TOKAT

 TOKAT          

          Hissediyordu uzaktan bakışlarını, koca adamdı ama ergen bir çocuk  gibi, arada başını çevirip, göz ucuyla kontrol ediyordu. İlk tanıdığı  gün “ aman ne huysuz, sinirli bir insan , uzak durayım bundan” diye düşünmüştü. Tanıdıkça huysuz değil, ilginç biri olduğunu anlamıştı. Kendisinden büyüktü, belkide 10 yaş kadar. Orta boylu, esmer, hafif kilolu, yakışıklı denmeyecek ama sevimli bir adamdı. Gittiği resim kursunda tanışmıştı. Kurs hocası ne derse elindeki deftere not alıyor, yeri geldiğinde de “ siz böyle demiştiniz, şimdi neden başka türlü çalışıyoruz” diye itiraz ediyordu. Birkaç ay sonra biraz daha samimi olmuşlardı. Hitapları halen hanımlı -beyli olsa da , sohbet konuları ve tarzı günlük olaylara inebilmişti.

           Kendisi ise başka birisinden hoşlanıyordu. İlk gördüğü anda bir şeyler hissetmişti. Sonradan her iki beyin daha önceden tanıştıklarını öğrendi. Hoşlandığı  Tayfun bey, diğerine abi diye hitap ediyordu. Tayfun biraz daha seviyeli idi. Biraz daha suratsız, mesafeli davranmayı seven, değişik birisiydi. Resim hususunda da oldukça yetenekliydi.

        Eşinden ayrıldıktan sonra, emekli de olunca bir anda kendisi için bir şeyler yapmak istemiş ve resim sanatını denemeye karar vermişti. Bir arkadaşı “ yeteneğin var mı “ dediğinde ise “ bilmem göreceğiz” diye cevap vermişti gülerek. Her şeyin sadece yetenek olmadığına inanıyordu. Sıkı bir çalışma ve teknik ile  bir şeyleri başarabileceğine  kanaat getiriyordu. Bu arada kurstakileri biraz bunaltıyordu ama olsundu. En yeteneksiz ve başarısız kursiyer seçilme yolunda ilerliyordu , bunun da farkındaydı. Bu yüzden de bir şeyler öğrenebilmek için hemen herkesi sorguya çekiyordu.

     Bir süre sonra Tayfun’un da kendisi ile ilgilendiğini hissetti. Kurstaki başka hiçbir kadın ile bu şekilde sohbet ve diyaloğa girmiyordu. Yanında yer ayırıyor, bilgi veriyor, yardımcı olmaya çalışıyor, çıkışlarda araba ile bırakmayı teklif ediyordu. Zaman zaman telefon ile mesajlaşmalar da söz konusu idi. Hem hoşuna gidiyor hem de hafif bir tedirginlik yaşıyordu. Evli olup olmadığı ile ilgili endişeleri vardı. Laf aralarında bu konuya değiniyor, direkt olarak sormasa da ima ediyor ancak istediği neticeyi alamıyordu bir türlü. Sonunda evli olmadığına karar verdi. Bunu düşünmesine sebep olan şey ise , yaptıkları resimleri sergilemek için düzenlenen bir etkinliğe ailesinden kimsenin gelmeyişi idi. 

    Arkadaşlıkları yarı flört havasında devam ediyordu. Geri planda kalmak için çaba harcıyordu yinede. Yanlış yapmak istemiyordu. Bir gün bu düşüncelerini değiştiren bir şey oldu. Hiç beklemediği anda telefona gelen mesaj” nasılsın, sesin çıkmıyor, hasta değilsin inşallah? “  diyordu. Heyecanlanmıştı. “ Pek iyi değilim aslında”  yazabildi. Karşı tarafın endişesini hissetmişti gelen cevapla. Yazışma faslını geçip telefonda konuşmaya başlamışlardı. İlk kez oluyordu. İyileşme sürecinin hızlanması için tavsiyeler alıyordu karşı taraftan. Anlamadığı ve yorumlamaya çekindiği bir heyecan kaplamıştı içini. Hafta sonu kurstakilerle yemeğe gidilecekti. “ İyileş , yemekte olmanı isterim” diye son noktayı koymuş ve bu motivasyon yetmişti ona.

    Yemekte yanında yer ayırmıştı yine. Eğlenceli, neşeli bir gece yaşamışlardı. Ve o gece zaten yavaş yavaş oluşan duyguları kendisini iyice belli etmişti. Değişik bir mutluluk ve heyecan içindeydi. Ertesi gün kararını vermişti. Tayfun’a hissettiklerini söylemek istiyordu. Hayatında ilk kez böyle bir şey yapacaktı. Genelde  kendi içinde yaşayıp,karşı taraftan bir şey gelmediği sürece sönüp gitmesini beklerdi. Zaten ne olabilirdi? Flört etmeye ve ilgilenmeye kendisi başlamıştı, duygularının ortaya çıkmasında çok büyük bir payı vardı.

Vereceği cevabı  bile biliyordu sanki;

 “ Güzel duyguların için teşekkür ederim, ancak ben aynı duygulara sahip değilim. Yanlış bir intiba uyandırdıysam özür dilerim. İstediğin kadar süre senin..”

 Ya da ;

“Konuşuruz….”

Hiçbir mesaj yazmazsa da beklerdi kursta nasıl davranacağını…..

      “ Kendimi çok saçma bir durumda gibi hissediyorum. Şu anda bunları yazıp yazmama hususunda da çok kararsız kaldım ama  netlik ve açıklık benim hayatımda çok önemli. Nedenini ve nasılını bilemiyorum, açıklayamıyorum ama sana karşı hislerim oldukça yoğun. Bu sorunu kendi içimde çözerim sanıyordum ancak yapamadım ve bunu senin sayende  çözüme ulaştırabilirim.  Kurstaki neredeyse tek arkadaşım sensin ve öyle kalmasını istiyorum. Benim şu andaki duygularım seni rahatsız edecekse ve huzursuz olacaksan  lütfen kursta yanımda oturma ve bana biraz zaman tanı. Kendime çeki düzen verip 15 lik ergenlik halimden kurtulup yeniden 46 olayım.”

      Tüm cesaretini toplayıp yolladı mesajı , heyecanla bekliyordu. Yarım saat kadar sonra bir mesaj sesi duyduğunda eli- ayağına dolaştı. İki şıktan hangisiydi acaba ?

     Mesajı okuması bittiğinde hiç beklenmediği anda yenen bir tokat etkisiyle içindeki her şey bir anda yok olmuştu. Bu kadar acımasız olması  aslında kendi duygularından korktuğunu düşündürmüştü.  Artık arkadaş bile olmaya cesareti olmayan birisi için üzülmeyecekti.

    “ Selma hanım lütfen.! Asla sizi kırmak ve üzmek istemem lakin kursa kadar beklemeden bu duygularınızdan kurtulmaya bakın. Tabiki rahatsız olurum. Size elimde olmadan tepki gösterebilirim. Bana lütfen cevap ve mesaj yazmayınız. 

AYLA BEŞER 

19.10.2020

4 Yorum

Oya dinçer

Oya dinçer

19 Ekim 2020
Yazınızı okurken. Son bölüm 4 kere kayboldu. Kendisinde sizden koybolmuş. Bunun anlamını bilseydi. Kendisi için üzülürdü. Sevmek herkese kısmet olmaz
Ümran özbey

Ümran özbey

19 Ekim 2020
Ayla hanım, insanların bilinmeyen yüzleri tehlikeli, ruhtan anlamayanı böylesine kırıcı. Ama bunuda teşebbüsler olmadan anlamak pek mümkün olmuyor.
Suna Gülgüde

Suna Gülgüde

20 Ekim 2020
Sonu güzel biter diye bekliyordumm ama olmadı. Sürpriz sonuçlu hikayeler enteresan Ayla hanım. Okuyucu böyle yazıları seviyor. Kıssadan hisseye gelince Selma hanım keşke bu kadar aceleci olmasaydı. O zaman hayal kırıklığı yaşamayacaktı.
Halit Çalışkan

Halit Çalışkan

20 Ekim 2020
Ayla hanım yine güzel bir yazı tebrikler yazıyı güzel yapan da karışık duygular ve olumsuz sonuçlar hüzünleniyoruz ama bu yazıların tiryakisi olmaktan da kurtulamıyoruz yenilerini bekliyoruz

Yorum Bırakın

E-Mail adresiniz yayınlanmaz.







Yazarın Diğer Makaleleri