BİLİNMEZLİK

BİLİNMEZLİK.....

 

          İşine dalmış, çalışırken birden  "merhaba " diyen bir ses duydu.  Kafasını kaldırdığında gözlerine inanamadı. En az 6-7 yıl  olmuştu görüşmeyeli. Gülümsedi karşısında, "Ne o, Şaşırdın mı ?" dedi.

    "Evet" diye cevap verdi. "Hoşgeldin. Nerden çıktın öyle, şaşırttın beni". Hepsini bir anda arka arkaya sıralamıştı. Buyur etti yanına, işi falan unutmuştu. Çok mutlu olmuştu. "Hayırdır "dedi. "Hangi rüzgar attı seni  buralara. “ "İşim vardı buralarda, bir göreyim seni dedim" diye cevap verdi. İnanmış  göründü, daha doğrusu o anda inanmak işine geldi. Çalıştığı yer  O'nun için İstanbul’un bir ucu sayılırdı öyle pek kolay kolay oralara işi düşemezdi. Üstelemedi bu konuda. "Ne  iyi etmişsin, aklına geldiğime çok sevindim " dedi.

            Hemen çaylar söylendi. Müdürü aslında aksi , ters adamın tekiydi , ama hiç de onu takacak durumda değildi. Yıllardır görmediği , çocukluğunun yakışıklı abisi onu ziyarete gelmişti

          Mesai bitimine az kalmıştı zaten. Hava da çok güzeldi. Bahar aylarının son günleri, yaz başlangıcı gibi. " İşten çıkınca, yürüyelim mi "dedi. "Ben genelde iskeleye kadar yürüyorum." Şöyle bir suratına  bakıp "Eminönü ‘mü "dedi.  "Evet . Ne varki, hava çok güzel hem bütün gün oturunca iyi geliyor . Bana hareket oluyor. Hadi tembellik etme " diye sürükledi yanında.

    Yolun yarısına geldiklerinde vaktin  nasıl geçtiğini anlamamıştı bile.  Arada geçen onca sene konuşacak  çok şey biriktirmişti. Birden “ evlenmiyor musun sen  halen ? diye sordu” "Evlenecem,  sevgilim askerde, gelince düşünüyoruz " diye cevap verdi. Aldığı tepki o ana kadar konuşulanları silmişti beyninden. Sadece tek şey çınlıyordu beyninde “ Seni ben alacaktım….." Yürüyorlardı, konuşuyorlardı, gülüyorlardı ama hiç birşeyin farkında ve bilincinde değildi.

           Yıllar önce lisedeyken en sevdiği  etkinlik tiyatro çalışmalarıydı. Hem oynamayı hemde oyuna hazırlanmayı çok seviyordu. Bu işe gönül vermiş abiler kendilerine rehberlik yapıyor, oyuna hazırlanmalarında yardımcı oluyorlardı. Hatta zaman zaman toplu olarak tiyatro gösterilerine gidiyorlardı. Oyunlara giderken araç kiralanır, hep birlikte gidilir hep birlikte dönülürdü. En büyük zevki yakışıklı abisinin yanına oturmaktı. Hep fırsat kollardı ona yakın olabilmek için. Mavi gözlerine dalar giderdi, bazen farkına varmadan. Hiç umudu olmazdı ikisiyle ilgili gelecek için. Yaşadığı her anı mutluluk sayardı.

       Bir gün annesi ile Ankara’ya gideceklerdi trenle. Belki bir düğüne. Tren beklerken birden istasyonda yakışıklı abisini gördü. Ne sevinmişti. Yerleşip tren hareket ettikten sonra annesine "ben  restoranda olacam "dedi. Yol boyunca orada sohbet ettilier. Yüzü gülüyordu ama aslında çok üzülmüştü. Yakışıklısı Eskişehir’e sevgilisini ziyarete gidiyordu. Sevgilisinin kim olduğunu öğrenince hem şaşırmış hemde bir anda sinir  olmuştu. Hiç yakışmamışlardı ona göre. 

   O günden sonra, olmayan umudu iyice körelmişti. Ve yıllar sonra bir şekilde kendisini bulmuş  karşısına geçmiş  "seni ben alacaktım "demişti. Herhalde şaka yapıyordu. Başka türlü olamazdı. 

           Üstünden bir 30 yıl geçmiş olmasına rağmen  gerçeği hiç öğrenemedi..

 

AYLA BEŞER

 

30.03.2020

1 Yorum

AYDIN Atesoglu

AYDIN Atesoglu

30 Mart 2020
Ne kadar güzel ve akıcı bir hikaye.bir solukta heyecanla okuyup bitirdim.guzel bir turkceylede yazilmis.Ayla hanım,kaleminize ve yüreğinize sağlık.baska hikâyelerinizide dört gözle bekliyorum.

Yorum Bırakın

E-Mail adresiniz yayınlanmaz.







Yazarın Diğer Makaleleri