YABANCI DEDİKLERİMİZ

Hastane koridorunda kan vermek için beklerken şöyle bir etrafına bakındı. Çok şükür diye geçirdi içinden. En azından bir problemi olmadan rutin kontrolü için bulunuyordu orada. Bir ön sıradaki kadıncağızın gözlerinin altı mosmordu. Yorgun ve halsiz gözüküyordu. “ Bir haftadır kan veriyorum, bitmedi bir türlü. Bu kadar idrarı da nerden bulayım ben şimdi “ diye hayıflandı elindeki kapları göstererek. “ Siz su almışsınız yanınıza akıllılık etmişsiniz “ dedi. “ Hiç açmadım daha, maske bazen gıcık yapıyor diye alıyorum yanıma, buyurun lütfen “ “ Teşekkür ederim” derken bile sesi zor çıkıyordu kadıncağızın. Kırklı yaşlarında vardı herhalde. Aslında daha yaşlı gösteriyordu ama sağlıklı bir bünye ve bakımlı hali ile kırktan fazla olamazdı. Numara yanıp içeri girdiğinde biraz önceki hanım ile karşılıklı koltuklara denk geldiğini gördü. Kadıncağızın işi daha önce bitmişti. Hemşirenin verdiği bilgileri dinlerken “ nasılsa doktorun ekranına düşmüyor mu, bakıp da ne yapacağım ben. Sanki çok mu anlıyorum? Ameliyat olacağım diye istedi doktor bunları. Bir an önce olsam da kurtulsam “ dedi. Ertesi gün tahlil sonuçlarını göstermek için yine hastanedeydi. Gördüğü kadarı ile bir sorunu yoktu ama doktor teyidinin kendisini daha sağlıklı hissettireceğini düşünüyordu. İstediklerini duyup oradan ayrılırken mutlu hissediyordu. Bugün kendimi şımartmam lazım diye geçirdi aklından. Rutin hayatına dönmüştü. Ev işleri, eşi, çocukları, arkadaşları dolu dolu bir hayatı vardı. O gün arkadaşları ile buluşacaklardı. Uzun süredir görüşememişler, hepsi birbirini özlemişti. Normalden biraz daha fazla özen göstermeye gayret etti kıyafetine, saçına. Hepsi bir araya geldiğinde anlatacak ne çok şeyin biriktiğine kendileri bile şaşırdılar. Nilhan “ ben biraz gecikeceğim, gelince anlatırım nedenini” diye mesaj çekmişti. Bir yandan da gecikme sebebini merak ediyor dört gözle bekliyorlardı arkadaşlarını. Bir saat kadar sonra gelebildi Nilhan. Suratı asık, üzgün, endişeli bir hali vardı. “ Merhaba herkese, öncelikle özür diliyorum. Ama bir kahve içmeden kendime gelmem mümkün değil, sonrasında merakınızı gidereceğim” dedi. Kahvesini içerken havadan- sudan görüşmedikleri zamanlarda neler yaptıklarından bahsettiler. Nilhan derin bir nefes aldı kahvesini bitirip biraz dinlendikten sonra. “ Benim çocukluk arkadaşım vardı. Aslında zaman zaman da bahsederim size kendisinden. Aynı mahallede büyüdük. Lise ikinci sınıfta okuldan alarak evlendirdiler onu. Babası çok huysuz bir adamdı. Annesi ise sözü geçmeyen bir insandı evin içinde. İlk başlarda çok üzülmüştük. Hep öğretmen olma hayalleri kurardı Fatma. Evlerinde çoğu zaman huzursuzluk yaşandığı için kendisini mutlu etmenin yollarını yaratmıştı. “ “Aman ne yapalım, bende çocuklarıma öğretmen olurum “ diye teselli buluyordu. Artık her şeyi kabullenmiş, gelecek için planlar bile yapmaya başlamıştı. Neyse çok uzatmayayım. Fatma evlendi. Şansına kocası çok iyi bir insandı. Üvey annesi istemediği için babası bir an önce evlendirip evden göndermek istemiş. Yirmili yaşlarında efendi, sessiz, sakin bir delikanlıydı. Zaman zaman hep görüştük Fatma ile. İki tane kızı oldu. Eşinin desteği ile dışardan liseyi bitirdi. Kızlarını yetiştirdi. Sakin, huzurlu bir hayat sürüyordu ki annesi rahatsızlandı. Böbrek yetmezliği nedeni ile sıkıntılı günler yaşamaya başladı. Uzun tetkikler neticesinde Fatma annesine böbreğinin birisini Verdi. Annesinin bünyesi kabul etmedi. Çok fazla bir süre geçmeden vefat etti. Fatma hayatına tek böbrek ile devam etmeye çalıştı. Bu dönemde eşi trafik kazası geçirdi. Yatalak kaldı. Emekli olmasına daha epey bir süre olduğu için maddi anlamda sıkıntı yaşamaya başladılar. Büyük kızı okulu bırakıp çalışmak zorunda kaldı. Fatma yatalak eşi ile uğraşmaya çaba gösterirken geçirdiği ameliyat nedeni ile bünyesi zayıfladı. Vücutta başka komplikasyonlar ortaya çıktı. Geçen ay ameliyat olmak zorunda kaldı. Bugün hastaneye onu ziyaret gittim. Bir aydır hastanede yatıyor. Halen kendisini değil evdeki yatalak eşini düşünüyor. Kızlar bir şekilde ev, iş, okul baba arasında düzen kurmaya çalışıyorlar. Arkadaşıma nasıl destek olacağımı hiç bilemiyorum. Yapabildiğim tek şey hemen her gün ziyaret etmek oluyor. Bugün iyice bitmiş gördüm. “ Cümlesini tamamlayıp “ baksanıza şu güzelliğe, bu da şimdiki hali bugün çektim fotoğrafı “ diyerek fotoğraflar göstermeye başlamıştı Nilhan. Bir an da şok olmuştu. Hiç tanımadan üzülüp hastanede su verdiği kadın, aslında yıllardır arkadaşından dinlediği Fatma’ydı. Ayla BEŞER 14.10.2021

1 Yorum

Suna GÜLGÜDEN

Suna GÜLGÜDEN

18 Ekim 2021
Ayla hanım yine harikalar yaratmışsınız,TEBRİKLER! Çok karakterli yazılar yazıyor ve bu karakterlerle bir yazar olarak öyle güzel oynuyor ve hikayeleri öyle güzel sonuçlara vardırıyorsunuz ki,BRAVO size! Karakterler yaşadığımız dünyanın hep gördüğümüz tiplemelerinden yani bizlerden.Onu için hikayeler çok sıcak ve samimi bir şekilde akıyor,gidiyor.Ama birden orta sahadaki bir futbolcu gibi ani bir atak yapıyor ve ummadığımız bir gol atıyorsunuz.Dan Brown'ın THE DA VINCI CODE romanında olduğu gibi girift,zekice bir anlatımınız var.Meşhur olma yolundasınız,bence!TEBRİKLER! SUNA SELMA GÜLGÜDEN

Yorum Bırakın

E-Mail adresiniz yayınlanmaz.







Yazarın Diğer Makaleleri