MR BENTHEİM VE SAADET ABLA

MR BENTHEİM VE SAADET ABLA

Almanya Konser anılarım..

“Nasıl olur… Beş dakika önce buradaydı. ''

“Ona buradan ayrılmamasını tembihlemiştim. Bir anda nasıl yok oldu? Nereye gitti? “

“ Senin yanında değil miydi ? ''

“Aman Allahım ! Bu kalabalıkta onu nasıl bulacağız? ''

“Şu düştüğümüz duruma bakın. ''

“Serdar bey ya başına bir şey gelirse… Ne yaparız? “Eşine ailesine ne diyeceğiz. ''

“Ayselcim dur ağlayıp durma. Arkadaşlar panik yapmayalım. Kesinlikle onu bulacağız? ''

“Lütfen soğukkanlı olalım. Tamam mı? ''

“Bir dakika arkadaşlar. Biz şu an kaç kişiyiz? Ben, Aysel, Serpil, Sadık, Mine beş kişiyiz. Şimdi her birimiz farklı yönlere yöneliyoruz hem de koşarcasına . Bu arada etrafı iyice tarayıp çıkış kapılarına varınca tekrar aynı şekilde tarayarak geriye dönüp yine bu noktada buluşuyoruz. Çok seri ve dikkatli şekilde sağlı sollu işyerlerine bakalım. Haydi. Hemen başlıyoruz. Her saniye ve her dakika önemli. Onu bulmadan dönmek yok! Herkes gözlerini dört açsın. Lütfen onu ararken de neden, niçin, nasıl ortadan kaybolduğu sorularına cevap arayalım. Belki birimiz bir ipucu bulabilir. '' şeklinde konuşmalar sırasında serinkanlı olmaya çalışmama rağmen aslında ayakta duracak mecalim kalmamıştı.

 

O anda bir insanın sorumluluğunun bana böylesi bir duygu yaşatacağını hiç düşünmemiştim. Binlerce insanın geliş ve gidiş istikameti olan pasaj girişlerinden dev dalgalar haline aktığı tren istasyonun pasajında onu bulmak üzere insanları yara yara koşturmaya başladık…

Tıpkı polisiye filmlerinde yaşanan bu tip hadisenin şimdi birer başrol oyuncuları durumuna gelerek yaptığımız bu panik ve konuşmaları Almanya nın Köln şehrinin Hauptbahnhof ‘undaki (ana istasyon) beş giriş çıkışı olan yeraltı çarşısında yapıyorduk. Oysa buraya geliş hikayemiz bir müzikal film gibi başlamış ve devam etmiş ama şimdi istemeden bir anda polisiye filmine dönüşmüştü.

 

 

Dragos Musıki Derneği olarak kuruluşumuzun ikinci yılında sanırım altıncı yurtdışı konser davetini Almanya nın Bad Bentheim şehrindeki biri Türk diğeri Alman kurumlarından çifte davet almanın mutluğu ile bu şehirdeki aynı adı taşıyan şatonun bahçesinde önce Türk Halk Müziği sonra da Türk Sanat Müziği koromuzla zengin bir konser vermek üzere kalabalık bir grupla buraya gelmiştik.

 

 

Yıllarca Almanya nın muhtelif şehirlerini görmüş ve yaşamış biri olarak Bad Bentheim bana çok ilginç ve farklı gelmişti. Kaplıcaların bulunduğu ve çevresinde oldukça meşhur olan bu şehir birbirinin kopyası olan alışıla gelmiş Almanya şehirlerinden çok farklı, şirin bir şehirdi.

 

Davet aldığımız Türk kuruluşunun başında bulunan Huriye hanım muhteşem bir hanımefendi idi ve bizi rahat ettirmek, istediğimiz gibi bir konser gerçekleştirmemiz için adeta çırpınıyordu. Kalabalık grubumuza orman içindeki bungalov evlerden üç adet tutulmuştu. Kalacağımız bu alan o kadar güzeldi ki; Almanya da başka bir yere gitmemize, gezmemize bile gerek yoktu. Bize tutulan üç ev bu kaplıca bölgesine olan yoğun talep ile aylar önceden rezervasyon yapılma kuralına rağmen davet sahiplerimizin gösterdikleri büyük çaba neticesinde kısa zamanda tutulmuş, ancak ne yazık ki evler tüm grup için yan yana denk düşürülemediği için evlerin aralarının birbirine çok uzun mesafelerde olmasına razı olunmuştu.

Yaklaşık kırk kişilik grubumuzu üç eve dağıtırken; halk müzikçiler, sanat müzikçiler, mizacı benzerler, yakın arkadaşlar, kadınlar, erkekler, çiftler gibi kriterleri göz önüne alarak sonunda en ideal kadroyu oluşturup üç eve dağıtmıştım. Tabi bir tek istisna hariç. Bu üç evdeki oda ve yatak sayısı kalacakların kadın, erkek, evli , bekar olma durumu dikkate alınınca sonuçta tek bir erkek üyemiz açıkta kalmıştı.

Davet sahiplerinin ona önerisi olan Bad Bentheim cami imamının evinde kalması teklifine o itirazsız ve memnun bir şekilde kabul gösterince, o sorun da kendiliğinden hallolmuştu. Hatta gezi sonrası bu arkadaşımızın İmamın evinde kalmaktan çok memnun kaldığını, kendisine hayatı boyunca unutamayacağı bir misafirperverlik gösterildiğini, İmam ile uzun sohbetler yanında çocuklarının ona sevgi gösterisini unutmasının mümkün olamayacağını aktarması beni rahatlatmıştı.

İşi zor olan yine bendim ve bize ait her evi dolaşıp, arkadaşlarımın durumlarını kontrol edip, sorunlarıyla yakinen ilgilenmek durumundaydım. Ama doğa o kadar güzeldi ki bu ev kontrollerim hem eğlenceli geçmekte hem de uğradığım evlerdeki arkadaşlarımın “Başkan geldi '' diyerek güzel ev sahipliği yapmaları işin eğlenceli kısımlarından biri haline gelmişti.

Davet sahiplerinden Türk grubun bizim için günler öncesi planladıkları Bad Bentheim İslam merkezi yemekhanesindeki tanışma ve akşam yemeği unutulmayacak hatıralarımıza arasında yerini aldı. Gurbetçi Türk kardeşlerimiz özellikle kadınların, bizler için kazan, kazan yaptıkları her biri ayrı lezzetteki pilavlar, muhteşem yemekler, bahçedeki dev mangallarda yapılan ızgaralar asla unutulacak şeyler değildi. Şehir merkezi dışındaki bungalovlarımıza biz kırk kişiyi taşımak için hepsinin öne atlayarak arabaları ile oluşturdukları konvoy anlatılır gibi değildi. Bizler de çabuk kaynaşmış olduğumuz bu gurbetçi kardeşlerimize ve Konserimize gelecek Alman müzikseverlere elimizden gelecek en iyi performansı sergilemeye yürekten ant içmiş gibiydik.

Ben bu etkinlikte en büyük heyecanı taşıyan ve en fazla sorumluluk sahibi başkanları olarak grubumu konsere daha iyi motive etmek adına sürpriz bir gezi planladım. Hollanda da yaşadığım için bulunduğumuz yerin Amsterdam a yakınlığını da bildiğimden, davet sahiplerimizden bize uygun maliyetli bir otobüs bulmalarını böylece grubumu Amsterdam a götürüp gezdirmek istediğimi söyledim. Sağ olsunlar bu teklifimi hemen gerçekleştirdiler. Bu sürpriz gezi, grubum tarafından coşkuyla karşılandı ve konser öncesi çok önemli bir moral dopingi oldu.

Kısa bir yolculuk sonrası grubumu avucumun içi gibi bildiğim Amsterdam a getirdim. Herkes çok mutlu ve neşeliydi. Herkes birbiriyle daha da kaynaşmış vaziyette idi ve önce Almanya arkasından Hollanda gibi çoğunun görmediği iki ülkede birden olmaktan oldukça mutluydular. Ancak ne yazık bir kişi hariç. O bir kişi ile kastettiğim, derneğe bu konser hazırlıklarımızdan bir ay önce kaydolmuş, aramızdaki en yeni üye banka emeklisi kendi halinde bir hanımefendiydi. Derneğe eşi ile gelmişti. Geliş amacı ise bizim o yıl ilk kez gerçekleştireceğimiz birinci Türk Halk Müziği ses yarışmamızı başvuruda bulunmaktı. Ancak bu başvuru akabinde, Halk müziği koromuza da katılmak isteğini beyan ederek o koroya da yazılmıştı.

O ve eşiyle yaptığımız görüşme esnasında, benim önümüzdeki süreçte yapacaklarımız içinde yer alan söz konusu Almanya konseri olduğunu öğrenince önce benden sonra eşinden onay alarak bu yurtdışı konser ekibindeki THM korosuna da katıldı . Ne yalan söyleyeyim ben de hem sesi güzel hem de türkü repertuarı geniş , üstelik eşi ile gelip koromuza kaydolup ricacı olan bu hanımı Almanya kadrosuna almamazlık edemezdim. Üstelik Almanya konserindeki THM repertuarındaki türkülerin nerede ise tamamını bilmekteydi. Hemen pasaport müracaatını yaparak birkaç gün içinde pasaportunu çıkardı.

Bu arada THM koro şefimiz de hem sesi güzel hem de türküleri iyi yorumladığı için ona Almanya konseri için bir de solo performans vermişti. Saadet ablamızın keyfi oldukça yerindeydi. Emeklilikten sonra ilk kez böylesi bir fırsatı yakaladığını , ev hanımı olarak söylediği türküleri bu kez Almanya da sahnede söyleyecek olmasından dolayı çok mutlu olduğunu defalarca dile getiriyordu . Daha düne kadar mutfakta türkü söylerken bir ay sonra Almanya da sahne alma fırsatını yakalamak . gerçekten de ancak rüyada görülecek bir durumdu.

Amsterdam a yaptığımız günübirlik seyahat neşe ile geçiyordu. Ben Amsterdam da bildiğim enteresan gelecek yerleri grubuma gösteriyor. Farklı tatlardaki yiyecek ve içeceği öneriyordum. Örneğin benim çok sevdiğim Hollandalıların baş damak zevki olan sandviç ekmek içindeki kuru soğanla yenilen çiğ balık herring, bol mayonez ile kağıt külahta yenilen meşhur patates kızartması ( French fries) acı bademli kurabiye ve meşhur biraları Heineken i grup üyelerinin çoğuna tattırıp onlardan teşekkür almak beni mutlu etmekteydi. Ama ne yazık geldiğimiz günden beri her ortamdan ve yanındaki kişilerden hoşnut olmayıp bana sürekli şikayet eden Saadet hanım, Amsterdam gezisinde de mutsuzdu. Ben de onu mutlu etmek adına herkesten çok ona özel ilgi gösteriyordum .

Ertesi gün saat 17 de Bad bentheim şatosunun bahçesindeki konser hepimizi heyecanlandırıyordu. Amsterdam dan, orman içindeki şirin evlerimize yorgun heyecanlı ve mutluluk içinde döndük. Saadet ablam benim bulunduğum evde kalmıyordu ama telefonla orada kalan arkadaşlardan hakkında sıkça bilgi almaya çalışıyordum. Her evin sakinleri ya bahçede ya da salonlarında ayrı ayrı eğlence ortamı düzenlemişlerdi. Ancak Saadet ablam kaldığı evdeki mini eğlenceye katılmayı reddetmiş odasına çekilmiş tüm ısrarlara rağmen vaktini odasında geçirmeyi, odasında konserde okuyacağı türkünün provasını yapmayı tercih ettiği bilgisi ulaşınca onun bu solo performansına ne kadar önem verdiğini anladık.

Bu arada davet sahiplerimizden gelen bir haber ise konser esnasında olası bir yağmur durumu için oldukça ciddi bir maliyet karşılığında saz ekiplerimizi ve korolarımızı koruma adına özel kapalı sahne platformu kiraladıkları oldu. Bu özel tedbir hepimizi gururlandırıp, mutlu etmeye yetmişti.

Davet sahiplerimizin Almanlar alışıktırlar yağmur yağarsa yağsın beraberlerinde getirdikleri şemsiyeleri açıp izlemeye devam ederler ifadesine şaşırmadım zira bende böylesi olaylara çok tanık olmuştum. Sabah erkenden kalkıp kahvaltılarımızı yapıp provalar için yine konvoy halinde meşhur şatoya getirildik. Bu arada şatoya dolayısı ile şehre ismini veren korolarımızı da davet eden diğer partner Betheim sülalesinin son varisi ayrıca şatonun resmi sahibi Mr Betheim bizi karşıladı . Oldukça mütevazi ve çok samimi bu kişiyi tanıyınca sonradan görme para ve şöhret sahibi zavallılar aklıma geldi .

Ne yazık başlayan yağmur tahmincileri de yanıltmıştı. Korunaklı platforma rağmen ne biz konseri icra edebilecektik ne de şemsiye sahibi izleyiciler ıslanmadan izleyebilecekti . Bardaktan boşanırcasına dedikleri yağmur yağmaktaydı. Gerek ev sahiplerimiz, gerekse tüm ekip allak bullak olmuştuk. Her şeyin bittiğini düşünürken bizde alışık olmadığımız bir davranış biçimi karşısında şaşırdık. O asalete şan, şöhret ve varlığa sahip Mr Bentheim bize nasıl adam gibi adam olduğunu ortaya koydu.

Görevlilerine şato içinde o ana kadar ibadet dışında kullanılmamış kilisenin konser için hazırlanması talimatını verdi. Şuraya bakın bir Alman hem de Türklerin konser vermesi için şimdiye kadar amaç dışı kullanılmayan kiliseyi konser yeri haline getirme talimatı veriyordu. Bu sıradan bir davranış değildi. İnsanlık, pratik zeka, olgunluk, risk alma, irade , sanata ve sanatçıya saygı, insana emeğe saygı başlıkları taşıyan birden çok meziyeti ifade ediyordu. Bizim otorite ve yetki sahibi zatlar aklıma geldi ve talimat verdikleri görevlilerinin '' Yassak hemşerim '' diyebileceklerini hayal ettim. Mr Betheim e defalarca teşekkür ettim. İki koromuz bu güzel davranışlara olan minnet duygusu, gurbetçilerimizin coşkusu, konser öncesi moral ile asla ve asla unutamayacağımız bir konseri gerçekleştirdi. Sıra bendeydi bu duyguların şahlandığı ortama katkıda bulunmalıydım.

Ceketimin cebindeki Türk bayrağımızı iki bayan koro şefimizin ellerine tutuşturup seyirciye selam verdirdim. Onlardan aldığımız alkışlar ve tezahüratlar hepimizin gözlerinin dolmasına yetmişti.

Bu muhteşem konserin gecesi kaldığımız evlerde her ekip yine kendine mini eğlence düzenledi ve ben her grubu ziyaret edip eğlencelerinde yer alarak keyfimi üçe katlamış oldum. Bu arada geriye tek günümüz kalmıştı onu en üst noktada değerlendirmeli idik. Bir arkadaşımız Köln e çok ekonomik tren bileti bulduğunu kendisine katılmak isteyenlerin olup olmadığını sorunca Saadet ablam dışında herkes öneriye katıldı. Şahane bir performans sergilemesine ve çok alkış almasına rağmen Saadet ablam benim dışımda herkese kızgın ya da küskündü. Evde tek başına kalıp bekleyeceğini ifade ettiyse de kendisine buna asla müsaade etmeyeceğimi, benim yanımda aynen Amsterdam da olduğu gibi gelmesini rica edince beni kırmadı. Konserin mutluluğu ve neşesi ile kırk kişi trenle Köln e gidiyorduk. Gezilecek yerleri planladık akşam 18.00 treni ile geri dönecek ve ertesi günde İstanbul a uçacaktık.

Trende Saadet ablamı yanımdan ayırmadım. Eşinden çocuk ve torunlarından bahsetti Gezi hakkındaki müspet menfi düşüncelerini aktardı. Trende çocuklar gibi gırgır şamata yaparak nasıl zamanın geçtiğini anlamadık. Yapılan anonsla Köln e geldiğimizi anladık. Trenden hauptbahnhof un altına indiğimiz yoğun kalabalık olan pasajda muhtelif kafeler restoranlar görünce bazı arkadaşların acıktıklarını ifade etmesi üzerine ben de “Arkadaşlar gruplar olarak burada ayrılıyoruz. İsteyen istediğini işi gerçekleştirebilir. Tek ricam saat 17.00 de bu sütunun yanında buluşmamız.“

Biz yönetim kadrosu ve Saadet abla bir grup oluşturduk. Benim mini grubumun üyeleri tuvalete gideceklerini söyleyince “ Saadet abla ile onları orada bekleyeceğimizi “ söyledim. Bu arada ben de Saadet ablama bir şey isteyip istemediğini sorunca bana dondurmacıyı gösterdi. “çok az yeter tadına bakayım. “ deyince “Tamam. Sen burada dur. Ben ısmarlıyorum '' deyip ve en fazla beş dakika içinde dondurma külahı ile arkama döndüğümde Saadet ablamın yerinde yeller estiğini gördüm.

Bizim ekip tuvaletten dönünce işte biraz önce yazımın başlangıcında yer verdiğim ve her düşündüğümde sinirimin bozulduğu

“Nasıl Olur ? Beş dakika önce buradaydı . Ona buradan ayrılmamasını tembihlemiştim. Bir anda nasıl yok oldu .? Nereye gitti ? Aman Allahım ! bu kalabalıkta onu nasıl bulacağız.? Allah kahretsin şu düştüğümüz duruma bakın . Ya başına bir şey gelirse ne yaparız ? Eşine ailesine ne diyeceğiz. Ayselcim dur ağlayıp panik yapma . Kesinlikle onu bulacağız arkadaşlar lütfen soğukkanlı olalım . “ ile devam eden konuşmaları işte o sırada gerçekleştirdik.

Ne yazık ki nerede ise üç saat süren arama çabamıza rağmen Saadet abla ortada yoktu. Tek çare kalmıştı polise gitmek. Sonunda ne yazık onu yaptık İstasyondaki polis karakoluna gidip durumu anlattık. Polis eşkalini sordu. Herkes kendince tespit ve tanımlamaları yaptı. Oradan ayrıldık. Biz beş kişi dışında 35 kişinin olaydan henüz haberi yoktu ve şehre dağılmış geziyorlardı. Bizde ise gezecek ne moral ne istek vardı. Pasaja en yakın bir kafede oturup planlar yapıyor, senaryolar üretiyorduk. Ben ve yönetimdeki Sadık bey grubu İstanbul a gönderip , Saadet hanımı bulana kadar Almanya da kalmaya karar verdik.

Saat 17.00 ye gelmekteydi. Tüm grup kararlaştırdığımız noktada buluşmaya başlayacaktık. Biz de kafeden kalkıp, yeniden pasaja insan selinin içine girdik. Sanırım saat 16.45 di, bir daha bir göz atalım diye tekrar farklı yönlere ayrıldık ki , ekipten Serpil hanım, Saadet hanımı bir markette görmez mi. Yazık bana müjdeyi vermek üzere onca insana aldırmadan bağırıp duruyordu. Onu alıp bize getirdiğinde normal şartlarda kızılması, azarlanması gereken ablamızın boynuna nasıl sarılıp öpeceğimizi bilemedik. Kızmak şöyle dursun sevinçten uçacaktık. O ise bu sevincimize şaşkın şaşkın bakıyordu.

Sevinç şokumuzu atlatınca “ Ablacım neredesin bizi öldürdün, ya vallahi bitirdin '' dedim. O ise o cevaben ne desin “ Ya siz saat 17.00 de toplanalım demediniz mi, ben de marketleri gezdim. Eşime bir şeyler aldım '' . dedi

Bu yanıt karşısında “hani dondurma istedin, hani yanımızdan ayrılmayacaktın“diye hatırlatmaya gerek bile duymadım. Benim için artık bir anlam ifade etmiyordu. Buluşma noktasına gelen diğer 35 kişiye bu süreçte yaşananları anlattıysak da yaşadığımız duyguları anlatmamız mümkün değildi, yaşanmadan asla anlaşılamayacak bir hadiseydi.

 

 

 

Serdar Taştanoğlu

Dragos Musıki Derneği Başkanı

30 Nisan 2016 Cumartesi

 

Oktay Çakar yorum yaptı....    

Anılar:    27.07.2016

Gezilerinizin tadı damağımda kaldı .Tekrarlıyalım.

 

İSMAIL HAKKı BAĞDAT yorum yaptı...    

TEŞEKKÜR...        04.07.2016

Sizlerin arasında oaraları gezmiş kadar olsun. FOTOĞRAF VE YAZIM BU GÜNLERİ CANLI TUTMAYA BU GÜNLERİ HATIRLAMAYA VESİLE . Sevgili başkan;Serdar Taştanoğlu : Paylaşımların için yürekten saygılar, Selamlar...

 

OKTAN ÇAKAR yorum yaptı... 

Anılar     30.06.2016

Mazide kalan ama hiç unutulmayacaklar saygılarımla.

 

SAADET YASEMıN KORKMAZ yorum yaptı... 

SEVGILER SAYGILAR BASARILAR  13.05.2016

Sevgılı serdar bey sanatın ve muzık ıcınde olan ender kısılerdensınız.. bu guzel yazınızı okurken.sankı kendımı sızın yanınızda hısetdım.adeta yasadım..sankı bır sınemadayım sonunu merak eder gıbıydım...super olmus emegınıze o guzel yuregınıze saglık dıyorum..

FARUK TOLAY yorum yaptı...  

Tebrikler       12.05.2016

Gittikçe gelişen anlatım diliniz ve aktiviteleriniz için sizi kutlarım.

FİLİZ YÖRÜK yorum yaptı...     

AH ANILAR   11.05.2016

Serdar bey, anlatım şeklindeki akıcılık ve bütünlük ve yaşadıklarınızı merak ettirme beceriniz yazıyı sonuna kadar keyifle okumama sebep oldu... Bir müziksever olarak yanınızda olmak istedim hatta... sevgiler... saygılar..

CIHAN SAVAŞ yorum yaptı...     

SEVGİLER     07.05.2016

Ellerinize, yüreğinize sağlık..!

ZELIHA BETUL HALAC yorum yaptı...    

Heyecanli Bir Gezi , Renkli Insan Portreleri Ve Konserler.       03.05.2016

Bu renkli gezi ve insan ilişkileiyle beraberguzel paylaşimlar için çok tşk,ler, sagolunuz

OKTAY ÇAKAR yorum yaptı... 

Anılar     03.05.2016

Ne güzel günlerdi onlar, acı tatlı anılar .birer birer gözlerimin önünde canlandılar...

AYLA ÜSTÜNER yorum yaptı...

Film Gibi       02.05.2016

Serdar Bey bu hikayeyi bana alatmiştınız,okurken beyaz perdede fılm izliyorum zannettim çok iyi olmuş.Başarılar diliyorum

 

6 Yorum

Ertuğrul Özbağ

Ertuğrul Özbağ

24 Subat 2023
Hayat sürprizler le dolu değil mi hocam ,ne hoş hatıralar teşekkür ler.
Suna Gülgüden

Suna Gülgüden

25 Subat 2023
Sdrdar hocam dört dörtlük bir yazı olmuş, tebrik ederimmm! Baştan sona bir solukta okudum ve bütün duyguları yaşadım! İlginç başlama bölümünüz, sevgi, gurur, heyecan, merak, hepsi var içinde ve yine olmazsa olmazınız ezzetli yemekler ve geziler. Keyifle ve heyecanla okudum! TEBRİKLER!
Sevim Bayrak

Sevim Bayrak

26 Subat 2023
Hocam öyle güzel anlatmışsınız ki olayın içinde hissettim kendimi. Tskler
Neşe Sevecan Ko

Neşe Sevecan Ko

26 Subat 2023
Hasta yatağımda kahkahalarla okudum,tabi sizi tanıdığım için yaşadıklarınızı tahmin edebiliyorum,ancak bu tarz rahat insanlar her yerde mevcut,başta benim eşim eskiden saatlerce onu arardık.Burada güzel olan yıllarca bu organizasyonları yapıp,bu kadar olumsuzluk yaşayıp ta hala yılmadan inatla bizler güzel deneyimler,anılar yaşayalım diye çabalamanız gerçekten de takdire şayan.Bu nasıl bir insan sevgisi,bu kadar gelişmiş vefa ve arkadaşlık duygusu hayret verici.Siz hep varolun,sağolun,başımızda olun.
Nilgün tezer

Nilgün tezer

26 Subat 2023
Müzik aşkı, insan sevgisi, sorumluluk... Çok hoş anılar biriktirmişsiniz:)
Halit Çalışkan

Halit Çalışkan

26 Subat 2023
Serdar hocam yine bizi gezdiğiniz yerlere götürdünüz yaşadığınızı heyecanı ve coşkuyu bizler de yaşadık ama bu geziye keşke ben de katılabilseydim diye düşündüm lakin o tarihlerde yollarımız henüz kesişmemişti Saadet ablanın kaybolması endişesini de yaşadığım için şükrettim yenianılarını okumak için merakla bekliyoruz

Yorum Bırakın

E-Mail adresiniz yayınlanmaz.







Yazarın Diğer Makaleleri