İLK AŞKDAN SONSUZ DOSTLUĞA....

GENÇ KIZ

 

Genç kız elinde danteli balkonda oturuyordu. Üç katlı binanın birinci katındaydılar. Bir yandan elindeki işi ile uğraşıyor, bir yandan yoldan geçenleri izlemeye çalışıyordu. Tam işine kendini kaptırmıştıki bir anda kafasını kaldırıp yola baktı. Kalbi yine deli gibi atıyordu,15 yaşın verdiği yarı çocuksu bir masumiyet ile yanakları kızarmaya başlamıştı. 

  Yanında arkadaşı ile geliyordu O. Bir süredir bu heyecanı yaşıyordu kalbinde. Hemen işine eğdi kafasını, elleri terlemeye başlamıştı. Aslında hiçde öremiyordu. Ayak seslerinin yaklaştığını duyuyordu, birden kafasını kaldırdı ve evet yine göz göze gelmişlerdi.Arkadaşı başı önde yürürken O sürekli kendisine bakıyordu.Kaybolana kadar baktı arkalarından ve yeniden karşılacakları günün hayalini kurmaya başladı hemen. 

  Bir gün askere gittiğini duydu.  O güne kadar zaten hiç konuşmamışlardı. Çok nadir bir ortamda denk gelirlerse belki bir "merhaba".....

Aşk mı diye düşünürdü bazen hissettikleri.....Hiç yaşamadığı için mukayese yapamıyordu.

  Taşındılar bir süre sonra başka bir şehre. Arada ortak tanıdıklardan tesadüfen haberlerini alıyordu. Çok samimi olmadığı ancak tanıdığı birisi ile evlenmişti. Şaşırmıştı... Orda kaldı onun için göz göze gelmeler...

   Yıllar sonra eşini kaybettiğini duydu amansız bir hastalık yüzünden. Üzülmüştü genç yaşta hayata gözlerini yummasına..Çocukları vardı. Yaşlarını, cinsiyetlerini, ne yaptıklarını bilmiyordu. 

   Ve birgün bir cenazeye katıldığında bir anda 40 yıl geriye gitti o cami avlusunda. Başını kaldırdığında  O'nunla göz göze geldi. 15 yaşındaki heyecanı ve kalp çarpıntısı sanki hiç terk etmemişti onu. 

    Cenazeden ayrılırken ilk kez selamlaştılar....💌

 

YENİDEN

O günden sonra biraz durgunlaşmıştı sanki. Ne olduğunu, ne hissettiğini tam olarak kendiside bilmiyordu. Kafasında binlerce düşünce gidip geliyordu. Yeniden eski günlere eski heyecanlara dönmüştü. Acaba   yeniden görebilir miyim ? diye içi içini yiyordu.

          Çarşıya çıktığı zaman yolunu biraz uzatıp O’nun mahallesinden geçiyordu. İşe bak diye düşündü; eskiden o benim evimin önünden geçerdi şimdi ben aynı şeyi yapıyorum. Uzun bir süre bu şekilde devam etti ancak hiç karşılaşmadılar. Neden bu halde olduğunu çözemiyordu. Eski utangaç kız olduğuna bin şahit isterdi. Gerçi cami avlusunda göz göze geldiklerinde kıpkırmızı olduğunu hissetmişti bir anda. Belki de geçmişteki  O’nun cesaretsizliğini şimdi kendi cesaretiyle  telafi etmek istiyordu. Karşıma çıksa bir anda ne yaparım diye prova bile yapıyordu bazen. En son karar verdiği ise” telefon numaram yazılı kağıdı eline tutuşturur hemen kaçarım yanından “oldu. İşte cesareti de buraya  kadardı.

         Havalar ısınmaya başlamıştı yavaş yavaş. Bir pazar deniz kıyısına indi. Çok severdi orasını. Denizin kokusu,martıların sesi, çocukluğunun geçtiği sahil bir başka iyi geliyordu.

Zaman zaman eski arkadaşlarını da görürdü, keyifli vakitlerdi..

        Çay bahçesine geldiğinde önce bir deniz havasını çekti içine. Uzaklara daldı gitti. Bir müddet kaldı öyle. Ilık ılık aktı içine duyguları. Hiç sebepsiz gözleri doldu. Bir anda kendisini çok yalnız hissetmişti. Evlatları onun için çok kıymetliydi. Evliliğine onlar sayesinde katlanmıştı. Hayatın mucizelerle dolu olduğunu eşi hayatından çıkınca  anlamıştı.Huzur o tarihten sonraydı onlar için. Yine de farklı bir yalnızlıktı hissettiği. Ne arkadaşları, dostları ne de can paresi evlatlarının varlığı kapatamıyordu o yalnızlığı.

     Silkindi bir anda, “amannnn” dedi içinden”bu kadar daha yaşamayacaksın ya,  devam et gülmeye sen,belki  bir gün o kahkahaların duyulması gereken yerden duyulur”💌

 

GEZİ

Çantasında son kontrolleri yaparken bir yandan da söyleniyordu. Ne gerek vardı sabahın köründe yola çıkarıyorlardı. Çocuklarda bu sefer" hadi nazlanma değişiklik olur, git biraz hava al" demişlerdi. Aslında  sosyal biri sayılırdı , sadece son zamanlarda pek içinden gelmiyordu gezmek-tozmak.

Arkadaşı " neyin var senin? " diye sormuştu , "bu aralar bir durgunluk var sende" Geçiştirmeye çalışmış, ikna edememişti.Anlatmıştı duygularını,  kendisine de iyi gelmişti aslında. Ve bir süre sonra arayıp hadi bakalım hazırlan Garipçe'ye gidiyoruz , itiraz yok demişti.  

Halbuki daha önce gitmiş görmüştü oraları, ne değişecekti sanki. Hayır dediği zamanda " her şeye itiraz ediyorsun , birazda bizim sözümüzü dinle."diyerek konuşturmamıştı.

Söylene söylene yolda arabayı beklemeye başladı. Neredeyse 30 kişi olacaklarmış. Bir kısmını tanıyordu gelecek kişilerin zaten. Yanaşmaya çalışan otobüsün onlar olduğunu anlamıştı.Hava tam aydınlanmamıştı.Otobüsün kapısı açıldığında kapıda arkadaşı "Günayyydınn "diye neşeyle karşıladı. Onun neşeli hali yüzünü güldürmüştü. Deli dolu ,tatlı bir insandı. Otobüse bindiğinde tahmininden daha kalabalık olduğunu gördü. Ön taraflar her zamanki gibi dolmuştu .Günaydın diyerek arkaya doğru ilerledi. Arkadaşı yanında yer ayırmamıştı kendisine, hayret..

    Bazı koltuklarda erkeklerin olduğunu farketmişti. Aslında yabancı hiç kimse yoktu, çoğunluk yıllardır birbirini tanıyan insanlardı. Otobüsün arkasına ilerlediğinde arkadaşının eşi seslendi"Günaydın kaçak, gülümsüyordu, seni görmek için artık gezilerinize katılmak gerekiyormuş dedi.

Tam cevap verecekken dondu kaldı ,kulağının dibinde  arkadaşının sesini duydu" hatırladın mı Erol'u? "elbette " dedi ama sesinin çıktığından çok da emin değildi. Orada oturuyordu.. Günaydın dediğini hayal mayal duymuştu gözlerinin derinliklerine kitlenirken. O'nun içinde sürpriz olduğunu anlamıştı bakışlarından. 

  Hayat küçük, tatlı oyunlarını oynamaya devam ediyordu..💌

dab.

VE NİHAYET...

           Sabah kahvesini almış koltuğa gömülmüştü. Akşam  doğum günü  epey eğlenceli geçmişti , farkına varmadan rakıyı fazla kaçırmıştı ama olsun.. Yavaş yavaş  eski haline dönüyordu.

Kahvesinden bir yudum aldı, sıcaktı.. Gazeteyi eline alırken , "birazda dünya işleriyle ilgileneyim artık " diyerek  okumaya başladı. Telefonu çalıyordu, göz ucuyla baktı kim arıyor diye. Uzun uzadıya konuşacak havada değildi. Arayanın ismi  yoktu.Gözü gazete haberinde "efendim"  dedi,"merhaba ", bir erkek sesiydi ,telefon numaranı  Elif'ten aldım umarım mahsuru yoktur, konuşmaya devam ediyordu ama ne kadarını anladığı hususunda bir bilgisi yoktu. 

       Garipçe gezisinin üstünden 1 ay geçmişti ve bugüne kadar hiç iletişim kurmamışlardı. Koca gün boyunca toplasan yarım saat falan sohbet etmişlerdi. Galiba ilişkileri sadece bakışmak üzerine kuruluydu. Yıllar önce birlikte olsalar,hayatları hiç konuşmadan  anlaşarak geçecek gibiydi. Bu sürede 3 çocuğu olduğunu öğrenmişti. Hepsi evliydi 2 tane de torunu vardı. Tek başına yaşıyordu.

 Bunları arkadaşından da öğrenebilirdi. Yani pek özel bir konuşma olmamıştı. 

     "Sence de uygun mu ?" telefondan gelen sesin sorusuydu bu . Pardon ne  uygun mu ?Düşüncelere daldığından söylenen bir çok bir şeyi kaçırmış olduğunu anladı. 

"Müsait değilsin herhalde,daha sonra arayabilirim" diyordu. 

"hayır hayır  müsaitim, pardon  bir an için  dalmışım,özür dilerim,ne sormuştun"dedi  telaşla.  Bir  ara bir kahve içebilir miyiz  senin için de uygun olursa ? 

     Aklı almıyordu, hiç konuşmadığı, elini tutmadığı ve hiçbir şey paylaşmadığı birisi yıllar sonra nasıl oluyorda  halen bu kadar etkileyebiliyordu..

   Kelimeler aktı  ağzından" çok sevinirim "...

   Ne giymesi gerektiğine karar veremiyordu. Çok abartılı olmaması gerektiğini biliyordu. Altı üstü sadece bir kahve içeceklerdi. Bir kaç denemeden sonra sade ama şık bir elbisede  karar kılmıştı. 

     Nihayet buluşma noktasına varmıştı.Erken geldiğini düşünüyordu, heyecandan evde duramamıştı. Biraz oyalansam mı  acaba diye düşündüğü sırada  yine kalbi atmaya başlamıştı. Masada oturuyordu işte, O   daha erken gelmişti.Yaklaşınca ayağa kalkarak "hoşgeldin" dedi, hoşbulduk  derken elini uzattı  tokalaşmak için. 

      Tahmininden daha iyi gidiyordu sohbetleri. rahatlamıştı ve normal haline dönmüştü. Ortak tanıdıklardan söz etmek  başlangıç için iyi gelmişti ikisine de. Zamanın nasıl geçtiğini anlamak zor olmuştu.

       Birden elini tuttu , gözlerinin içine bakarak"senden bir şey isteyeceğim , lütfen bana hayır deme" dedi. Yutkundu, cevap veremedi. Saniyeler sonra "dinliyorum" diyebildi. Dinleyecekti de acaba anlayacak mıydı? Çok emin değildi. Kitlenmek üzereydi, aynı şeyler oluyordu yine. Kendini çimdikledi ve o acı ile  dinlemeye başladı. 

     " Ben yıllar önce senden çok hoşlanıyordum, belkide seviyordum bilemiyorum. Bunu  anlamak için çok fazla şansım olmadı. Aramızdaki yaş farkı o zamanlar için önemli gibiydi. Sen 14-15 yaşlarındaydın, ben 19.  Yaşına göre olgundun , neşeli,zeki ama beni en çok etkileyen gülen yüzün ve gözlerindi. Seninle hiç konuşmamış olabilirim, ancak sana dair bir çok şeyi biliyordum. Çekindim askerden geldiğimde sana açılmaya. Artık sende  daha büyümüştün ama benim sana verebileceğim bir hayat yoktu. Okulda başarılı bir öğrenciydin ve  eminim okumaya devam etmek istiyordun. Ben liseyi bile bitirmemişken seninle ortak bir hayat kurma düşüncesi ancak hayallerimi süsleyebilirdi. O zamanlar için benim doğrum bunlardı. Ve neticeyi biliyorsun. Siz gittiniz , bende evlenip çoluk çocuğa karıştım. 

      Yıllar sonra seninle karşılıklı oturup konuşabilmek,  hissettiklerimi anlatabilmek müthiş bir duygu.  Bir ömür sürmesi en büyük dileğim ve .. bir an susup  yüzünü süzdü , o ana kadarki tepkisini anlamaya çalışıyor gibiydi. Derin bir nefes aldı devam etmeden önce.. ve bunun içinde en iyi arkadaşım olmanı istiyorum. Hiç nefes almadan  konuşuyordu..

Şu andan itibaren sevgili olmamız bizim 

 için çok zor, sorumluluklarımız, beklentilerimiz, hayat gailesi bizi yıpratır. Seni  bir kez daha kaybetmek dayanılmaz olur. Hep birlikte olmayı,iyi kötü her anımızı paylaşmayı ve yıpranmadan birbirimizi çok severek  bir ömür arkadaş kalmamızı istiyorum..

     Sustu.... Bir sessizlik kapladı ortamı.

    Farkına varmadan tırnaklarını ellerine geçirmişti dinlerken. Birden rahatladı. Yıllar önce neden böyle etkilendiğini ,bu etkinin neden halen devam ettiğini anlamıştı , Karşısında kendisini gerçekten seven  birisi vardı.

       Ve bu sevgiyi kaybetmemek için elinden geleni yapmaya karar verdi....

 

AYLA BEŞER İstanbul

11 Yorum

Arif Akifoğlu

Arif Akifoğlu

21 Mart 2020
O kadar yalın ve samimi yazılmış ki kısa hikayeler.. Hayata dair, yaşanmışlıklara dair keyifle okunan..Sürprizli sonlar,
Beyhan

Beyhan

21 Mart 2020
Her zamanki gibi çok akıcı,sürükleyici hayatın içinden güzel bir yazı beğenmemek elde değil büyük bir keyifle okudum. Ye
Derya Şahinalp

Derya Şahinalp

26 Mart 2020
Çok güzel,hiç sıkılmadan okudum,tebrikler Ayla hanım'cım...
Birdal Bozdağ

Birdal Bozdağ

26 Mart 2020
Ayla hanım, yazınızda gerçek aşkın ölümsüzlüğünü çok güzel, sade ve samimi bir üslupla yansıtmışsınız. Sizi kutluyorum.
Ümran özbey

Ümran özbey

26 Mart 2020
Güzel bir hayat kesiti. Yaşam çizgisi başi ve sonu olan iki nokta aslında. Derler ya zaman kısa diye matematige vurunc
Suna Selma Gülg

Suna Selma Gülg

27 Mart 2020
Hikayenizi çok beğendimm!! Hayatta olmaz olmaz diye bir şey yoktur ve sürprizlerle doludur. Sizin hikayenize benzer bir
Gonca

Gonca

28 Mart 2020
Aylacım kalbin gibi yazıların da güzel. Daha nice güzel yazılarını da bekliyor olacağım. Tebrikler
Necla Taş

Necla Taş

28 Mart 2020
Tebrik ediyorum, heyecanla okudum, başarılarını devamını diliyor, sevgiyle öpüyorum
Aysel Taştanoğl

Aysel Taştanoğl

28 Mart 2020
Tebrikler. Yalın ve sürükleyici. Devamını bekleriz
Armağan ümit çı

Armağan ümit çı

28 Mart 2020
Ayla hanımcım, yazmaya devam. Kutlarım.
Halit Çalışkan

Halit Çalışkan

10 Nisan 2020
çok beğendim tebrikler

Yorum Bırakın

E-Mail adresiniz yayınlanmaz.







Yazarın Diğer Makaleleri