BÜYÜMEK

BÜYÜMEK...

 

-Kızım napıyorsun ? annesi sesleniyordu içerden;

- Kitap okuyorum ne istiyorsun?

-Bu havada evde mi oturulur?Çıkıp dolaşsana arkadaşlarınla.

      Allah Allah annesi de ayrı bir havadaydı. Arkadaşları yıllarca  gezebilmek için neredeyse okuldaki tüm etkinliklere katılmış, eve de " gitmek mecbur, okuldan öyle diyorlar diyerek sosyalleşmeye çalışmışlardı.

 Aslında  şansının farkındaydı.  Hiç engellenmemişti bu konularda. Ne annesi nede babası sosyal aktiviteler hususunda sorun çıkarmamışlardı. 

      Annesi  zaman zaman ben senin yaşındayken diye başlayıp, zamanında gittiği balolar, çaylar. danslar, kurslardan bahseder ve kendisinin de aktif olması için yönlendirmeye çalışırdı. 

      Üniversite öğrencisi olduğu zaman  çevresi, arkadaşları ve ilgi alanı daha farklı boyuta ulaşmıştı. Yeni kişiliklerle kendi kişiliğini oluşturma yolunda mukayeseler yaşıyordu. 18 yaşına yeni girmiş  ve sanki daha da özgür olmuştu. ( Hiç bir zaman kısıtlandığını hissetmediği  için bu duygu onda çok fazla bir fark yaratmamıştı aslında ) Okul harici hafta sonları arkadaşları ile vakit geçirmeye başladığında annesi" hadi bakalım çağır arkadaşlarını  bize, şöyle güzelce börekti, kısırdı bir ağırlayalım onları demiş ve eve 20 kişi kadar arkadaşını toplamıştı. Bazı konularda annesine hayır demek çok zor oluyordu. Kadında ayrı bir ikna kabiliyeti vardı sanki. 

     Asıl amacın ne olduğu elbet belliydi. Hayatına yeni girmiş olan bu arkadaşları tanıyacak, kendince analiz ederek  biricik kızının kimlerle vakit geçirdiği hususunda bilgi sahibi olacaktı. İçine sinmeyen birisi varsa içlerinde  yavaş yavaş da onu kızının hayatından ekarte edecekti. 

     Bazen düşününce" benim ilerde kızım olursa hayatta annemin bana tanıdığı toleransı tanımam ona, bu nedir böyle,  deyip kendince kararlar alıyordu. ( Yıllar sonra oğlu olduğu için bu konuda ne yapabileceğini hiç göremedi) 

    Ailesinin kendisine vermiş olduğu özgürlüğün asıl nedeninin  öncesinde oluşturulan güven duygusundan kaynaklandığını biliyordu. Bir çocuk için en önemli şey ailesinin kendisine olan güvenine ihanet etmemekti. En azından onun için böyleydi...

     Üniversiteye başladığı zaman artık bir sevgili yaparım demişti. Annesi hep "aman kızım liseyi bitir, okuluna önem ver , üniversite hayatında nasılsa biri çıkar"karşına deyip durmuştu. Okula başlayalı 2 sene olmuştu. Çok güzel bir arkadaş gurubu edinmiş,  güzel dostluklar kurmuştu.  Okulun ilk 6 ayı geçtikten sonra çoğunlukla ahbap olmuş ve  o ortamda sevgili bulma şansı kalmamıştı. Yetişme tarzı da  çevresine bu gözle bakmasını engelliyordu sanırım. Herkesi dost biliyor, herkesle arkadaş oluyor ve hep o samimiyetin arkasında bir mesafe bırakıyordu ilişkilerinde. 

    Bir sabah  derse girdiğinde arkadaşlarının yanında hiç tanımadığı birini gördü. " Günaydın dediler, gel, tanıştıralım sana  Mehmet'i" , bir süre derslere gelemedi. Şimdi yeniden aramızda. Memnun oldum derken bir yandan da süzüyordu yeni geleni. "Bizimkiler tanıdığına göre kafa biridir" diye düşündü. 

 Aradan geçen zaman zarfında Mehmet'de karışmıştı aralarına. Aslında pek samimiyeti yoktu Mehmet'in kendi grubuyla. Yavaş yavaş kaynaşmaya çalışıyordu. Sevimli birisiydi, yakışıklı denmezdi ama farklı bir havası vardı. En çok parfümünü beğeniyordu.Karadenizliydi ve tipi hiç inkar etmiyordu.   

      Bir müddet sonra arkadaşları ,senin doğum gününde adaya gidiyoruz haberin olsun. Hem eğlenir hemde gezmiş oluruz, kendini ayarla" demişlerdi. Aslında pekte ada havası değildi doğduğu gün.Ekim ayı için yağmur riski vardı. Şanslarına çok güzel bir cumartesi gününe denk gelmişti doğum günü. Hemen herkes şehrin gürültüsü ve derslerin yoğunluğundan bunalmış, vapurun açık kısmında şarkı  söyleyerek,eğlenerek yolculuk etmeye çalışıyorlardı.

     O günden geriye kalan Mehmet'in kendisine hediye ettiği saatli bir tükenmez kalem olmuştu. Hoşuna gitmiş ve şaşırmıştı. Beklemiyordu. 

     Okula giderken kalemi çantasında yerini almıştı. Kalemi verip doğum gününü kutladığı zaman ,yanaklarından öperken  hiç aklına gelmeyen tatlı bir ürperti yaşamıştı. Bunun nedeninin parfümü olduğunu düşünmüştü o anda. 

Derse girdiği zaman her şey olması gerektiği gibiydi, diğer günlerden pek farkı yoktu. Mehmet son derste yanına gelerek "çıkışta birlikte gidelim mi?  İskeleye kadar yürürüz "dediğinde aklına bir şey gelmeden kabul etmişti. 

      Yolda ,yürüyüşün asıl nedeni ortaya çıkmış,     bir  müddet sonra ağzındaki baklayı çıkarmıştı. Kendisinden çok hoşlandığını, uzun süredir kimseye karşı bu tür duygular hissetmediğini ve eğer kabul ederse  kendisi ile çıkmak istediğini söylemişti. Çıkmak ne demek hiç anlamıyordu aslında,ancak ilk andan tepki vermek istemedi ve  " olur" dedi sadece. İskeleye yaklaşmışlardı, Üsküdar vapuru yanaşmış onu bekliyor gibiydi. 

     Mehmet elini tutmuş,  yanağından hafifçe öpmüş ve  yarın görüşürüz demişti. 

     Hayatında yeni bir dönem başlamıştı. Artık okula giderken farkına varmadan daha özeniyordu kendisine. Güzel günler geçiyordu Mehmet ve arkadaşları ile. Çok fazla baş başa kalmıyorlardı zaten. Sürekli yanlarında bir arkadaş grubu oluyordu. Bir akşam ikisi nasıl olduysa yanlarında kimse olmadan okuldan ayrılmışlardı. Sanki o gün ilk kez buluşuyor gibiydiler. Uzun uzadıya sohbet ettiler ve birbirlerini tanımaya çalıştılar. Vapurda kendisine eşlik etmiş hatta eve kadar getirmişti. Aylar geçip dönem sonu yaklaşırken Mehmet  okula daha az uğrar olmuştu. Haberleşme imkanı yoktu. Kendisinden haber beklemekten başka yapacak bir şey kalmıyordu. Arkadaşları da soruyorlardı , bilmiyorum diyordu hiç umurunda değilmiş gibi. Daha dingin, biraz daha dalgın  ve düşünceli bir süreç yaşıyordu. 

     Sınavlar başlamıştı, kendisini derslerine verdi. Bazı şeyleri sorgulamaktan da vazgeçmişti. Hayatına dönmüştü kalbinde yaşadığı ilk  kırık ile. Sınavlar sona ermiş  artık herkes yavaş yavaş yaz tatili için program yapmaya başlamıştı. O seneyi yazlıkta geçirmeyi planlıyordu. Bir arkadaşı yanına yanaştı ve sana bir şey söylemek istiyorum, bu güne kadar sınavlarını etkilemesin diye bir   şey diyemedim ama artık içimde tutamayacağım. Bundan 1 ay önce Mehmet'i gördüm,  tahmin edersin ki konu sana geldi ve bir açıklama istedim. "O kadar ara verip okula geri  döndükten sonra kendisini çok yalnız hissettiğini, senin hareketli , herkesle barışık halinin onu etkilediğini ve seninle  birlikte olmasının  diğer arkadaşlarla daha çabuk iletişim sağlayacağını  düşündüğünü söyledi.  " Aslında sözlüymüş, ve bu yaz evlenecekmiş. , Çok üzgünüm arkadaşım, keşke bunları kendisi anlatacak kadar cesur olsaydı " 

... keşke diye düşündü.... 

İnsanların bu kadar acımasız olabileceğini öğretmişti bu arkadaşlık . Çıkarları için   her şeyi yapabileceklerini. Üzülmüştü, daha çok kırılmıştı.Ama büyüdüğünü de hissetmişti. 

       Okul bitmiş, herkes kendi yoluna gitmiş ancak  arkadaşları ile bağlantısını hiç koparmamıştı. Her sene  belirli zamanlarda toplanmaya karar vermişler , çoğunluk da buna uymuştu. İşe girip çalışmaya başlayalı hemen hemen 3-5 ay oluyordu. Hayatından memnundu, gezip tozuyor arada annesiyle didişiyordu işte .

        Bir öğlen işten biraz izin almış ,bankadaki işini halletmeye uğraşıyordu. Yanındaki bankoda konuşan askerin sesi pek de yabancı gelmemişti. Kafasını çevirdiğinde hafifçe gülümsedi. Mehmet asker kıyafetleri içinde, er olarak yanında duruyordu.  Merhaba Mehmet dediğinde şaşkın bir surat hali ile  kekeleyerek "merhaba "diye cevap verdi.Suçluluk duygusu yaşayan insanların telaşı ile " nasılsın, neler yapıyorsun diye sormaya başladı. Aslında cevapların onu pekte ilgilendirmediği belli oluyordu. Okulu bitirememişti, evlenmişti bir kızı vardı. Dinlerken hiçte canının yanmadığını hissetti. 

        Halen aynı parfümü kullanıyordu....

 

AYLA BEŞER 

 

3 NİSAN 2020

4 Yorum

Armağan ümit çı

Armağan ümit çı

04 Nisan 2020
Çok samimi, hoş bir öykü. Ayla hanımcım, siz yazmaya biz de sizi okumaya devam. Selamlar
Birdal

Birdal

07 Nisan 2020
Tebrikler Ayla hanım
Derya Şahinalp

Derya Şahinalp

07 Nisan 2020
Sürükleyici,güzel bir öykü,tebrikler Ayla hanımcım,sevgiler
Suna Gülgüden

Suna Gülgüden

15 Mayis 2020
Sürükleyici bir hikaye. Okurken bir rahatlık hissediyorsunuz.Baş karakterin özgüveni ve özgürlük duygusunu okuyucuya da geçiyor. Tebrikler!!

Yorum Bırakın

E-Mail adresiniz yayınlanmaz.







Yazarın Diğer Makaleleri