ŞEFKATİ AMCA

ŞEFKATİ AMCA...

 

Bükreş Konseri, Kırım Türkleri ve Şefkati Amca ile İstanbul buluşması...

Özgeçmişimi okuyanlar sanat ve kültürümüze olan aşkım yanında, çocuk yaşlardan beri sanat ve müzikle nasıl beslendiğimi ancak bir o kadar da evrensel sanat ve müziğin de benim için vazgeçilemeyecek olgular olduğunu öğrenmişlerdir.

Özgeçmişimde yazdığım bir ifadeyi yeniden kullanmak istiyorum: “Su mecrasını bulur. '' Bu güzel ifade herkes için geçerli. Şöyle ki çocukluğundan beri güzel sanatlara ve müziğe ilgisi olan birinin bu alanlar dışında eğitim görmesi, en üst noktaya kadar devam ettirmesi, bürokrat olarak yıllarca görev yaptıktan sonra ikinci baharında sevdiği işlere dönmesi bu ifadeyi kanıtlamakta....

Toplumda oldukça itibar gören bir meslek olan Kamu Denetçiliği görevimi daha 15 yıl kadar yapma fırsatım varken; “yok, ben artık sevdiğim işleri yapacağım ve onun hizmetkarı olacağım. '' dedim ve Dragos Musıki Derneği ni kurdum. Bu buluşma benim için Mecnun un yıllar sonra Leylasına kavuşması gibi oldu ancak yine bir eksiklik vardı. Ben Leyla ya kavuştum ama Leyla nın bu güzelliğini bilmeleri ve Leylasına kavuşamayanlar da kavuşmalıydı.

 

Amatör bir dernek, profesyonel bir anlayışla başlayan ekip çalışması ile her geçen gün büyüyor, güzel işlere imza atıyorduk. Yurtdışında gerek eğitim gerek görev nedeniyle bulunduğumdan, davet edildiğim özellikle müzik etkinliklerinde “neden bizim hazinemizi tanımıyorlar, neden tanıtılmıyor '' diye hayıflandığımdan “yurtdışında kültürümüzü nasıl tanıtırız “ sorusuna cevaplar aramaya başladım.

İlk konserimizi Selanik Belediye Başkanı Mr. Yiannis Boutaris inde yer aldığı seçkin bir Yunan topluluğuna verdikten sonra iki, üç derken; dört yılda sekiz ülkede, 14 yurtdışı konseri vermek kısmet oldu. Bu duyguyu ancak yurt dışında galibiyet alan bir Milli Takım teknik direktörü ve Milli Takımın en üst sorumlusu hisseder. Bu bambaşka bir duygu ve gurur kaynağıdır. Özellikle yabancıların alkışları, takdir konuşmaları, bize bu duygularla bakan gözlerin maddi karşılığı yoktur ve yaşadıklarımız bizi bu eşsiz kültür hazinemizin amatör ruhlu misyonerleri haline getirdi. Bir kişiyi bile mutlu ve mesut edebilmek; görevimizi tam yapmış olmanın verdiği hazzı yaşatmaya başladı.

 

Bakın son bir olayı sizlerle paylaşmak isterim: Ağustos ayında Bükreş ten aldığımız bir daveti geliştirmeye başladık. Her zaman olduğu gibi bir yurtdışı konserinin oldukça detaylı halledilmesi gerek; temel sorunları olur, salon, saz ekibi, koristler, solistler seyahat şekli, konaklama iaşe gibi konular yavaş yavaş hal yoluna girmekteydi. Balkanlarda çok konser verdiysek de Bükreş i tanımıyorduk.

Bizi kimler dinlemeye gelecekti..?
Repertuar nasıl olmalıydı... ?
Kimlere hitap etmeliydi...?
Repertuar seçimi hususunda genelde koro şeflerime bıraktığım halde ilk kez repertuarı şahsen tanzim etme gibi haddimi aşma cesareti gösterdim. Kendime göre gerekçelerim vardı, kolları sıvadım. Romanya da bizi kimler dinlemeye gelir sorusunun cevabını başta Türk yetkililer ve orada irtibatım olan kimseler nezdinde araştırdıysam da net ve kesin bir bilgi alamamıştım. O halde daha derin inceleme yapmalıyım dedim ve Romanya nın demografik yapısını incelemeye başladım. Orada Kırım dan göç eden Tatar Türklerinin, Romanların ve Osmanlı döneminden kalan soydaşlarımızın olduğunu tespit ettikten sonra hepsine hitap edecek bir repertuar hazırladım ve sağ olsun şefimiz de itiraz etmeden koroyu çalıştırdı.

18 saatlik bir otobüs yolculuğundan sonra ertesi gün tam dinlenmemiş olsak da her defasında olduğu gibi Milli Takım ruhuyla ve heyecanla konsere çıktık . Eserler icraya başladı ve herşey güzel ve coşkulu gidiyordu. Sıra Kırım ile ilgili türküye gelmişti. Bunu da hayatta ve dernekdeki desteğim sevgili eşim okuyordu ve yine bu türküyü oldukça duygusal ve gerektiği gibi okudu ki salonda alkışlarla ayağa fırlayan ve takdir duygularını ifade eden seyirciler oldu. Müthiş bir sahneydi tüylerim diken diken olmuştu; gözlerim doldu sonra etrafa baktığımda herkesin benim durumumda olduğunu gördüm.. Diğer eserlere devam edilerek konser son buldu ve salondaki o ayağa fırlayan seyirciler benim, eşimin ve diğer arkadaşlarımın etrafındaydı, kucaklaşıyorduk. “Bizler Kırım Tatarlarıyız, Allah sizden razı olsun, bizi ve Kırım ı unutmamışsınız '' dediler. Yine beklediklerini ifade ettiler.

Bu duygusal sahneler ve başarılı konser sonrası tüm ekip 18 saatlik yolculuğu koşturmacaları provaları uykusuz saatleri unutmuştu. Tüm ekip o kadar heyecanlıydık ki kimse otel odasına çekilmedi hep beraber o anları tekrar tekrar birbirimize anlatıyorduk. İstanbul a döndük. İstanbul da bu yıl sonuna kadar planlanmış üç konserimizin koşturmacası başlamıştı. Bir hafta sonra bir bey beni telefonla aradı.

İsminin Şefkati olduğunu Kırım Tatarı olduğunu Beyazıt tan aradığını ve benimle tanışmak istediğini söyledi . Maltepe den Beyazıt a gidip dönmek şu sıralarda abartısız en az 5-6 saatlik bir yolculuk demekti ki biz de zamanla yarışmaktaydık. Ben de ona '' nerede buluşabiliriz ortak bir nokta ikimizin de işini kolaylaştırır '' dedim. “Ortak nokta neresi “dediğinde, “sanırım Kadıköy“ dedim ve “Kadıköy e gelebileceğini '' söyledi. Eşimi de de Kadıköy e yakın bir yere bırakacağımdan '' eğer işin biterse hazır ol, Kırım Tatarı beyle önce tanışayım gerekirse seni de çağırırım “dedim.

Açıklama: http://www.turizmhaberleri.com/img/haber/manset/sefkatiamca1.jpg


Kadıköy deki buluşma noktasına gittiğimde kendimden utandım; elinde bastonu olan yaşlı tonton bir amca beni bekliyordu . Sesi ve konuşmasından yaşını hiç anlayamadığım bu amcayı Kadıköy e kadar çağırdığım için çok utandım ve özürler diledim. O ise gayet mutlu sakin şekilde “önemli değil benim için iyi oldu, ayaklarım açılsın dert etme “ diyerek beni teselliye çalıştı ve oturduğumuz yerden eşimi aradım '' hemen gel '' dedim.

88 yaşında olduğunu öğrendiğimiz Şefkati amcayı tanımaktan o kadar mutlu olduk ki.. Şefkati amca kendini tanıttıktan sonra hemen bizlere '' Allah sizlerden razı olsun Kırım ı ve bizleri unutmamış oralarda bizim türküleri okumuşsunuz bana İstanbul a telefon edip anlattılar, ben de sizlerle tanışmak teşekkür etmek istedim. '' demez mi… Bu söz üzerine hanım bir türkünün bile bu kadar önem taşımasının coşkusu ile oturduğumuz yerin çay bahçesi olmasına insanların rahatsız olabileceğine aldırmadan Şefkati amcaya o geceki Kırım türküsünü yüksek sesle okudu. Etraf sus pus oldu, Şefkati amcanın gözlerinden yaşlar süzülüyordu; benim de, eşimin de. Ayrılırken kucaklaştık Şefkati amcayla .

İşte böyle sevgili okurlarım, bir kişi için bile olsa yapılacak bu kültür hizmetinin maddi değeri trilyonlarla ölçülemez. Haftaya benim hayatımda bir dönüm noktası olan belki de Güzel sanatlara ve Konservatuara yönelmeyişimde büyük etkisi olan ortaokul resim öğretmenine nasıl şükran borçlu olduğumu anlatacağım; hem üzülecek hem de şaşıracaksınız....

Serdar Taştanoğlu

Dragos Musıki Derneği Başkanı
12 Aralık 2015 Cumartesi

 

 Not: Bu yazım yayınlandığı “turizmhaberleri.com” dan alınmıştır.

 

 Yorumlar  

 

GÜNAY ÖZTÜRK ÖZDEMIR yorum yaptı...

Yorum Ekleyin

 

 

Şefkati Amca Ve Serdar Taştanoğlu

24.01.2016

Maneviyat yaratlımışlığa saygıyla başlar. Bizi sonsuz hayat yolunda korkusuz kılar. Hoşgörüyü yüreğimizden,tebesümü yüzümüzden eksik etmezsek ömrün hangi evresinde olursak olalım mutlak yapacak bir görevimiz vardır. Şefkati amcayla karşılaşmanız, sanat üzerine sohbetiniz aslında bir bilgenin nasihatleridir. Böylesi güzel bir söyleşiyi kaleme alıp bizlerle okuma fırsatı verdiğiniz için teşekkürler Sayın Serdar Taştanoğlu.
Sevda mayadır yürekte,hamı olgunlaştırıyorsa, Yüzmek zordur su hızlı akıyorsa, Yaratmak güçtür her can sanatkârsa..."

 

 

VICDAN yorum yaptı...

Yorum Ekleyin

 

 

Su Mecrasını Bulur

09.01.2016

Evet her insanın yapmak istediği ve buna ulaşmak için yapması gereken şeyler vardır.Bu yazınızda en çok beni etkileyen Kırım Türklerinin heyacanın bizlere bile mutluluklarının yansıması.Değerli hizmetleriniz için ve o saygı dolu Türk yapısını görüyorum.Gurur duyuyorum Türk olmakla en başta .Sizin yazınızda her insanın yapmak isteği ve isteğini ulaşabileceğini gördüm çok sağolun böğle güzel anlatım için.

 

 

SALIHA yorum yaptı...

Yorum Ekleyin

 

 

Etkilendim

09.01.2016

Bir sanatla uğraşmak insanı hem dinlendirir ve mutlu eder siz başarmışsınız ne mutlu size çok başarılar diliyorum yazılarınızı tek tek okudum etkilendim başarılar

 

 

SINAN SIPAHI yorum yaptı...

Yorum Ekleyin

 

 

Dilek

22.12.2015

Başarılarınızın devamı dileğim...

 

 

 

Henüz Yorum yok

İlk yorumu siz yazın.

Yorum Bırakın

E-Mail adresiniz yayınlanmaz.







Yazarın Diğer Makaleleri