POSA

POSA

 

           Yemin ediyorum bu dünyada normal olmayan tüm insanlar bizi buluyor anne” Kızdırmışlardı biricik kızını yine . Sakin bir şekilde “ ne oldu annem?” diye sordu.”İşten anlamayan insanlarla çalışmak çok zor. Gelmişler bir bölümün başına ama, işin niteliği ve işleyişi hakkında hiç bilgileri yok. Sadece yap demeyi biliyorlar. Birde anlamadıkları halde yaptığına kusur buluyorlar ya çıldırıyorum…”

 

 

 

          Çok haklıydı, kendisi de yıllarda bu sorun yüzünden sıkıntılar yaşamıştı. Ancak artık bir çok şeye gülüp geçiyordu. Gençlik yıllarını düşündü bir an. Tıpkı kızı gibiydi. Tepkili, hak arayışı içinde, dik başlı ama işinde başarılı…Zaten işinde başarılı ve disiplinli olması bu kadar tepkili olmasına neden oluyordu. Anlayacaktı biricik kızı da bu isyanların sadece kendisine zarar olduğunu, çoğu zaman hiçbir şeye çözüm bulamayacağını. Anlayacaktı ama huy işte … Sadece insanların değişmeyeceğini ve karşına sürekli bu tarz insanlar çıkacağını öğreniyor, kendini soyutluyordun ortamdan.

 

 

 

        Babası tam bir işkolikti. Annesi “ baban işi ile evli ben kumayım” diye takılırdı hep. Kış aylarında gece karanlıkta camın önünde oturup ,saatlerce babasının ineceği minübüsü beklediğini hatırlıyordu.80 öncesi okumakta oldukları lise siyasi olaylar açısından tehlikeli olmadığı için taşınmamışlardı o küçük kasabadan. Babası hergün 30 km ye yakın yol gidiyordu. Bazen gece yarısı kapı çalar, fabrikayı su bastı diye babasını alır giderlerdi. Lise bitince taşındıkları için babacığı artık işe servisle gidiyor, vakitlice evde oluyordu. Bu sefer de üniversite yollarında kendisi geç kalıyordu. 

 

 

 

      “ Benim emekliliğim ancak ölüm ile olur “ derdi. Emekli oldu, ilk maaşını aldığında mutluydu. Ancak dediği gibi çalışmaktan vazgeçemedi. Aynı işyerinde çalışmaya devam ediyordu. Abisinin nişanı olacaktı. Heyacanlıydılar ailece. Evleneceğini hiç düşünmezdi abisinin. Biraz kendi başına buyruk bir insandı. Babası izin almıştı iş yerinden.1 ay kadar izin kullanıp hem dinlenmiş, hem kendisini o ay emekli gibi hissetmiş, oğlunun nişan telaşını atlatıp işe başlamak üzere plan yapmıştı.

 

 

 

        Sakin , güzel bir nişan olmuştu. İki gün sonra hafta sonu doğum günüydü. Babası nişandan sonra işe gitmiş mutluluğunu arkadaşları ile paylaşmıştı. Doğum günü tek pasta yeter diye düşünüyordu, iki gece önce yeterince yiyip içmişlerdi.

 

 

 

       Gece yarısı ani bir feryat ile uyandı. Annesi babasının başında çırpınıyordu. Sabah ezanı yankılanıyordu. Gelen ambulans çalışanları” başınız sağolsun “derken , annesi babasının başını kucağına yatırmış, bebek sever gibi seviyordu.

 

 

 

      O yıldan sonra doğum günü kutlamaları acı veriyordu. 

 

 

 

     Ölümü kabullenmek çok kolay olmamıştı. Bu kadar ani olması , daha önce hiçbir rahatsızlık belirtisi bulunmaması kabullenmeyi zorlaştırıyordu. Aradan bir hafta kadar süre geçmiş, annesi bir gün abisini çağırıp, “ oğlum evin kirası ödenecek, babanın işyerinden maaşını isteyelim” demişti. Acıları bir yana bir yandan da hayat mücadelesi derdine düşmüşlerdi. Ertesi gün fabrikadan İsmail Usta elinde bir kutu ve zarf ile gelmiş, kısık bir sesle “ kutudakiler fabrikadaki eşyaları, bu zarfı da muhasebeden gönderdiler” diyerek bir kenara bırakmış, sessizce ayrılmıştı evden. Annesi ertesi sabah yaptığı telefon konuşmasından sonra hıçkırarak ağlıyordu. “ Baban son 1 ay izinde olduğu için maaşını vermemişler, ölüm parası göndermişler, yıllarca yataktan kaldırdıkları geceler boşaymış” diyordu.

 

 

 

     “Özel sektör kanını emer, posanı kaldırır atar “derdi rahmetli babacığı. İnşallah kızı bu durumları yaşayarak öğrenmezdi.

 

 

 

Ayla BEŞER

 

 

 

29.09.2020

 

3 Yorum

Halit Çalışkan

Halit Çalışkan

30 Eylul 2020
Ayla hanım bu hikayede kendimi gördüm işkolikliğim işyerinin uzaklığı gece yarılarında fabrikadaki arızalar için uyandırılışım ve fabrikaya taksiyle gidişim emekli olduktan sonra çalışmaya devam etmem hep ayni sonra da sıkılmış bir limon posası gibi işten tazminatsız atılışım maalesef özel sektör böyle
Esin Tütüncü

Esin Tütüncü

30 Eylul 2020
Ayla hanım öykülerinizi merakla bekliyor keyifle okuyorum.Yüreğinize sağlık.
Suna Gülgüden

Suna Gülgüden

01 Ekim 2020
İnsan en çok kendine olan saygısı ile ayakta kalıyor. Ailesine duyduğu sorumluluk, işine duyduğu bağlılık, işini severek çalışmak gibi özelliklerle, başı dik bir şekilde çalışmış ve şerefi ile ölmüş. O elinden gelen herşeyi yapmış. Allah herkese böyle ölüm kısmet etsinn!! Böyle senelerce bizler için çalışan ve örnek olup, rahmetli olan babalsrımız nur içinde yatsınlar. Ayla hanım tebrikler!!)

Yorum Bırakın

E-Mail adresiniz yayınlanmaz.







Yazarın Diğer Makaleleri