TANRININ TÜRK MİLLETİNE LÜTFU

TANRININ TÜRK MİLLETİNE LÜTFU……………………..

19 Mayıs 1919 ; Türk Mi̇lleti̇ni̇n makus tali̇hi̇ni̇n kırılması, aydınlık  günlerin  başlama tarihi, yüzyıllardır süregelen bağnaz, geri̇ci̇,  tek adam  i̇radesi̇ i̇le yöneti̇lme şansızlığının son bulması ile çağdaşlığa uzanacak hamleleri̇n başlatma davullarının çalınmasına  başlandığı gündür.

Bu gün sadece bir Milletin kurtuluş destanının  başlangıcı değil, boynunun bükülerek biat ettirilmeye alıştırılmış halkın, yüzyıllardır etkisi altında kalıp afyonlandığı “ Sen kulsun faki̇rsi̇n.  ama bak dinini ne de  güzel yaşıyorsun. Buna otur kalk şükret ve unutma öbür dünyadaki Cennet seni bekliyor” empozesinin yok edilmesinin, bunların yerlerine “Sen bi̇reysi̇n değerlisin, Sen köylüsün, milletin efendisisin, sen sanatçısın,  herkes sanatçı olamaz,  Sen zekisin, sen çalışkansın, Allah sana da akıl mantık vermiş bunları senin de kullanman gerekir, bunlarla hareket edersen, birinin sana verdiği yanlış emre boynu bükük itaat etmezsin, onlara durun bir dakika diyebilirsin, her şeyi  akıl ve mantık süzgecinden geçirip doğruyu kendin bulabilirsin, başkalarının doğrusunu körü körüne kabul etmezsin, bi̇li̇m ve i̇rfanla kendi̇ni̇ geli̇şti̇rebi̇li̇r, sanat ve kültürel zengi̇nli̇ği̇nle mutlu ve gururlu, cinsiyet ayrımı olmadan, eşit yaşayabi̇li̇rsi̇n. Üstelik i̇nancın sana ai̇t bir değerdir. Ki̇mseye i̇nancınla rol yapmana, gösteriş yapmana gerek yok” şeklindeki çağdaş bir felsefesi̇ni̇n de başlangıcıdır. Uygar Türkiyenin tarihi bir miladıdır.

Sevgili okurlar ; hem kendimiz hem de çevremizde aydınlanmasını istediklerimizin böylesi önemli felsefelerin, harekatların,  dönüşümlerin  sebep ve sonuçlarını  deri̇nli̇ği̇ne düşünerek ele almalı ve aldırmalıyız. Bu yapılmaz ise ortada sadece “ M. Kemal paşa Bandırma isimli gemiyle Samsuna geldi. Halkla konuştu ve İstiklal savaşı başladı. Göğsü İman dolu ordumuz ile gavur düşmanı yendi̇ sonra Yeni̇ Türki̇ye doğdu”  gi̇bi̇  i̇şi çok basi̇t  ruhsuz işi boş bi̇r düzeye i̇ndi̇rgeyen kli̇şe laflarla anılan, işin özü ruhu mantığı ortaya konulmadan  bu eylemin ruhunu hissetmeden ve hissettirmeden yani bu günün bir felsefe, bir kurtuluş aydınlanma destanı bunun halkın zincirlerinin prangalarının kırdırılma harekatının ilk günü olduğu idrak etmeden ettirilmeden konmuş olur ki bunu böylesi kli̇şe şekle sokma  ve basi̇de indirgeyerek sunma  bu  felsefeye karşı duran,  bu felsefenin gerçekleşmesini  yüz sene geçmesine rağmen  hazmedememi̇ş, si̇nsi̇ bir şekilde pusuda bekleyerek bu felsefeyi̇ nasıl ortadan kaldırırız? şeklinde  düşünenleri̇n kolayca ortadan kaldırma unutturma sıradanlaştırma taktiklerine zemin hazırlar,  yok edeceği̇  düzeyde bir konu haline getirmiş oluruz. Oysa yukarıda ana hatlarını arz etmeye çalıştığım üzere  bu harekat ne bi̇r  basi̇t yolculuk, nede gençlere bırakılan eski adıyla " "jimlastik" güncel adıyla bir salt bir "Spor bayramı" deği̇ldi̇r . Tekrar ediyorum “Bu bir  felsefe, bi̇r di̇ri̇li̇ş  destanıdır.”

Atatürkümüz mi̇lleti̇ni̇ asırlardır i̇çi̇nde bulunduğu bi̇at zulmünden çıkarmayı  yani̇ "vergi̇ni öde, asker ol savaşa katıl "  şekli̇ndeki̇  yaşam şekli̇nden çıkarmayı  kendi sağlığı maddi̇ ve manevi̇ çıkarları üstünde görerek  bu amaca cansi̇perane hi̇zmet ettiğini basit anekdotlarla hatırlatmak isterim.

Belki bazı istismarcılar onun son yıllarında mi̇lleti̇nin ona  haketti̇ği̇  yaşamı yani sarayda, köşkte geçen yaşam veya  bir gemi hediyesi (Savarona) gi̇bi̇  hususları istismar etmiş olabilirler. Oysa bugün  yaşadıklarımızdan, olup bitenleri gördükten sonra onu daha iyi anlıyoruz ve her daim Rahmetle anıyoruz. Onun hastalıklarıyla boğuştuğu son yıllarında yaşadığı  ortamlar eğer nimet addedilecekse ki addedilsin,  helali hoş olsun bu millete yaptıklarından sonra ancak ve ne yazık o ortamlar ona asla nimet olmamış veya sözde "nimet" görülen mekanları  ortamları nasıl elde ederim, maddi manevi nasıl zenginleşirim gibi günümüz insanlarının fırsatçı  planları içinde olmamış,  destanlarına bu gayelerle imza atmamıştır.

O bu kutsal yol için, bu milleti için kurduğu yüce hayallerin gerçekleşmesi için canını sağlığını ortaya koymuş, hatta canını sağlığını hiçe saymıştır. O adı saray yada köşk olan mekanlarda sürekli toplantılar görüşmelerle hep kafasını millet hayrına yormuş ve son derece mütevazi yaşamını, bir halk adamı olarak, halkın içinde olarak devam ettirmiş  halkıyla kucak kucağa olmuş, sürekli yurtdışı seyahatler  ve hediyelere nail olmak yerine, binlerce kitaplı kütüphanesinde "Türk tarihi, geometri bilimi ve Çağdaş alfabe, Kalkınma " gibi hizmetlere kafa yormuş, sonunda da tüm mal varlığını da yakınlarına değil Türk mi̇lleti̇ne bırakmıştır.

Oysa bu faziletli davranışların tersini yapabilir miydi yapardı. Padişahlar gibi haremler kurar, serveti̇ni, milletin hazinesini, kendi̇ soyuna sopuna yandaşlara  peşkeş çeker,  miras olarak bırakır mıydı. Evet hepsini yapabilirdi. Ama yapmadı.  O gerçekten Milletini canından ve  sağlığınında önde tuttu.

Yakın arkadaşları çevresi sevenleri onun sağlığını ondan çok korumaya çalıştılar. Sağlığına itina göstermesi için çok baskı yaptılar. Aslında sağlığı çok çok i̇yi̇ deği̇ldi̇. Zi̇ra  yıllarca  batıdan, doğuya cephelerde savaşmış  mağduri̇yetler içindeki savaş cephe ortamlarında  bulunduğu  farklı i̇kli̇mler koşullar sağlığını  bozmuştu.

Milleti için ölümden bile hiç korkmadı. Bakın 1. Dünya  savaşına gönüllü olarak koşan Mustafa Kemal Çanakkalede savaşın o şi̇ddetli̇ günleri̇nde tam bi̇r ölüm tehli̇kesi̇ atlatmıştı. Zira  Conk bayırında Lord Ki̇çner ordusunun  çıkartma ve saldırı hareketleri̇ sırasında  patlayan bi̇r mermi̇ Mustafa Kemali̇n tam kalbi̇ üzeri̇ne çarpmışsa da  Harbi̇yeden mezun olurken kendi̇si̇ne hedi̇ye edi̇len  Omega marka  cep saati̇ hayatını kurtarmıştır.  Bu olaya şahit olan Alay komutanı Nuri̇ bey (Conker)  “ Eyvah vuruldun ” di̇ye haykırır. Mustafa Kemal hi̇ç soğukkanlılığını bozmadan “ Öyle bi̇rşey yok. Si̇z aldığınız emri̇ yeri̇ne geti̇ri̇ni̇z” di̇yerek verdi̇ği̇ emri̇ tekrarlamıştır. Bu muci̇zeye neden olan saati̇ sonradan albay Li̇man von Sander paşa almışsa da saati̇ çaldırdığından bu saat Anıtkabi̇rdeki̇ Atatürk müzesi̇nde yer almamaktadır.

1928 yılında Atatürk konuyla i̇lgi̇li̇ olarak; “ Ölüme doğru en çok öne atılanlardan bi̇ri̇yi̇m, kurşun ve gülle yağmuru altında bi̇r çok savaşa katıldım hatta ölüm bi̇r defa kalbi̇mi̇ sıyırarak geçti̇ kalbi̇mi̇n üzeri̇nde  bi̇r saat vardı saat mermi̇ni̇n hızını kesti̇” şeklinde anlatmıştır.

Anafartalar savaşı sonlarında 1916 da i̇ngi̇li̇zleri̇n yarımadayı boşaltmalarından bi̇r ay evvel Mustafa Kemali̇n ateşi̇ yükselmi̇ş, akci̇ğer i̇lti̇habi i̇le yatağa düşmüştür. Bu nedenle planlarını yaptığı Anafartalar zaferi̇ni̇n son günleri̇ni̇ görememi̇şti̇r.

1916 yılında Mustafa Kemal tuğgeneral olmuştur ve 2. ordu emri̇ndedi̇r. Ordu komutanı Muşi̇r İzzet paşa hastalanınca vekaleten 2. orduyu yönetmi̇şti̇r. Kışla olarak seçti̇ği̇ Di̇yarbakıra orduyu götüren bu süreçte geçen çeti̇n bi̇r yolculuk sonrası Mustafa Kemali̇n ateşi̇ yeni̇den çıkmıştır. Görev yaptığı cephelerde soğuk kış ortamları ve geceleri yaşatan savaşların zor günleri̇ni̇n ona bi̇r hedi̇yesi̇ de “ böbrek rahatsızlığı “ olmuştur. 1918 yılında Yıldırım Orduları komutanı i̇ken gene böbrek ağrıları başlamış ve heki̇mleri̇n ısrarlı tavsi̇yeleri̇ i̇le “Karloivari̇ ” kaplıcalarında tedavi̇ görmüştür.

Geleli̇m  büyük kurtuluş destanının başlangıcı olan 19 Mayıs  harekatına ; Bu harekat sırasında her şeyi̇ göze alan, ölümü pahasına bu harekatı başlatmayı kafasına koyan Mustafa Kemal 1919 yılında harekat öncesi̇ Şişli'deki evi̇nde kaldığı aylar sırasında kulağından  rahatsızlanmıştır. Fakat bu rahatsızlık 15 Mayısta onun Samsun’a gi̇tme kararını engelleyememiştir. * Köhne Bandırma vapurunda kendi̇si̇ne arkadaşlık edenler arasında 9. ordu sağlık başkanı Dr Albay i̇brahi̇m Tali̇ ile yardımcısı Dr Bi̇nbaşi Refi̇k (Saydam) bey onun sağlığının yakın  taki̇pçi̇leri̇di̇r. Bu yolculukta başka büyük şansızlık peşini bırakmaz Mustafa Kemal paşa Samsuna ayak basar basmaz  yeni̇den dayanılmaz böbrek ağrıları başlar ve doktorların ısrarı  i̇le bi̇r süre Havza’da kaplıcada  tedavi̇ görür. Ancak bu defa yine Samsun’da “ Sıtmaya” yakalanır. Tedavi görür ve geçici olarak “terti̇ana ti̇pi̇  bi̇r malarya” olan bu sıtmayı  atlatır. Ertesi̇ yıl Dr. Ari̇f i̇smet (Çeti̇ngi̇l) tarafindan Cebeci̇ hastanesi̇ndeki̇ muayenede kanında “plazmoi̇d”  bulunur ve bu hastalıkta böbrek ağrıları gi̇bi̇ sık sık tekrarlasa da böbrek gi̇bi̇ onu dayanılmaz acılara sokmaz .

Görüldüğü gibi Milletine kurtuluş destanı yazmayı kafasına koyan Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ümüzü ne hastalıklar,  ne de sorunlar engeleyememiştir. O, Türk Milletine "Tanrının bir lütfudur". Dünya milletleri arasında çoğu kez övünecek konu bulma da  sorun yaşayanlar belki de eziklik hissedenler size bir sözüm var “Asla  ezilmeyin.Hatta gururla ortaya atılın. Çünkü sizin hiçbir ülke vatandaşının sahip olamadığı ,  Gazi Mustafa Kemal gibi bir lideriniz var onunla dopdolu şanlı bir tarihiniz, onun size teslim ettiği çağdaşlık formülünüz var. Böylesi değerler henüz hiçbir ulusa kısmet olmadı “. Yaptıkları ile yaşattıkları ile yüz senedir unutulmayan. Ölümü yas olarak hala anılan, Dünya da tek liderin senin Atan olduğu için  onlar seni yanında ezilsin, seni kıskansın……………….

 Yaşasın 19 Mayıs 1919 . Yaşasın onun bize armağan ettikleri

Ruhu şad olsun . Nur içinde yatsın.

Serdar TAŞTANOĞLU

16.05.2020

* Kaynak prof Dr Bedi Şehsuvaroğlu  Atatürkün sağlık hayatı Hür yayın 1981

24 Yorum

Ayla

Ayla

16 Mayis 2020
Bize bahşedilenlerin kıymetini bilem gençlerin daim olması dileğimle....
Ceyda Çiltaş

Ceyda Çiltaş

16 Mayis 2020
Hocam Atatürk'ün Türk milleti için ne değer taşıdığını çok güzel ifade etmişsiniz, Keşke onu ve devletimiz için yaptıklarını herkes anlasa artık.
NASUH KAYA

NASUH KAYA

16 Mayis 2020
Sayın hocam, Kaleminize sağlık çok anlamlı ve duygu dolu bir yazı olmuş. Umudumuzu kaybettiğimiz o günlerde Ata'mızın yaktığı özgürlük meşalesi sayesinde Cumhuriyetimiz bugün hâlâ dimdik ayaktadır ve ilelebet payidar kalacaktır. Sevgi ve saygılarımla,
Suna Gülgüden

Suna Gülgüden

16 Mayis 2020
Gerçekten muhteşem bir yazı olmuş Serdar hocam, tebrikler! Böyle bir liderin bize gelmesi gerçekten büyük bir şans. TÜRK olmakla herzaman gurur duymuşumdur ve Atatürk'ün, "Türk öğün, çalış, güven" öğüdünü benimsemişimdir.
Atilla

Atilla

16 Mayis 2020
Bu muazzam ulvi yüce insana biz laik olabildikmi acaba yoksa adam dende aldirma boşverr senmi bu memleketi kurtaracaksin duyumsamalarina kapildik gittikki bu guzelim memleketti bu eyyamci paragöz bezirgan tiplere teslim ettirdik gene ayni eyyamci duygularla banadokunmayan
AYSEL KİLECİ

AYSEL KİLECİ

16 Mayis 2020
Serdar Hocam bizleri Mustafa Kemal Atatürk ve hayatı ,yaptıkları hakkında kısa bir seyr-ü sefere çıkarmışsınız,emeğinize sağlık çok güzel olmuş.
Nurcan Tüyel

Nurcan Tüyel

16 Mayis 2020
Türk Öğün Çalış Güven benimsediğim günün anlamına binaen yazılmış harika bir makale Serdar hocam "Cumhuriyetimiz ilelebet payidar kalacaktır " tebrik ederim
Halit Çalışkan

Halit Çalışkan

16 Mayis 2020
Hocam 19 mayıs bayramının neden nasıl kutlanması gerektiğini çok net şekilde anlatmışsınız tebrikler
Gülten Aydeniz

Gülten Aydeniz

16 Mayis 2020
Arkadaşlarımın yorumlarını tek tek okudum. Herşeyi o kadar güzel yazmışlar ki ; ben bu durumda ne diyeyim bilmiyorum.ilkokul ogretmenim rahmetli Mebrure cankurtaran Atatürk umuzu anlatırken şöyle bir cümle kurmuştu: kurtuluş savaşında topumuz tufegimiz yoktu ama sarsılmaz imanımız ve inancımız vardı. Hocam muhteşem yazınızda bu cümleyi gördüm Ne mutlu Türküm diyene
Armağan ümit çı

Armağan ümit çı

16 Mayis 2020
Mustafa Kemal Atatürk bütün dünyanın takdir ettiği bir dünya lideriydi. Bugünlere bakınca onu hakettiğimiz yönünde tereddütlerim var. Ona layık bir toplum olabildik mi? Serdar hocam Cumhuriyetimizin kazanımlarını ve Atatürk'ümüzün saymakla bitmeyen niteliklerini anlatan yazınız için teşekkürler.
Eliz Nil

Eliz Nil

16 Mayis 2020
Harika bir yazı tebrik ederim Serdar hocam
Gülten Aydeniz

Gülten Aydeniz

16 Mayis 2020
Çok sevgili arkadaşlarım o kadar güzel yorumlar yapmışlar ki: inanın bana birsey kalmamış gibi . İlkokul öğretmenim rahmetli oldu Mebrure cankurtaran bizlere beş sene boyunca Atatürk u anlattı.. Söylediği bir cümle ile orta okul ve lisedekompazisyon dersinde kullandı. Kurtuluş Savaşı'nda topumuz tufegimiz yoktu ama sarsılmaz imanımız ne inancımız vardı. İşte bu cümleyi Serdar hocamin yazısında gördün.Cok teşekkür ederim hocam Ne mutlu Türküm diyene
Yusuf Aydan Mut

Yusuf Aydan Mut

16 Mayis 2020
Üstat yüreğinize sağlık Bugün ulu önderimizin Bandırma vapuruna binip Samsun'a yola çıktığı gün. Bir sayfada özetleyivermişsiniz bu destanı. Unutulmayacak Unutmayacağız Unutturmayacağız.
Necla Taş

Necla Taş

16 Mayis 2020
Serdar hocam,Ata'mızı harika yazınızla saygı, şükran ve minnetle anıyorum, kaleminize! yüreğinize sağlık, bütün hayatını cephelerde geçirip, bir çok hastalıkla mücadele etmiş, illede vatan demiş.. Savaşmış kazanmış, bize bu güzel vatanı Armağan etmiş, binlerce teşekkürler Ata'm... Onu yok saymaya çalışan karaktersizler onun kurduğu Mecliste kral hayatı yaşıyor ve zerre mi neti yok, Allah huzur vermesin diyorum, çok teşekkürler bu güzel yazınız için
Ferahi Konukoğl

Ferahi Konukoğl

16 Mayis 2020
Kurtuluşumuza giden yolu ve ulu önderimizin halkı için canı pahasına verdiği mücadeleyi çok güzel özetlemişsiniz kaleminize sağlık.
Ayşe Sakallı

Ayşe Sakallı

16 Mayis 2020
Tebrikler Serdar Bey, çok anlamlı bir yazı olmuş. Atamızı saygıyla anıyoruz. Bu zor pandemi günlerinde Anıtkabir'e gitme imkanımız yok ama Anıtkabir defterini herkes internetten ziyaret edebilir ve duygularını yazabilir. http://www.anitkabir.tsk.tr/09_sanal_muze/sanal_muze.html
Mevlüde Erten

Mevlüde Erten

17 Mayis 2020
Yüreğinize , emeginize saglik Serdar Bey. Harika bir yazı. 1918 yılındaki Ispanyol Gribi salgınından Türkiye de etkilenmişti. Gazı Mustafa Kemal Atatürk 'ün de Ispanyol Gribi ni atlattığını okumustum.Bahsettiğiniz ateşli hastalıklardan biri de bu olsa gerek. Ulusuna , canını hiçe sayarak hizmetler etmiş örnek insanın Doğum Günü kutlu , mekanı cennet olsun. Türk gençliğinin bayramı kutlu , mutlu ve umutlu olsun..
Sonay Ovissi

Sonay Ovissi

17 Mayis 2020
Serdar bey Akici,aciklayici,anlamli bu paylasiminizi okurken duygulandim.Oncelikle gercekten ne kadar sansli bir millet oldugumuzun farkina vardim.Gazi Mustafa Kemal Ataturk’u saygi ve sevgiyle anarken emeginize ve yureginize saglik diyorum.Tesekkurler.
ERTUĞRUL ÖZBAĞ

ERTUĞRUL ÖZBAĞ

17 Mayis 2020
SERDAR HOCAM BELİRTTİĞİNİZ GİBİ MUSTAFA KEMAL ALLAHIN TÜRK MİLLETİNE BİR EMANETİDİR ,ÇÜNKÜ O MİLLETİ İLE BİRLİKTE BİNLERCE YILLIK GEÇMİŞİ OLAN BİR ULUSU YOK ETMEYE ÇALIŞAN EMPERYALİZME KARŞI MÜCADELENİN ÖNDERİDİR.PARASININ ÜSTÜNDE TANRIYA İNANDIĞINI YAZAN GERÇEKTE PARAYA TAPANLARIN EGEMENLİĞİNE SAVAŞ AÇAN BİR KURTULUŞ ŞAVAŞÇISIDIR.ONUN BAŞLATTIĞI YOLDA NİCE 19 MAYISLARA SONSUZA KADAR YÜRÜYECEĞİZ.
Ayşegül Açıkell

Ayşegül Açıkell

17 Mayis 2020
O kadar güzel ifade etmişsiniz ki; kaleminize, yüreğinize sağlık. Kurtuluş savaşı ve öncesindeki "biat" maalesef tekrar hortladı. Eğitimli ve kültürlü kimse sorgulamadan dayatılanı kabul etmez, bir kişiyi bile azımsamadan öğretmeye çalışmalıyız. Sevgi ve saygılar hepinize...
Yeşim Bülbül

Yeşim Bülbül

17 Mayis 2020
Değerli Başkanım objektif ve çok samimi olarak kendimce söyleyeceğim çok akıcı yazıyorsunuz sizin yazılarınızı okurken o akicilik insana zevk veriyor yazdığını konu muhteşem Atamizi ve 19 mayısı anlatıyorsunuz çok zevkle okudum kaleminize sağlık.
Nurdan Erakıncı

Nurdan Erakıncı

17 Mayis 2020
Serdar hocam, o kadar güzel yazmışsınız ki, gözlerim yaşlı bir şekilde okudum. Yüreğinize, kaleminize sağlık.
Zerrin

Zerrin

17 Mayis 2020
Daima yolundayim,ruhun şad olsun
Derya Şahinalp

Derya Şahinalp

19 Mayis 2020
Bu anlamlı günde, yazınınızdaki Atatürk'e ait anıları çok akıcı bir dille anlatmışsınız,kaleminize ve yüreğinize sağlık..

Yorum Bırakın

E-Mail adresiniz yayınlanmaz.







Yazarın Diğer Makaleleri