NEYMİŞ ? ÖKÜZ ÖLDÜ MÜ ORTAKLIK BİTERMİŞ..

NEYMİŞ ? ÖKÜZ ÖLDÜ MÜ ORTAKLIK BİTERMİŞ..

               Yapmayacaksın arkadaş, kimseye olduğundan fazla değer vermeyeceksin, kimseyi adam yerine koymayacaksın. Burnunu silemeyenler, kendini bir şey sanmaya başlıyor bir müddet sonra . Sen ağam paşam dedikçe garipler cidden kendilerini ağa- paşa sanıyor. Öyle davranmaya kalkınca da beceremiyor tabii. Çünkü fıtratlarında yok. Ağalık paşalık öyle kolay bir şey mi ,sadece ego- kibir- ben bilirimcilik mi ? Elbet değil. Her şeyden önce hakkaniyetli olacaksın, ağzından çıkan lafı başkalarına ders vermek için değil, önce kendin uygulamak için kullanacaksın.

           Kahvesinden bir yudum aldı,  sigarasını yaktı, konuşmaya devam etti. Anlatıyordu , anlatırken halen o andaki sinirini yansıtıyordu. Arkadaşını sessizce, hiç tepki vermeden dinliyordu . Araya girip bir şey söylemeye kalkmıştı ancak nafile. Anlamıştıki  arkadaşının sadece anlatmaya ve sonunda haklı çıkmaya ihtiyacı vardı. Akla değil. Kültablasında birisi sönmeden yakılan 2. sigaranın dumanı tütüyordu. Bir noktadan sonra dinlemeyi bıraktı. Arkadaşı anlatırken kendisini düşündü. Anlatılanların bir çoğunu kendisi de hayatında yaşamıştı.

            Evleneceği zaman eşi” annemle oturmayı kabul edersen bu iş olabilir ancak. Abim ve ablam  bir hayat kurdular kendilerine, ben annem ile kaldım. Ve bu saatten sonra onu yalnız bırakamam” demişti. Kabul etmişti. Ne olacaktı sanki. Hiç olmazsa işten geldiğinde sıcak bir yemeği, ilerde çocukları olursa güveneceği bir bakanı olurdu. İlk zamanlar yaşananları çok önemsemedi.  Ne de olsa yılların alışkanlığı var, kadıncağız elbette birdenbire hayatına bir başkasının girmesini, düzeninin değişmesini kabul edip alışamaz  düşünceleri ile beklemeye başladı. Yanlış düşündüğünü anlaması çok uzun sürmedi. Asıl zoruna giden şey eşinin sürekli “ annem  yaşlı, alışkanlıkları var, aman idare ediver” demesi oluyordu. Hep idare eden taraf olmak yormaya başlamıştı. Ne istediği gibi uyuyabiliyor, ne arkadaşlarını eve davet edebiliyor ne de eşiyle baş başa dışarı çıkabiliyordu.Üstelik çocuğunun olmayışı onu eşinin annesinin gözünde iyice küçültüyordu. Bir tek bu konuda eşi ona destek çıkıyordu. “ Ben karımı seviyorum ve çocuk olup olmaması önemli değil. Ondan asla vazgeçmem” diyerek kesin tavrını ortaya koymuştu. Kayınvalidesine kalsa hemen bugün eve  yeni bir gelin getirmeye hazırdı.

        Diğer aile fertleriyle hiç sorun yaşamıyordu. Annelerine bakılıyor olması onlar için bir nimetti. Ara sıra  “ zaten bu ev size yakışır. Yıllardır oturuyor , birde annem ile ilgileniyorsunuz” diyorlardı. Ancak kimse söylenenleri  resmileştirmek için bir gayret göstermiyordu. Eşi ile sorunları olmamasına rağmen , anne yüzünden huzursuz bir hayat sürmüştü yıllar boyunca. Eşine bir ev alalım, söylenenler sadece lafta, yarın ne olacağı belli olmaz demesine rağmen, abim ve ablam  söylenen dışında hareket etmezler. Onların bu eve ihtiyacı yok, rahat ol  diyordu.

     Bir düğün sonrası yaşananlar tüm hayatını etkilemişti. Karşıdan gelen sürücünün dikkatsizliği ile meydana gelen kazada eşi hemen ölmüş, anne komaya girmiş, kendisi ise hafif sıyrıklarla atlatmıştı. Kazadan 15 gün sonra annenin vefatı ile herkesin gerçek yüzü ortaya çıkmaya başlamıştı. Hastaneden eve taburcu olduğu zaman  kendisini boşlukta hissetmişti. Abla ve abi  sık sık ziyaret ediyorlardı. İyileşme süreci hep yanında olmaları onu mutlu etmişti. Ta ki “ Annem kardeşimizden sonra vefat ettiği için yasal olarak senin bu evde hiçbir hakkın kalmadı. Üzgünüz ama başının çaresine bakman gerekiyor” diyene kadar.

Ayla BEŞER

06.08.2020

 

6 Yorum

Gülten Aydeniz

Gülten Aydeniz

06 Agustos 2020
Şok şok şok! İnanılmaz bir son , dondum kaldım . Allah hiç kimseyi böyle bir duruma dusurmesin . Dünyalık sevdası kardeşliği bitirir. İbret alınacak bir durum . Teşekkürler.
Gonca

Gonca

06 Agustos 2020
Hukuk burada yetersiz kalmış sanırım, üzücü bir durum
Ümran özbey

Ümran özbey

09 Agustos 2020
Maalesef bu düşünce saklı bir kutu. Kadının ekonomik özgürlüğü olmadığı yerde bu hep karşısına konuyor. İşte halen kadına değer vermedığimizin gerçeği. Hukukta bu konuda çok eksiklik var.
Armağan ümit çı

Armağan ümit çı

15 Agustos 2020
Biz buna benzer bir olayı aile içinde yaşadık. Rahmetli halacığım baba evine döndü. Neyseki dönecek bir evi, babasından da bağlanmış maaşı vardı da ele güne muhtaç olmadan yaşadı. Hayatın her türlü sürprizini karşı güçlü olmak gerekiyor. Bu hüzünlü öykü beni o günlere götürdü. Kaleminize sağlık.
Halit Çalışkan

Halit Çalışkan

06 Eylul 2020
Ayla hanımcığım nasıl böyle olumsuz ve mutsuz sonlar yapıyorsun inanamıyorum hikayenin sonu beni çok üzdü ama maalesef bu tür sonuçları çevremizde yaşıyoruz Allah beterinden saklasın ağustos hikayelerini okumaya başlıyorum
Suna Gülgüden

Suna Gülgüden

11 Eylul 2020
Maalesef menfaat dünyası. Herkes kendi menfaatlerini ön planda tutuyor. Annelerine bu kadar sene baktıktsn sonra kapının önüne konuluyor. Kendileri de bu işten hayır görmeyecekler ama olan kadına oluyor. Kadınların mutlaka ekonomik gücü olmalı ve kendi ayakları üzerinde durmayı bilmeliler. Bu hayatta kimseye güven yok!

Yorum Bırakın

E-Mail adresiniz yayınlanmaz.







Yazarın Diğer Makaleleri