YOL AYRIMI

Kendisini birdenbire çok iyi hissetmişti. Günlerdir içinde olan sıkıntı sanki bir kuş kanadına takılmış, uçup gitmişti. Daha 2 gün önce yaşamaktan nefret eden kendisi değildi sanki.

Abarttığını biliyordu aslında, ancak kendince bu kadar tedbirli, mesafeli olduğunu düşünürken, üstelik güya insanları artık tanımışımdır diye hayal kurarken halen yanılmış olması canını sıkıyordu. 

Bir müddet önce işyerindeki eleman eksikliğini gidermek için çare aramaya başlamışlar, uzaktan bir tanıdığının tavsiyesi ile kendi bölümü için bir delikanlıya referans olmuştu. Efendi, saygılı, çalışmak için can atan birisiydi. Öğle tatilinde arkadaşına bu durumdan bahsedip " işleri yavaş yavaş öğreteceğim. Bana da iyi olacak, izine ayrıldığımda aklım işte kalmaz " dedi. 

Arkadaşı" dikkat et , ayağını kaydırmasın" deyince gülmüştü. "

Sorun yoktu, ilk başlarda basit işlerden başlamışlar, yavaş yavaş daha detaya girmişlerdi iş konularında. Delikanlı kendisini ispat etmeye çalışıyordu. 

Bir gün " yavaş yavaş alışacaksın işlere daha bir kaç ay oldu. " demişti işin ince tekniklerini gösterirken. Delikanlı " ben bu işi öyle arada yapmak istemiyorum, sürekli benim işim olsun " dediğinde arkadaşının lafı geldi aklına. " Bu benim görevim, sana ait bir iş değil. Sadece ben izine ayrıldığımda sen ilgileneceksin. Yani bu iş için yedek elemansın " diye cevap vermişti. ses tonunu ayarlamaya çalışarak.  

Dönüp kendi işine bakmaya başladı. Kafasında hep arkadaşının " dikkat et ayağını kaydırmasın " cümlesi dolaşıyordu. 

O günden sonra biraz daha temkinli davranmaya başladı. Zaman zaman kendisini de sorguluyordu. Acaba kötü niyetli olan kendisi miydi ? 

Yeniden insanlara bakış açısı değişmişti. "Akıllanmayacaksın sen" diyordu 

Bir akşam hiç beklenmedik bir şey oldu. Soğuk bir bira açmıştı sıcak yaz gününde. Sibel Can'ı çok seviyordu, sesi hep dokunmuştu yüreğine. Bir yandan da O'nu dinlerken hiç bir şey düşünmemeye çalışıyordu. Elinde bir kitap aynı sayfayı acaba kaçıncı kez okuyordu? Bir şey dürttü sanki bir anda, eline telefonu aldı. Gezinmeye başladı sosyal medya sayfalarında. 2 gün önce gelmiş bir mesajı gördü. Hiç dikkat etmemişti. 

"Merhaba, aradığım kişi siz misiniz bilmiyorum.? Profil fotoğrafınız yok., bilgileriniz kapalı . Aynı isimde olan ,bulabildiğim herkese bu mesajı gönderiyorum.1970' li yıllarda Denizli'de Atatürk ilkokulunda iseniz sizi buldum. Ben kim miyim? Arkadaşlığımı kabul ettiğiniz zaman öğreneceksiniz."

Yüreği coşmuştu bir anda. İçinde sanki bir lav patlamıştı. Mümkün müydü acaba ? Çok uzun zaman olmuştu. Ve çok kez ulaşmaya çalışmıştı kendisine. Okul arkadaşlarından görüştüklerine sormuş, bilgi sahibi olmaya çalışmıştı. Kimseden sağlıklı bir bilgi alamamış ve bırakmıştı artık aramayı. Şimdi ise O kendisine ulaşmıştı. 

Elinde telefon, "arkadaşı ekle "yazısına baktı saatlerce. 

Emin olamadı, bıraktığı gibi değildi muhakkak hiç bir şey. Hayal dünyasına kapılmak, beklentilere girmek, ümitlenmek ,sonunda yanılmak istemedi. Hayat zaten çok yormuştu. Yine yeniden kendisine kızacaktı " sen hiç akıllanmıyorsun " diye. 

İçinde hatırlanmış olmasının sevinci ile hayatına devam etme kararı aldı. Belki de kaçırdıkları için pişman olacaktı ama ne kaçırdığını hiç bir zaman öğrenemeyecekti.

 

Ayla BEŞER

 

14.01.2021

4 Yorum

Suna Gülgüden

Suna Gülgüden

13 Ocak 2021
Profesör Üstün Dükmen hepimizin bir kaygı üretme makinası olduğunu söylüyor. Çok doğru. Çoğu insan hayatını olmayan kaygılarla geçirerek zehir ediyor. Aslında bu kaygıları kesinlikle ortadan kaldırmak, pozitif düşüncelere odaklanmak lazım. Hikayadeki karakter de negatif düşünceler içinde tutsak olmuş. Bizim için iyi olacak pozitif düşünceleri edinmeye alışmalıyız
Aysel Taştanoğl

Aysel Taştanoğl

14 Ocak 2021
Yine sürükleyici hoş bir yazı. Ellerine sağlık arkadaşım. Bazıları hep temkinli bazıları da hayatın akışında sürüklenen insanoğlu doğuştan mı gelir yoksa hayatmı öğretir bilinmez işte. Sevgiler
Ümran özbey

Ümran özbey

15 Ocak 2021
Hayat akışımızda istediğimiz doğrultuda olmayan yaşanmışlıkları veya ters giden şeylerin olmasını istediğimiz şekilde olmasını düşünce, görmeye çalışınca endişeler , negatiflikler ortaya çıkıyor. Farkında olmadan kendi hayatımızı zora sokuyoruz.
Halit Çalışkan

Halit Çalışkan

16 Ocak 2021
Ayla hanım tam işini öğrettiği ayağını kaydırdı mı acaba diye merak ederken eski arkadaş da nerden çıktı keşke cevap verseydi derken hikaye bitti arkası yarın gibi meraklandık tebrikler

Yorum Bırakın

E-Mail adresiniz yayınlanmaz.







Yazarın Diğer Makaleleri