZEL SEKTÖR
- 16 Haziran 2020 DOĞUM GÜNLERİ
- 28 Mayis 2020 ANNEANNEMİN ANISINA…….
- 18 Mayis 2020 MÜZİKSİZ BİR DÜNYA DÜŞÜNEMİYORUM
- 15 Mayis 2020 BEN SUNA GÜLGÜDEN
6 Yorum
Nilgün tezer
14 Nisan 2021Ümran özbey
15 Nisan 2021Ayla
15 Nisan 2021Nurdan Erakıncı
15 Nisan 2021Halit Çalışkan
15 Nisan 2021Suna Gülgüden
03 Mayis 2021