Geçmiş olsun, sıkıntı ne boyutta? “ Fizik tedaviye gidiyorum, boyun fıtığı” bir nefes aldı komşusu başını çevirmeden kısık bir sesle “ sevgisizlikten, ne olacak ki başka ?” diye fısıldadı. Şaka gibi söylemiş olsa da söylediğine inanıyor gibi bir hali vardı aslında.  

              Düşününce  “aslında doğru söylüyor  “ dedi kendi kendine. Uzun süredir kendisi de birtakım sıkıntılar içindeydi. Ağrıları artmış, kendisini 80 yaşında hisseder gibi olmuştu. Sürekli stres altında yaşamak kaslarını ve tüm vücut sistemini mahvetmişti. Yeni bir şarkı duymuştu.  

Sevdiğine “ uzakta kal, hasretin yeter” diye sesleniyordu. Ne kadar cinsellikten uzak, sadece duygulara dayalı aşklar yaşamış insanlar. Sevilmekten çok sevmeyi tercih etmişler. Şimdi ise günü birlik ilişkiler içinde”  e şıkkı -hiçbiri “gibi yaşanıyordu her şey . 

               Komşusu bir sene kadar olmuştu apartmanda karşı dairesine taşınalı. İlk zamanlar her ikisi de çalıştığı için çok fazla diyalog içine girememişlerdi. Evli miydi, yalnız mı yaşıyordu onu bile 4 ay sonra öğrenebilmişti. Bir pazar akşamüstü yaptığı elmalı kurabiyeleri alarak kapısını çalmıştı komşusunun. “Artık tanışma zamanımız geldi diye düşündüm, müsaitseniz bir kahve içmeye geldim “ İyi ki o gün kapımı çaldın, bana kalsa yıllarca tanışamazdık” diyordu komşusu. Zamanla komşuluğun yanı sıra arkadaş olmuşlardı. Aslen Adanalıydı. Ailesi halen orada yaşıyordu. Üniversite tahsili için geldiği İstanbul’a âşık olup bir daha dönmeyi hiç düşünmemiş ve kendisine bir hayat kurmaya çalışmıştı. On beş yılı geride bırakmıştı. Bankada çalışıyordu. Gayreti ve çalışma azmiyle şef konumuna kadar yükselmişti. Dobra bir kızdı. Arada argo kullanmayı seviyordu. Yakışıyordu da doğrusu. Elinden hemen hemen her iş geliyordu. Tahta kaşıkla güzel yemekler yapabiliyorken, tornavida ve matkap ile de sıkıntılarına çare oluyordu. “ Çok sevdim biliyor musun zamanında. Gençlik , cahillik, sevgiye açlık, inanma isteği, birilerine güvenme duygusu hepsi bir araya gelince karşındakinin doğru mu -yanlış mı kişi olduğunu pek anlayamıyorsun. Bir de o sıra babam yeni vefat etmişti. Sarıp sarmalar sanmıştım beni. On yaş büyüktü benden. Sarıp sarmaladı yalan değil, ama sadece yatakta. Evli olduğunu öğrenince neye uğradığımı şaşırdım. İlk aşkım, ilk erkeğimdi. Gelen bir telefon “ben Turgut’un eşi” diye başlayınca cümleye, sonrasında anlattıklarını duymadım bile. Buluşmak ve özür dilemek istedim eşinden daha sonra. Evli olduğunu bilmediğimi, böyle bir duruma düştüğüm için ise kendimi hiç affetmeyeceğimi söyledim.” İlk değilsiniz, son da olmayacaksınız dedi eşi. Aslına bakarsanız ben de çok yoruldum bunlarla uğraşmaktan. Çekip gitmek için neler vermezdim. Ne yazık ki yapamıyorum. Tedaviye ihtiyacı olan oğlumu bir de babasız bırakmayı vicdanım elvermiyor. Allah bana güç, evladıma sağlık versin diye dua ediyorum sürekli.  Sizinle konuşmamın sebebini kıskançlık olarak düşünmeyin lütfen. Karşınızdaki insanın kimi olduğunu bilmeliydiniz bence. Bütün bunlara rağmen ilişkiye devam etmek isterseniz o da sizin tercihiniz olacaktı. “ 

    Merakla bekliyordu neye karar verdiğini komşusunun. “ Elbette hemen son verdim ilişkiye ama eşi ile sonrasında irtibat halindeydik. Oğlunu kaybettikten sonra boşandı ve ailesinin yanına Balıkesir’e döndü. Arada halen haberleşiyoruz.

Ayla BEŞER

22.05.2021