KIBRISLIM, AŞKIM (Ömer Lütfi Taştanoğlu Anısına)

Onu ilk kez  askerlik hizmetini yaptığı sırada Edremit"te,  komutanı Yüzbaşı Osman Nuri'nin evinde görmüştü. Komutanının  lojmanına bir şey almak için uğradığında  çaldığı kapıyı bu kez  komutanın eşi veya çocukları yerine ışıl  ışıl gözlerle gülen bir genç kız açmıştı. Bu beklenmeyen peri kızı onu kapıya mıhlamıştı. Ne söyleyeceğini bir an için unutan asteğmen  Ömer Lütfi kapıda  kilitlendiği kara gözlerin esaretinden kurtulunca şaşkınlığın yerini bu kez mahcubiyet almıştı. Hemen toparlanan Asteğmen çekinerek "komutanım beni emretmiş" diyebilmişti.

Komutanı kapıya gelip ona bir konu ile ilgili talimat verdikten sonra  lojmanın bahçesinden  hızlı adımlarla  ilerleyerek  atının sırtına seri şekilde atladıktan sonra beyninde fırtınalara dönüşen bir sürü sorunun istilasına uğramıştı. Kimdi ? Neyin nesiydi bu esmer güzeli kız? Komutanın misafirimiydi? akrabası mıydı ? Onu bir daha  görebilecek miydi?  Elleri her zaman çok terlerdi bu kez ellerinin hem terlediğini hem de titrediğini  fark etti. Bir hamle ile sırtına atladığı atının üstünden  son kez başını çevirip komutanının lojmanına doğru bakmak istedi. O anda  irkildi. O esmer güzeli kızda  kendini yarı açık tül perde arkasına kamufle ettiğini sansa da  atlı süvariye baktığını gizleyememişti. Üstüne Yıldırım düşen ağaç misali Asteğmen Ömer Lütfi atını mahmuzlamasıyla küheylan  ok gibi dört nala  gözden kayboldu. Kendi lojmanına geldiğinde sigarası yaktı ve bu kızın kim olduğunu öğrenmesi gerektiğine karar verip, Postası Cemali çağırdı. 

Cemal "Emret komutanım"

"Cemal evladım, Bugün Yüzbaşı Osman Nuri'nin evinde misafirlere rastladım. Senin kulağın deliktir. Komutana kimler gelmiş öğrenebilir misin?

Komutanım " sanırım Yüzbaşımın İstanbul'dan baldızı misafir olarak gelmiş Bir süre onlarda kalacakmış" .

"Aferin sana  Cemal gidebilirsin" 

"Sağol komutanım".

Gönlüne düşen bu korun ateşi artık  bütün bedeni yakmaya başlamıştı. Çeşitli bahanelerle Komutanına uğramaya çalışıyordu. Üç çocuk sahibi Yüzbaşının hanımı Vahide hanım  asteğmen Ömer Lütfi'nin davranışlarından gereken anlamı çıkarmıştı.  Kız kardeşine  bir ara " Bak canım bu asteğmen in mesleği öğretmenlikmiş çok çalışkan çok kaliteli yakışıklı bir genç. Tavırlarından sana ilgisi olduğunu  hissediyorum.Sende ayni duygularda mısın? diye sorduğunda Kız kardeşi Süheyla'nın yüzü kızarıp başını öne eğince. " Tamam mesela anlaşılmıştır." dedi

Vahide hanım bir gün Edremit şehir merkezine inmek üzere Garnizonun kapısında araç beklerken  Asteğmen Ömer Lütfi bu fırsatı kaçırmayarak  yanına gidip "Komutanım  Edremit'e sizi bırakayım. " diyerek hemen  jeepini alır gelir. Vahide hanım da araca binince hal hatır sonrası  konuyu açar.

" Bak evladım kız kardeşim bir süre sonra İstanbul'a dönecek. Sanırım karşılıklı bir ilgi yaşıyorsunuz. Babamızı o küçükken kaybettik ağabeyleri  ben ve Yüzbaşı onun sorumlularıyız. Niyetin ciddi ise gerekeni yap" der ve araçtan iner.

Asteğmen Ömer Lütfi tam istediği durumu oluşturmuştu. Ancak kendi cephesinde büyük sorun yaşayacağını biliyordu. Çünkü Zile'nin tanınmış tüccarı babası  analığı ve ona annelik yapmış ablaları  asla onun İstanbul'dan bir kızla evlenmesini onaylamazlardı. Üstelik İstanbullu bu kız Kıbrıstan göç eden bir aileye mensuptu. Zaten ailesi ona  Zile'nin tanınmış ailesi Cankutoğullar'nın kızı Safiye'yi almak niyetindeydiler. 

Ömer konuyu mektupla ailesine bildirip ben burada tanıştığım Komutanımın baldızı ile evlenmek  istiyorum. Gelin onu isteyin şeklinde yazdığı mektupa yanıt bile verilmedi. Zira aile çok kızmıştı.Verilmeyen yanıt "Nasıl olur bilmediğimiz  Kıbrıslı bir kızla evlenmek isteme çüreti gösterirsin" tepkisinin net mesajıydı. 

Bu kez Bursa'da kendisi gibi öğretmenlik görev yapan  ortanca ablası aklına geldi. Ona yalvarır ifadeler içeren bir mektup gönderdi. Oda aslında  ailenin ortak kararına imza atanlardandı.  Ömer Lütfi  diretti bir daha mektup yazdı.  Acele Edremit'e gelmesini istedi. Abla yüreği dayanamamıştı Edremit'e  geldi.  İki kardeş kucaklaştılar. İkisinin de gözleri dolu doluydu. "Ablacım; ben aşık oldum. Gönlümün isteği doğrultusunda evlenmek istiyorum. Bizimkiler belli ki istemeye gelmeyecekler. Ne olur gel sen iste  Canım ablam"  ifadesine ablası " Peki ama babamgil beni de afaroz edecek bunu biliyorsun" ."Ama senin için göze alıyorum. Haber gönder, yarın istemeye gidiyoruz." dedi

O gece Asteğmen Ömer Lütfi heyecandan sabaha kadar uyumadı . Hatta bir ara atına atlayıp  Edremit sahilinde dörtnala at koşturup, lojmana  döndü. Kabına sığamıyordu.

Nihayet Kıbrıslı Beşiktaş güzeli istenmiş, nişan, nikah tarihleri belirlenmişti. Nişan Edremit'te, Nikah Beşiktaş'ta yapılacaktı. Her şey planlandığı gibi oldu. Tokatlı  öğretmen  Ömer Lütfi  muradına ermişti. Kıbrıslı eşine ilk hediyesi "Kıbrıs güzeli" şiirini yazmak olmuştu. Bu mutlu çiftin üç çocukları  oldu.  Bendeniz de ortanca çocuk olarak  çocuklarına ve birbirine düşkün  ailemizin bir üyesi olarak dünyaya "Merhaba" dedim. Çift sevgiden oluşan büyük bir  güç oluşturmuşlardı. Karşılarına çıkan her zorluğa birlikte karşı koyuyorlardı. Böylece Gebze, Kayseri, Malatya, Urfa, Çanakkale, Biga, İzmit, Bursa, Ankara'ya   istemli veya istemsiz tayinleri bunları getirdiği maddi manevi  çileleri, sıkıntıları sineye çekmek hiçbir zaman  sorun olmadı. Kıdemli bir eğitimci olan ve eğitimin her makamını  sırasıyla ; Öğretmenlik, Müdürlük,  Müfettişlik, Milli eğitim Müdürlüğü, Şube Müdürlüğü, Daire Başkanlığı, Genel Müdür Yardımcılığı,Genel müdürlük ve Uzmanlık unvanlarının getirdiği görevleri başarı ile gerçekleştiren  Ömer Lütfi'nin her daim cüzdanında Kıbrıs güzeli Süheyla'sının fotoğrafı bulunurdu.  

Tokat kültürü ile yetişmesine rağmen  eşi Süheyla'nın Kıbrıs kültürünü daha çok benimsemişti. Kıbrıs mutfağı ise onun favori tatları arasında baş sıralarda yerini almıştı. Eşinin akrabalarını çok sever çok önemserdi. Hele hele  sonradan bacanak oldukları komutanı Osman Nuriye büyük sevgi ve saygısı  vardı. 

Kıbrıs barış çıkartmasından sonra sık sık Kıbrıs'a gidiyor orada olmaktan büyük keyif alıyordu. Oysa Evlendikten sonra Tokat'a bir daha hiç gitmemişti. Zaten Babası ve kardeşleri de Bursa'ya taşınmışlardı.

Bir vesile ile karısının  tabi olduğu çifte vatandaşlık hakkından oda yararlanıp oda KKTC  vatandaşlığı  aldı. KKTC kimlik kartını her vesile herkese göstermekten çok büyük mutluluk duyardı.

Üç çocuk büyüdü evlendiler. Torunlar oldu aile büyümüştü. Onun Süheyla'ya olan sevgisi  hiç değişmedi. 

Ne yazık bir gün  81  yaşındaki Süheyla  gece yarısı lavaboda şiddetli şekilde düştü. Panik  heyecan korku dolu hastane günleri başladı. Canı, aşkı Süheylası  felç olmuştu. Kendisi o sırada 84 yaşında olmasına rağmen ve çocuklarının "sen evde kalmalısın, hastaneye gelme  biz sana güzel haberler vereceğiz" demelerini asla dinlemiyor günde iki kez hastaneye geliyordu. Yüzü solmuş rengi ruhsarı gitmişti. Çocukları ona da bir şey olacak diye üzerine titriyorlardı.Üç haftalık hastane serüveni sonrası   Süheyla eve getirildi. Ancak sol tarafı tutmuyordu. Yüzün sol tarafı da   şeklini kaybetmiş vaziyetteydi. Ona hasta yatağı alındı ve salonun ortasına kuruldu.  Bakıcılar, çocuklar  annelerine bir şeyler yapmak üzere çırpınıyorlardı. Ömer Lütfi ise salondaki koltuğunun yönün  pencereden alarak tam Süheyla'sının karşısına döndürdü. Öyle ki saatlerce onu seyrediyor. Ara ara herkese talimatlar verip "Aman ha ona iyi bakın" diyordu. Bu  izleme bir yıl aralıksız devam etti. Çok sarsılmıştı o güne kadar " Lütfi bey asla yaşının adamı değil maşallah çok dinç " dedikleri o Lütfi bey bir gün apartmanın giriş merdivenlerinden yuvarlanarak düştü. Sol kalçası ve sol omzu kırılmıştı. Oğlu Serdar en yakın hastaneye götürdüğünde onu muayene eden genç doktorun  onun da duyacağı talihsiz bir üslupla "bu hasta yaşamaz" demesine üzerine oğlu bu hadsiz  doktorla tartışmıştı. 

"Hastanın yüzüne karşı nasıl bu yaşamaz" diyorsunuz ."Ben gerçeği söylüyorum ve  bilin istiyorum"

Oğlunun yaptığı araştırma ne yazık doktorun teşhisini doğruluyorsa da hastanın yüzüne söylenmesi her zaman için  kabul edilmezliğini koruyordu.

Teşhisin doğruluğunun  genel gerekçesi kalçası kırılan hastanın kısa sürede ayaklanıp yürümesinin zaruri olmasına karşın , bizim hastanın omzunun da kırık olması nedeni ile bu işlevi yapamayacağı gerçeğiydi. Bu durumdaki hastanın yatalak olmasının kaçınılmaz olması ve başta pıhtı atması nedeni ile yaşamını devam ettiremeyecek durumda olmasıydı.

Ne yazık doktor bu gerçeği söylemekte bir beis görmemişti. Ancak doktorun dikkate almadığı  bir kaç faktör   söz konusuydu. Birincisi kararı verinin Tanrı olmasını,  Oğlu Serdar'ın azmini ve  Ömer Lütfi'nin Süheyla'ya  olan aşkının oluşturacağı yaşama mücadelesini ne yazık bilmiyordu. Gerçektende doktorun dikkate almadığı tüm faktörler başladı ve evde 45 gün süren  kanguru yürüyüşleri fizyoterapist çabaları  iyi bakım ile Ömer Lütfi   üç ayda eski haline dönüp büyük aşkı Süheyla'nın yatağının tam karşısındaki yerini y,ne aldı. Süheyla'sını izleme  tam 2,5 yıl daha sürdü ve  bir gün bakıcı her ikisine  Çorba içirirken, Süheyla içmek istemedi ve gözlerini bir daha açmamak üzere yumdu. Herkes yıkılmıştı ama en çok Ömer Lütfi. Altmış yıllık aşk hikayesinin bir kahramanı ayrılmıştı. Eve koşan çocuklar, komşular üzüntülerinin yanında  Ömer Lütfi için endişe ediyorlardı. Süheyla'nın cenazesi halıya kondu ve ilgililerin gelmesi beklenirken Ömer Lütfi'nin " Onu  yerden alın ve yatağa koyun, O benim canım yerde üşüyecek" ifadesi herkesi şaşırtmış, korkutmuş ve duygulandırmıştı. Çocukları  bu kez hastanedeki o patavatsız doktor gibi onun sevimsiz teşhisi koymuşlardı Ömer Lütfi için.

" Bu üzüntü ile babamız artık çok yaşamaz yakında Süheyla'sına kavuşmak ister "diye endişe ediyorlardı. 

Ancak onlarda yanıldı. Ömer Lütfi  6 yıl Süheylasız yaşadı. Cüzdanında  resmi ve oturduğu koltuğun tam karşısındaki duvara  astırdığı büyük bir Süheyla'sının fotoğrafına bakarak yaşadı.

Kıbrıs güzeli Süheyla'sına kavuşmak için sanki 20 Temmuz 2022  Kıbrıs Barış harekatının yıl dönümünü  bekleyen Ömer Lütfi , karısının bulunduğu kabire o gün konuldu. Böylece Kıbrıs'ın kurtuluş kutlamalarında oda Kıbrıslı aşkına kavuştu.

Serdar TAŞTANOĞLU

06.07.2022

 

41 Yorum

Semra Yıldırım

Semra Yıldırım

06 Agustos 2022
Sevgili kardeşim Serdar....annemle babamın aşkını anlatan yazını, okurken hem tüylerim diken diken oldu,hem de göz yaşlarımı tutamadım...öyle güzel anlatmışsın ki ,sanki onların ağzından küçükken dinlediğim gibi...kavuştular,nur içinde yatsınlar,kesin ikiside cennette elele bize bakıyor,dua ediyorlar....
Aydın Çetinkaya

Aydın Çetinkaya

06 Agustos 2022
Gıpta edilecek bir sevda... Gıpta edilecek mükemmel bir hayat... Gıpta edilecek saygınlık... Her iki değerli sevdalıya saygılarımı sunuyorum Allah rahmet eylesin,mekanları cennet olsun. Teşekkürler Serdar Kardeşim...
Erdogan Kocaata

Erdogan Kocaata

06 Agustos 2022
Hocam bir solukta okudum gercek hayat hikayesini akici ve yalin anlatiminiz guzel Omer amca ve anneniz isiklar icinde uyusunlar Sizler gibi vatana millete faydali evlatlar yetistirmisler ne mutlu onlara ne mutlu sizlere...
Yasin Elmas

Yasin Elmas

06 Agustos 2022
Uzun ve mutlu bir evlilik için sevgi, saygı, bağlılık ve anlayışın ne kadar önemli olduğunu bu vesile ile bir kez daha görmüş olduk.. Serdar beyin konuyu anlatış şekli, kullandığı seçici cümleler ise ayrıca takdire şayan.. Sevgili büyüklerimiz Ömer ve Süheyla’ya ALLAH’tan rahmet, çocuklarına ve torunlarına sağlıklı uzun ömürler diliyorum.
filiz alkan

filiz alkan

06 Agustos 2022
Annenizin ve babanızın rahmeti bol olsun .Ne güzel bir sevda anlatımınız mükemmel okurken içinde canlandırıyorsun .Yaşamınızda sağlıklı ve sevdiğiniz aktiviteleri bolbol yapmanız dileğiyle
Halit Çalışkan

Halit Çalışkan

06 Agustos 2022
Serdar hocam böyle büyük bir aşkı okurken gözlerimden akan yaşlara mani olamadım çok güzel sevgileriyle yaşamışlar ikisine de Allah rahmet eylesin mekanları cennet olsun sizi de bu ölümsüz aşkı çok güzel anlattığınız için tebrik ederim Allah geride kalanlara sağlıklı uzun ömürler versin
Çetin Adalet

Çetin Adalet

06 Agustos 2022
Güzel ve hüzünlü bir yaşam öyküsü. Teşekkürler. İki büyüğümüze de ARE.
Nurdan Erakıncı

Nurdan Erakıncı

06 Agustos 2022
Serdar hocam sevgili anneciğinizin ve babacığınızın aşkını gözlerim dolarak okudum. Vefalı ve hayırlı evlatlara sahip oldukları için şu an huzur ve nurlar içinde uyuyorlardır. Mekanları cennet olsun.
Yeşim Bülbül

Yeşim Bülbül

06 Agustos 2022
Başkanım gözü yaşlı okuyup bitirdiğim bu büyük aşkın önünde eğiliyorum nur içinde yatsınlar sizinde bu kadar muhteşem kaleme aldığınız için tebrik ediyorum bir kez daha söylüyorum siz sanatçı doğmuşsunuz kaleminize sesinize fırçanıza kalbinize ve öğretmenliğine ve insan sevginize sağlık
Aslihan Jadidi

Aslihan Jadidi

06 Agustos 2022
Sevgili dayim, Gozlerimde yaslarla okudum, dunyanin en guzel sevdasiydi. Meleklerim simdi birlikteler
Ayşe gucun

Ayşe gucun

06 Agustos 2022
Hocam gözumden yaşlar akarak bir nefeste okudum çok güzel bir hayat mekanları cennet olsun size saglikli mutlu yıllar dilerim
Kadriye Baysa

Kadriye Baysa

06 Agustos 2022
Öncelikle annenizin,babanızın mekanları cennet olsun serdar bey.gözlerim dolarak duygu yüklü okudum yazınızı ne mutlu size,böyle bir annenin babanın evladısınız sizlere sağlıklı mutlu uzun yıllar dilerim
Fazilet Sezer

Fazilet Sezer

06 Agustos 2022
Günaydın Serdar bey ne güzel bir aşk sevgileri hiç bitmemiş imrendim güzel insanlar ışıklarda uyusunlar paylaştığınız için çok teşekkür ederim,çok ta güzel evlatlar yetiştirmişler tekrar başınız sağolsun inanın boğazım düğümlendi okurken..
Ayla

Ayla

06 Agustos 2022
Sevgi ve saygı ile geçen mutlu yıllar....Huzur içinde uyusunlar
rüstem

rüstem

06 Agustos 2022
Ağzına kalemine sağlık. Bir aşk öyküsü ancak bu kadar güzel ifade edilebilir. Allahın rahmeti her ikisinin de üzerlerine olsun.
Esin Tütüncğ

Esin Tütüncğ

06 Agustos 2022
Merhaba hocam, Sevgi saygı içinde geçen bir ömrü bizlere ne güzel anlatmışsınız. İkisinede Allah rahmet eylesin. Nurlarda uyusunlar.
Turgay Çil

Turgay Çil

06 Agustos 2022
Serdar Bey, tekrar başınız sağ olsun ve geride kalanlara Allah sabır versin inşallah. Hayatınızı öyle bir kaleme almışsınızki, sanki beraber yaşamışız gibi okudum. Elinize ve yüreğinize sağlık.
Derya Şahinalp

Derya Şahinalp

06 Agustos 2022
Allah rahmet eylesin Serdar bey,ne mutlu ki güzel bir hayatları olmuş,sizlere Sabırlar dilerim,mekanları cennet olsun.
Nilgün tezer

Nilgün tezer

06 Agustos 2022
Mekanları cennet olsun... Ne mutlu sizlere, birbirlerinin gozlerinin içine sevgi ile bakan bir anne babanın cocuğu olmuşsunuz...
Gülzerrin

Gülzerrin

06 Agustos 2022
Sanatçı kimliğiniz ile anlattığınız gerçek bir sevda öyküsü,duygulanmamak elde değil.Ruhları şad,mekanları cennet olsun.
Başaran Berbero

Başaran Berbero

06 Agustos 2022
Ne güzel bir aşk,ne güzel aile hikayesi ve bu iki güzel âşığın çocukları da güzel hikayelerinize devam ediyorsunuz ne mutlu sizlere...
Suna Gülgüden

Suna Gülgüden

06 Agustos 2022
Serdar hocam roman tadındaki anlatım dilinize bayıldım!! Siz son ana kadar gem annenize hem de babanıza mükemmel evlatlık yaptınız!! Allah size ve ailenize uzun ömürler versin!! Büyükleriniz de nurlar içinde utusunlar!
Ceyda Çiltaş

Ceyda Çiltaş

06 Agustos 2022
Sayin hocam, ne güzel bir paylaşım yapmışsınız hayatınızdan, babanızın ve annenizin bir yerlerde buluştuğunu ümit ediyorum. Bu yaz çok hüzünlü geçiyor benim için de, hayatın hep güzellikler getirmesi dileği ile sabırlar dilerim..
Nazife Sefer

Nazife Sefer

06 Agustos 2022
Roman tadında okuduğum bu gerçek hikaye deki aşıklara Rahmet diliyorum ..Sizin de kaleminize sağlık Serdar Bey etkilenmemek mümkün değil..
Veysel

Veysel

06 Agustos 2022
Çok güzel bir aşk hikayesini, duygu dolu ve gözlerim dolara okudum. Allah onlara rahmet eylesin. Sevenlerinin başı sağolsun
Özlem Çağrıcı

Özlem Çağrıcı

07 Agustos 2022
Hocam ne mutlu size ki böyle aşk ile birliktelik yaşayan bir evlat olmuşsunuz...İnanın gözlerim doldu...Babanız belli ki çok özel bir insanmış Ikisi de nurlarda uyusunlar
Aliye Soycan

Aliye Soycan

07 Agustos 2022
Serdar bey hocam ne güzel anlatmışsınız Anne,ciğinizin ve baba,cığınızın aşklarını kaleminize yüreğinize sağlık: Allah rahmet eylesin mekanları cennet olsun,sizlerede sağlıklı hayırlı ömürler diliyorum.
Zennube Lalbay

Zennube Lalbay

07 Agustos 2022
Sevgili hocam Allah annenizi ve babanizi Nur icinde yatirsin Boyle bir ask la onlar kavustular ne mutlu size Boyle Anne ve babanin evladisiniz onlara me mutlu ki sizi gibi hayirli son anlarina kadar yanlarinda olan bir evlat yetistirmisler ikiside Nur icinde yatsinlar insallah
ERTUĞRUL ÖZBAĞ

ERTUĞRUL ÖZBAĞ

07 Agustos 2022
anne ve babanın hayatı çocuklar için ne kadar da özeldir,hocam bu duyguları ne güzel anlatmış,mekanları cennet olsun.
Bahar Arduç

Bahar Arduç

07 Agustos 2022
Çok duygulu..Zaman zaman gözlerim doldu. Film gibi..çok güzel.
Gonca Borça

Gonca Borça

07 Agustos 2022
Ne güzel bir aşk hikayesi. Başi da güzel sonu da. Allah Rahmet Eylesin.
Gülay Özdil

Gülay Özdil

07 Agustos 2022
Öncelikle annenize babanıza rahmet diliyorum. Mekanları cennet olsun. Çok güzel kaleme almışsınız böylesine bir sevdayı.Eminimki sizler de babanızdan aldığınız bu duygularınızı ailenize yansıtıyorsunuzdur. Ne mutlu onlara. Sağlık içinde geçireceğiniz günleriniz olsun. Sevgiler
Melahat Kalende

Melahat Kalende

07 Agustos 2022
çok güzel bir hikaye çok duygulandım.Güzel ve temiz uzun soluklu sevdalara gelsin....
Bedriye Darcan

Bedriye Darcan

07 Agustos 2022
KIBRISLIM yazınızı okudum. İçinde Sevgi , saygı, sadakat bulunan güzel bir AŞK HİKAYESİ. Sizde roman tadında çok güzel anlatmışsınız. Fakat ben onları şanslı görüyorum. Çünkü ömürlerinin sonuna kadar HAYIRLI BİR EVLAT daima sorumluluk duygusu ve sevgisiyle yanlarındandi. Hele bu zamanda her ebeveyne nasip olmaz. Bu VEFA dan dolayı sizi takdir ediyorum. Nurlar içinde yatsınlar. MEKANLARI CENNET OLSUN.
Bilgi Saygıner

Bilgi Saygıner

07 Agustos 2022
Başkanım çok ama çok duygulandım. Ne kadar kısa öz sevginizi,saygımızı göstererek kaleme almışsınız. Anneniz gerçekten çok güzel bir hanım keza babanız yakışıklı. Güzel bir aşkın birlikteliği bizlerle paylaştığı uzun için çok teşekkürler.
Meral Esentürk

Meral Esentürk

07 Agustos 2022
Hocam bu nasıl bir sevgi?nasıl bir aşkmış?İmrendim doğrusu sadece sevgi değil,saygıları da olması çok güzel. Yaşanmışları çok güzel bir dille anlatmışınız.Gıpta edilecek bir hayat! Ne mutlu onlara her ikiside nurlarda yatsınlar.
Ferahi Konukoğl

Ferahi Konukoğl

07 Agustos 2022
Romanlara yakışır, ancak hayal edilebilecek bir yaşam sürmüşler mekanları cennet olsun.
Zerrin İzgi

Zerrin İzgi

08 Agustos 2022
İşte yasamak bu bence tastanoglu ailesi çok sansliymisAllah kimseyi sevgisiz birakmasin. huzur içinde yatsinlar mekanları cennet olsun. kaleminize saglik
Neşe Terazi

Neşe Terazi

08 Agustos 2022
Sevgili Serdar.. Hikayane bayıdım. Emeğine sağlık. Ne mutlu sana ki, bu güzel aileden aldığın değerlerle şahane bir aile kurmuşsun. Güzel ailenle sağlıklı ve mutlu bir yaşam dilerim. SEVGİLER
Evin Gençosmano

Evin Gençosmano

16 Agustos 2022
Sevgili Serdar, kuvvetli kalemin , güzel Türkçen ve akıcı üslubunla, gerçek bir aşkın, güzel başlayıp, hüzünlü sonlanan , acı hikayesini çok güzel sunmuşsun. Kalemine sağlık, değerli arkadaşım. Anne ve baban ışıklar içinde huzurlu uyusunlar, böyle kadir- kıymet bilen vefalı bir evlat yetiştirmek çok az kişiye kısmet olan, bir mutluluktur.
Öznur çetin özc

Öznur çetin özc

26 Agustos 2022
Ne kadar güzel bir sevgi hikayesi, her aileye nasip olur umarım. Değerli anneniz ve babanız nurlar içinde yatsın, Aiiah rahmet eylesin.

Yorum Bırakın

E-Mail adresiniz yayınlanmaz.







Yazarın Diğer Makaleleri