Bazı insanlar hayvan meraklısıdır. Hayvan sever denilen grubu oluştururlar. Ancak bunlar insanlara mesafelidir, mümkün olduğunca sosyal ortamlardan kaçarlar hatta insanın bulunduğu yerlerde olmaktan nefret ederler. İnsana güven duymaz, kendinden başka insana ait gerçekleşen hiçbir şeyin onun için bir önemi, kıymeti harbiyesi yoktur. Bunların aşırı boyutta olan grupları ise insansız bir dünyada yaşarlar neredeyse hayvanlarla yatar hayvanlarla kalkarlar. Tüm yaşam enerjilerini sadece hayvanlardan alırlar.
Diğer grupta yer alanlar ise tam tersine insanı sever, bunlar dost meraklısıdır. İnsanlarla iç içe olmak ona güç, kuvvet, enerji verir. İnsanların yaptıkları onları için değerli ve kıymetlidir. Herkese her düşünceye saygılıdır. İnsansız, sosyal ortamsız hayatta yaşayamazlar, daralır, bunalır, uzun vade de hasta olurlar. Konuşmak, sohbet etmek, insana dair bir şeyleri keşfetmek, onlara yardım etmek, paylaşmak temel yaşam biçimleridir.
Gelelim üçüncü gruba bunlar sanırım en marjinal gruptur. Bu tip insanlar ne insan sever nede hayvan sever. En sevdikleri şey kendileri ve kendilerine ait olan şeylerdir. Egoları en üst seviyededir. Dünya onlar için kurulmuştur. Her şeye onlar layıktır, her hak onlara verilmiştir. İnsan veya hayvanla sarf edecek vakitleri yoktur. Hayvandan korkar, iğrenir veya değersiz bir obje şeklinde görürler. İlgi odağı sadece onlar olmalıdır. Sohbetlerde bile tek taraflı anlatırlar. Karşı tarafın durumunu, sihhatini, başarılarını sormaya gerek bile duymazlar zaten genelde karşı tarafı dinlemezler. Tüm konular onlarla başlar onlarla biter.
Gelelim son gruba ki bu gruptaki insanlarda azınlığı temsil etseler de bana göre Tanrı tarafından onlara bahşedilen özel ruh yapıları nedeni ile en şanslı grubu temsil ederler. Bu gruptakiler hem insanı hem de hayvanı severler. Bu iki kavram çok genel bir perspektifi içerdiğinden insan ve hayvana dair ne varsa sevildiğinden onların yaşadıkları yer olan doğanın her tarafı, tüm coğrafyalar, sosyal ve beşeri yerler, kültürler, beşeri ilişkiler, insan veya hayvan tarafından yaratılan; eserler de merakları içindedir. Başka bir ifade ile her ikisinin renklendirmediği ortamdan asla keyif almazlar. Bunlar almaktan çok vermeyi seven paylaştıkça mutlu olan insanların olduğu gruptur.
Bu tasnifler benim tarafından yapılmış bir tasnif olduğundan kimse katılmak zorunda değildir. Bu tasnifleri yaparken bilimsel argumanlardan yararlandığımı söyleyemem. Sacece artık yaşını başını almış diye ifade edilecek bir noktaya gelmiş biri olarak bugüne kadar gerçekleştirdiğim gözlemlerden yola çıkarak kendimce bir gruplamayı yaptım.
Gelelim sadede "Ben bu grupların hangisi içindeyim. Yazının akışından da anlayacağınız üzere bendeniz son grupta yer almaktayım. Belkide bu yazıyı sadece hayvanı seven biri kaleme alsaydı sanırım bu kez onun yazdığı özelliği okuyan herkes sadece hayvansever grubunda yer almayı isteyebilirdi.
Ben bu grupta yer aldırarak Tanrının beni ödüllendirdiğini düşündüğüm bu nedenle çok şanslı olduğumu düşünenlerdenim. Bu yapım beni ezelden beri çok mutlu etmiş, hayata bağlılığımı arttırıp, yaşadığım ahir ömrümü renklendirmiştir.
Ancak şunuda açıkca ifade etmeliyim ki yukarıda kendimce kategorize etmeye çalıştığım insanoğlu grupları ve bu gruplar içinde yer alan özelliklere sahip olmak aslında ne fazilet ne eleştirilecek özelliklerdir. İnsanoğlunun genetik yapısı, ruh halleri, merakları, yetişme şartları kültürel yapılarının etkisi ile oluşan ilgilerinin de farklı farklı şekilde oluşmasında etkisi büyüktür.
Tanrının bahşettiği genler yanında yetişme ortamı, zamanı, mekanı, başa gelen felaketler dramlar, insanların bu kategorilerde yer almasına veya grubunu değiştirmesine sebep olabilmektedir. Bir zamanlar her iki canlı grubunu seven biri yaşadıklarının sonucu sadece hayvan sever grubuna geçiş yapmış olabilir. Veya bir zamanlar insanı da hayvanı da seven biri yine başına gelenlerden ötürü içine kapanıp her ikisinden uzak kalmayı yeğlemiş olabilir.
Sanırım bu yapım genetik mirasçısı olduğum annemden bana geçmesi yanında iki yaşımdan itibaren farklı kültür ve ortamlarda yetişme fırsatım bendeki bu yapının bu şekilde oluşmasını sağlamıştır.
Ben insanı hem severim, hem de her insanı başlı başına bir hazine olarak görürüm. Bu hazineyi ortaya çıkarmak, değerini anlamak için o bazen bir kitap gibi sabırla okunulmalıdır, bazen bir film dikkatle seyredilmelidir. Bazen de bilimsel bir metot gibi kodları çözmeye çalışılmalıdır. Yöntemleri farklı olsa da insan değerli bir varlıktır ve her insandan gerçekten öğrenilecek çok şey vardır.
Bendeniz böyle bir meraka sahip olunca insanın bulunduğu her yer ; köy, kasaba, şehir, bölge, ülke, okul, mahalle, sosyal gruplar, ilgi ve hobi yerleri, seyahatler, toplantılar, sosyal hayat tam anlamıyla benim için birer hazine değerini taşırlar. Buraların bir kısmı bilinçli olarak bir ortak payda da buluşulmuş yerler olmasından dolayı yani ayni ya da benzer sosyal kültürel değerler ve alışkanlıkları içeren alanlar olması yanında buralarda yer alan kişilerin hayata benimle ayni gözlüklerle bakma gibi çok temel benzerliklerinden dolayı buralardan kazandığım dostluklar çok daha kalıcı ve sağlam olmuştur.
İlke ve ülküleri benimkilerden tamamen farklı yerlerde bulunan kişiler olsa bile onları da değerli ve önemli görüp oralardan da elde edilecek fikirler, tecrübeler olduğuna inanarak buralardan kazanılacak insanları gözlemlemeden de mutlu olurum nadir de olsa buralardan da uzun vadeli dostluklar elde etmişimdir.
İşte bu nedenle gençlik çağımdan başlamak üzere farklı kültürleri ve farklı kimliklerdeki insanlara ulaşmak tanımak öğrenmek merakımda hala devam edegeldiğinden insan biriktirme çabam asla azalmamıştır. Ergenlik dönemimde sosyal ekonomik kültürel hayatımın daha sınırlı olması bugün ki teknolojik olanaklar olmamasına rağmen merakımın getirdiği çabalarımla yıllar boyunca onlarca farklı ülkeden yabancı mektup arkadaşı kazanmışımdır. Bunu açıkça ifade etmeliyim ki arkadaş bulma adına yazışmalar yapmayı sadece karşı cinslerle tanışma vasıtası görmemişimdir. Ondan bir şeyler öğreneceğime inandığım hemcinslerim ve kurumlarla bile yazışmışımdır. Hiç unutmam Sultanahmet’te tanıştığım Alman grup içinde İngilizcesi iyi " Yosef " isimli benden büyük bir Alman Yahudi’si olan oldukça entelektüel genç ile din, siyaset, yabancılara bakış, çalışma şartları, gibi detaylı öğrenmek istediğim pek çok konuyla ilgili olarak aylarca yazışmıştım. Henüz lise ikinci sınıfta BBC Türkçe yayınlar Müdürlüğüne sürekli mektuplar yazarak Müzik yayınları, yeni albümler posterler ve sanatçılara ait soruları sorgulamama şimdi bile şaşkınlıkla hatırlıyorum. Onların büyük tevazu ile beni bilgilendirmelerinden yüz bulmam sonucu "BBC de çalışabilir miyim? Bana destek olur musunuz? " Sorusu içeren mektubum sanırım onlara yazdığım son mektubum olmuştu. Ama en azından 16 yaşımda böylesi cüretkar şekilde şansımı denemem bu olayı hep mutlulukla hatırlamama vesile olmuştur.
Siyasi görüş ayrılığının cana mala kastedecek noktaya geldiği yıllarda bile sahip olduğum siyasi düşünce ve fikirler net olmasına rağmen geniş arkadaş topluluklarım içinde her siyasi görüşten çok sayıda dostlarım olmuş, herkesi sevmiş ve sevilmiş biri olmanın gurur ile o kara günleri atlatmışımdır.
Şükürler olsun ki bilgisayar devriminin gerçekleştiği yılları da yaşamak, teknolojik fırsatları görme şansını yakalayınca bu kez sanal alemden dostluklar kurmaya başladım. Bu kanallardan yüzlerce hatta abartısız binlerce arkadaşım ve dostum olduğu gibi onlarcasıyla fizikken tanışıp bir araya gelme fırsatını da yakaladım.
Şimdi bize bu güzel dostluk hikayelerinden birini anlat demiş olsanız. Anlatacağım dostlukların baş sıralarında yer alanlardan biri olan “Aslan Mustafazade”yi anlatmak isterim. Bu hususta başkaca ülkelerdeki onlarca dostluk anılarımı yeri geldiğinde sizlerle paylaşmaya devam edeceğim.
Aslan ile oluşturduğumuz dostluğu ve gelişmesini sizlerle paylaşırken ister istemez sizleri bu dostluğun diğer ayağını oluşturan iki ülkedeki anıları paylaşacak olmam yanında sizi "Aslan"ın ülkesine her vesile “iki devlet tek millet” şeklinde çok gerçekçi bir ifade olan ve benim bu duyguyu iliklerime kadar yaşadığım yere yani Azeri kardeşlerimizin yaşadığı Azerbaycan’a da götüreceğim.
Aslan Mustafazade ile sosyal medyadan tanıştık. Onun bir piyanist ve öğretmen olduğunu öğrenmiştim. Şu gerçektir ki Azeri Türkleri bizim diğer yarımız olduğu duygusu yanında müzikleri kabiliyetleri ile kalbimizde taht kuran sanatçıları ve siyasetçileri ile onlara olan sevgi ve sempatimiz birçok soydaş topluluğa göre çok daha kuvvetli bir bağı oluşturmuştur. Bu duygu ve düşüncenin bende de çok kuvvetli olması nedeni ile Aslan Mustafazade’yi henüz görmeden çok sevdim. O sıralar bir konser hazırlığı içindeydik ve zaman zaman provalardan video görüntülerimizi sosyal medyada paylaşıyorduk. Birgün Aslan “Efendim, konsere hazırlandığınızı anlıyorum ancak gördüğüm kadarı ile orkestranızda piyanist yok doğru mu?” diye sordu. Bende “Evet arkadaşım haklısın piyanistimiz yok “ yanıtı vermem üzerine “ Arzu edip kabul ederseniz ben katılabilirim” dedi. Şaşırdım. “Kardeşim sen Bakü’de değil misin” dedim. “Bakü’ye yakın Şeki şehrindeyim” dedi. Bir an durakladım ve devam ettim “Aslan kardeşim bu hususta bütçemiz çok sınırlı hatta piyaniste ayırdığımız bir bütçe bile yok. Sonra seni üzmüş olmak istemem” dedim. Yanıtı şu oldu “ ben her hangi bir şey talep etmiyorum. Merak etmeyin. Konserin tam tarihini bildirin” dedi. Şaşırdım kaldım. Azeri Türklerinin iyi müzisyen olduğunu biliyordum ama ya Aslan istisna durumunda ise ya da tersi çok iyiyse bila bedel iş yaptırmak emeğe saygısız bir durum oluşturacaktı. Birkaç gün sonra beni yeniden arayarak “ Uçak saatini bildirdikten sonra kendisine konser salonuna yakın bir otelde yer ayırtmamı istedi ve otel masrafını ne kadar olacağını yazmamı “ belirtti. Bende “ Yok artık birde oteli de mi sana ödetelim. Olur mu ya yakışır mı bize diye” düşündüm. Ona “ Aslan kardeşim Sen İstanbul’a ayak bastığın andan itibaren benim misafirimsin, gerisini düşünme” dedim.
Kararlaştırdığımız saatte buluşup onu havaalanından aldım. Çok sıcak çok cana yakın bir gençti. Oğlumla yaşıt olması nedeni ile babalık duygusu içinde bir sevgi oluştu. Sonra onu oğlumla tanıştırdım ve onunla da devam eden dostluğu oluşturdum. Onun piyanist olarak katıldığı konserimizin gerek müzik kalitesi gerekse heyecanı çok yükseldi. Aslan gelişi ile başka bir şans yakalamam vesile oldu. Onu da anlatayım. Aslanı konserden önce evimize davet ettiğim sırada apartman giriş kapısında da karşılaştığım otuz yıllık komşum modern folk üçlüsünün kurucusu ve flemenko gitar virtüyözü Doğan Canku’yu Aslan ile tanıştırıp " Aslan bey konserimize misafir sanatçı olarak katılacak ve sırf bu nedenle ta Bakü’den geldi. Ama sizinle hiç bir müzik birlikteliği yaşamadık. Keşke sizde bu konserde yer alıp bizi onurlandırsanız. Bu başta benim için büyük gurur olur" ifadem üzerine Sevgili Doğan Canku’nun hiç beklemediğim olumlu yanıtı karşısında yaşadığım büyük şaşkınlığı tahmin edebilirsiniz. Üstelik sarf ettiği şu ifadeyi asla unutamadığım gibi bizzat şahitte oldum.
“Ben bunca yıl sahneye gitarımla çıkıp söyledim. İlk kez ben sahnede gitar çalmadan şarkı söyleyeceğim. Bu riski Aslan bey gibi Azeri bir piyanistin yer alması nedeni ile göze alıyorum. Onların müzikteki yetenek ve başarısını yakinen biliyorum."
”Bir virtüyöz amatör bir koro konserinde yer alacaktı. Her şey o kadar ani gelişiyordu ki o an bile bu gelişmeleri tam idrak etmek mümkün değildi. Üzerinden yıllar geçmesi gerekiyordu.
Muhteşem bir konser gerçekleştirdik. Doğan Canku başta “Ayrılık” adlı ülkemizde büyük bir üne kavuşturduğu Azeri eser olmak üzere birkaç eserini söyledi. Konser öncesi bazı aksaklıklar nedeni ile Azerbaycan İstanbul Başkonsolosluğundan talep ettiğim zamanında gelmeyen Azerbaycan bayrakları bile son anda kuliste elimize geçince finali Türk, Azeri Bayrakları ile sonlandırmamız geceye büyük coşku kattı. Böylesi bir finali bizler ve seyirci arasında oluşan heyecanı, enerjiyi hayal edebileceğinizi umuyorum.
Bir gönül köprüsü işi nerelere getirmişti. Bu sadece başarılı bir sanat olayı değil insanoğlunun ayni duygularla kenetlenmesine ne zaman ne mekan nede başkaca faktörlerin engel olamayacağına örnek bir olaydı. Bunun o anda yaşanıp bitmesine müsaade etmemek böylesine yazılı olarak kayıt altına almak suretiyle hem günümüzün insanına hem geleceğe örnek göstermeninde bir görev ve sorumluluk olduğu bilinciyle şuan anı yazısı bir belge şeklinde sizlerle paylaşmanın mutluluğunu yaşamaktayım.
Aslan Kardeşimle ayrılık vakti gelmişti. Kısa süre içinde olsa da ona merak ettiği İstanbul köşelerini göstermenin huzuru ile onu ülkesine mutlulukla, gururla yolcu ettik. Onunla sosyal medya üzerinden diyaloglarımız daha sıklaştı. O bizleri dernek ve koro üyelerimi tanımış birçoğuyla irtibat kurmuştu. Biz onun çevresini, ailesini, kültürünü, yaşam şeklini tanımıyorduk. Tabii olarak birini sevip tanıyınca ona ait şeyleri de merak ediyor, tanımak istiyorsunuz . Bu fırsat kısa bir süre sonra geldi........................
Bir sonraki yazımda Bakü anılarımla birlikte olmak umudu ile .........
Serdar TAŞTANOĞLU
08.03.2021
DOĞAN CANKU
Yazarın Diğer Makaleleri
- 21 Haziran 2024 CAIRO CONCERT AND TRAVEL NOTES
- 18 Temmuz 2023 MASAL DİYARI JEİTA BEYRUT ANILARIM
- 29 Mayis 2023 HÜLYA, BOĞA KUYRUĞU KEBABI VE DON KİŞOT-2
- 02 Mayis 2023 İSTANBUL ANILARIM IV
- 02 Mayis 2023 İSTANBUL ANILARIM III
- 19 Eylul 2016 BİR HASTAYI KURTARDINIZ
- 05 Ekim 2022 BİR KURABİYENİN PEŞİNDEN
- 05 Agustos 2022 KIBRISLIM, AŞKIM (Ömer Lütfi Taştanoğlu Anısına)
- 07 Mayis 2022 CANIM ANNEME VEDA
- 13 Ekim 2021 İNGİLTERE ANILARIM 1
- 20 Mayis 2021 AZERBAYCAN ANILARIM 4 BAKÜDE SON GÜNLER
- 10 Mayis 2021 AZERBAYCAN ANILARIM 3 TARİHİ TÜRK ŞEHRİ ŞEKİ
- 16 Nisan 2021 BİZİMKİ BİR AŞK HİKAYESİ
- 18 Mart 2021 AZERBAYCAN ANILARIM II BAKÜ
- 08 Mart 2021 AZERBAYCAN ANILARIM I
- 17 Ocak 2021 HIZIR
- 03 Agustos 2020 AHMET, FRANSIZ GUYANASI VE KİBİR
- 12 Temmuz 2020 KEMER
- 03 Temmuz 2020 KORKU ,ÖZÜR, SELAM
- 28 Haziran 2020 SİYAH KOT
- 13 Haziran 2020 SARI, KOCA GÖBEK, SARIEFE VE PUDİNG
- 05 Haziran 2020 NEFES ALAMIYORUM I CANT BREATHE
- 04 Haziran 2020 ÇEVRE BIKMADAN USANMADAN DÖVDÜK ONU HEM DE EVİRE, ÇEVİRE
- 31 Mayis 2020 BU GÜN BENİM DOĞUM GÜNÜM
- 18 Mayis 2020 18 MAYIS KIRIM SÜRGÜNÜ ANISINA
- 16 Mayis 2020 TANRININ TÜRK MİLLETİNE LÜTFU
- 20 Nisan 2020 KOMPOZİT
- 27 Mart 2020 SICAK LAHMACUNLAR
- 12 Aralik 2015 Şefkati дядя (русская версия)
- 27 Aralik 2016 OUR PASCAL
- 06 Subat 2019 PRİZREN KAHRAMANLARI II
- 30 Ocak 2019 PRİZREN'İN KAHRAMANLARI I
- 27 Agustos 2018 HOŞGELDİN BABACIĞIM II
- 14 Temmuz 2018 HOŞGELDİN BABACIĞIM I
- 14 Mayis 2018 İSTANBUL ANILARIM IV
- 13 Nisan 2018 İSTANBUL ANILARIM III
- 09 Ocak 2018 İSTANBUL ANILARIM II
- 02 Aralik 2017 İSTANBUL ANILARIM I
- 26 Agustos 2017 CAN ÇEKİŞEN ADA ATLARI...
- 21 Agustos 2017 DESPİNA, EVDOKSİYA, ANASTASYA, KATRİN, MARİ,BAJRAKLI CAMİJE
- 04 Agustos 2017 KAPTAN MR. DİK
- 20 Temmuz 2017 HVALA SARAYBOSNA
- 06 Mart 2017 HÜLYA, BOĞA KUYRUĞU KEBABI VE DONKİŞOT 1
- 20 Aralik 2016 ŞİŞLİLİ TALİN'DEN … TALİNDEKİ MARİKA'YA
- 28 Kasim 2016 PERSONEL ÇALIŞTIRMAYAN GÖZDE OTEL
- 21 Ekim 2016 KRALİÇE'NİN BALIĞI-2
- 14 Ekim 2016 KRALİÇENİN BALIĞI
- 19 Eylul 2016 BİR HASTAYI KURTARDINIZ
- 05 Eylul 2016 MEZARLIKTA HATIRA FOTOĞRAFI
- 20 Agustos 2016 EVİMİZ MÜSAİT BURADA KALIN.
- 06 Agustos 2016 BİSİKLETLİ MİLLİ EĞİTİM BAKANI VE SARHOŞ GEYİKLER
- 15 Temmuz 2016 ALEPPOLU İSMAİL
- 27 Haziran 2016 BURADA KALSANIZ OLMAZ MI ?
- 30 Mayis 2016 OTOBÜSTEN AŞAĞI İNSİN...!
- 30 Nisan 2016 MR BENTHEİM VE SAADET ABLA
- 02 Nisan 2016 MASAL DİYARI JEITA
- 13 Mart 2016 CANIM ANNEME VEDA....
- 05 Mart 2016 DUBLİN'DE YANIK SESLİ KIZIMIZ ASLI STOKES
- 15 Subat 2016 EFE, VENEDİK-TRİESTE-RİJEKA-ZAGREP
- 27 Ocak 2016 MR FESSBENDER
- 22 Ocak 2016 ÖN YARGI
- 12 Ocak 2016 VANLI GÜZEL KARDELEN
- 03 Ocak 2016 ZEYTİNBURNULU AUDREY ALANYALI PHİLİP
- 27 Aralik 2015 BİZİM PASCAL
- 17 Aralik 2015 RESİM ÖĞRETMENİM
- 12 Aralik 2015 ŞEFKATİ AMCA
- 05 Mart 2016 MUSIKİ DERNEKLERİNİN SORUNLARI 1
39 Yorum
Oya. Dinçer
09 Mart 2021Oya dinçer
09 Mart 2021Yeşim Bülbül
09 Mart 2021Halit Çalışkan
09 Mart 2021Umran özbey
09 Mart 2021Suna Gülgüden
09 Mart 2021Ayşe Sakallı
09 Mart 2021Aydın Çetinkaya
09 Mart 2021Adnan Zanburkan
09 Mart 2021Hafize Akyıldız
09 Mart 2021Semra Türel
09 Mart 2021Rüstem Tüzgen.
09 Mart 2021Zekeriya Başars
09 Mart 2021Kısmet Cebioglu
09 Mart 2021Veysel Özyurt
09 Mart 2021Armağan ümit çı
09 Mart 2021Gülşen Temel
10 Mart 2021Faruk Öz
10 Mart 2021Cihat Hırçın
10 Mart 2021Ahmet Türkoğlu
10 Mart 2021Bingül Oğuz
10 Mart 2021Gulzerrin Eligü
10 Mart 2021Güller Demirci
10 Mart 2021Kadriye baysa
10 Mart 2021Neşe Terazi
11 Mart 2021Necla Sakarya
12 Mart 2021Kazım Arık
12 Mart 2021Hayriye
13 Mart 2021Mehmet ÖZKAYA
13 Mart 2021Bedriye Darcan
14 Mart 2021Nurdan Erakıncı
14 Mart 2021İnci Erdoğan Bl
14 Mart 2021Guldoğan Ünver
14 Mart 2021Gulten Aydeniz
17 Mart 2021Gulten Aydeniz
19 Mart 2021Yusuf Aydan Mut
20 Mart 2021Ali BARUT
20 Mart 2021Birgül Çetin
23 Mart 2021Mevlüde Erten
11 Mayis 2021