BUGÜN BİZİ KIZDIRAN ŞEY YARIN SEVİNDİREBİLİR.

Kendisini bıraktı kanepeye, ayaklarını hissetmiyordu artık . “Ne diye acaba her  gel diyene  koşuyorsun? kurtul şu huyundan “diye  kendi kendine de söyleniyordu.

      Bir gayret kalktı, bir leğen suya, buz ve bol miktarda kaya tuzu koyup salona getirdi. Son bir çaba ile bir de kahve yaptı ve “bu saatten sonra kimse beni kaldıramaz bu koltuktan” diyerek rahatlamaya çalıştı.

     Elbette yalnız yaşamasının çok büyük etkisi vardı hayatlarını kendisi ile paylaşanların. “Nasılsa yalnızsın, bekleyenin yok, işin gücün bizimki kadar değil, aman ne olacak” zihniyeti etrafındakileri en ufak olaylarda kendisine yöneltiyordu. Yıllar içinde kendisi de buna çok fırsat vermişti. İstemediği halde aman arkadaşı üzülmesin diye , gittiği, sinemalar, alışverişler, tatiller ve hatta kendi evinde hazırladığı sofraların sayısını hatırlamıyordu. İnsan yalnız yaşarken yalnızlığı bu kadar özleyebilir miydi?   Annesi sürekli” aman kızım sen yalnızsın ne olacak ablana destek oluver işte, abinler gezmeye gidecek çocuklara bakıver işte, bugün teyzenler gelecek gel de azıcık hizmet ediver,  hem de özlemişler seni görsünler” demekten yorulmuyordu. “Anne ben bu akşam arkadaşlarla sinemaya gidiyorum haberin olsun, telefonu duymam”… “Aman be kızım bir kerede evinde otur, hep gezmek hep gezmek, biz bir şey isteyince de evdeki işlerini bahane ediyorsun. Otur evinde işlerini yap “demiyor muydu, içinden saydığı sayıların kaça vardığının farkına bile varmıyordu. Sinirlenip ağzından kaçıracağı bir kelime ile annesinin kalbini kırmamak için.

     Evlenmemişti, çünkü annesinin ve ablalarının yaşadığı hayata tanık olmuştu. Kendileri için değil, kocaları, kocalarının aileleri ve daha sonra da çocukları için yaşıyorlardı. “Ben özgür kalacağım, istediğim hayatı yaşayacağım “diye hayaller kurmuştu, yaşıtları gelinlik hayali kurarken. Belki kocasının ve ailesinin hayatlarını yaşamamıştı ama ,nefes almasına da izin vermemişti ailesi. 43 yaşında halen anne ve babasına hesap vermeden hareket edemiyordu. “Halbuki “diye daldı uzaklara. Tüm düşüncelerine rağmen o da çok sevmişti bir zamanlar. İlk ve son aşkıydı. Mahalle bakkalının oğlu Sinan. Halen içi titriyordu aklına gelip onu düşündüğünde. Kendisinden 5 yaş büyüktü. Küçük yaşlarda 5 yaş önemli bir farktı. Hep “ufaklık” diye takılırdı Sinan ona. Evde bir şey lazım olsa hemen “ben giderim” der koşardı bakkala. Bazen de hayal kırıklığı yaşardı, her zaman bakkalda olmazdı Sinan. Arkadaşları ile top oynamaya giderdi. Bisiklete binmeyi bile o öğretmişti dükkanlarının önünde. Hiç düşmeden bindiği gün “aferin boncuk gözlü ,bir hediyeyi hakkettin “diye bakkaldan en büyüğünden çikolata vermişti. Hayatında yediği en lezzetli çikolatanın o olduğuna yemin edebilirdi ve tam 15 günde bitirmişti. Ağzına attığı her parça ile hayallere dalmış, Sinan ile birlikte yeniden bisiklete binmeyi öğrenmişti. Birbirlerine en yakın oldukları anlar Sinan’ın onu düşmesin diye tuttuğu anlardı. Sinan üniversiteyi kazanmış ve okumak için İstanbul’a gitmişti. “Doktor olacak benim oğlum” diye babası hep övünürdü. Daha sonra kendileri de mahalleden taşınmışlar ve bir daha hiç haber alamamıştı.

  Telefon sesiyle irkildi. İçi geçmiş uyuyakalmıştı. Ayaklarının neden üşüdüğünü anlayamadı ilk anda. Suyun içinde olduğunu ve öylece uyuduğunu gördü. Telefonu nereye koyduğunu hatırlamaya çalıştı. Arama durmuştu. Çok lazımsa bir daha arasınlar derken yeniden çalmaya başladı. Söylene söylene kalkıp buldu telefonu. Annesinin aradığını görünce endişelendi.

-Alo

 _   Neredesin sen ,ölsem umurunda değil,

-         Ee oldu anne, neyin var?

-         Neyim olacak bacaklarımın ağrısından duramıyorum, hemen bana randevu al, yarın doktora  gidelim. Dayanamıyorum.

-         Tamam anne , tamam.

Sinirlenmemek için şarkı söylemeye başladı, bağıra bağıra, haykıra haykıra….

Ertesi sabah annesi ile hastanenin kapısındaydılar. Devlet hastanesinde günübirlik  randevu bulmak mümkün değildi, en yakında ki özel hastaneye götürdü annesini.

Yine söyleniyordu.

-         Ne gerek var özel hastanelere, dünyanın parasına mal olacak şimdi, yazacağı bir ilaç, sanki ne yapıyor özel hastaneler.

-         Annecim yok öyle hemen ertesi güne randevu, ağrım var diyorsun, para mı daha önemli ?

Yok susmuyordu annesi. Her şeye her zaman bir bahanesi ve eleştirisi vardı. "Ağrıları da bu yüzdendi zaten. İçindeki öfke vücudunda toplanıyor farkında değil" diye düşündü.

  Doktorun odasına girdiklerinde halen konuşuyordu

-. Benim öbür doktorumun nesi vardı sanki, buralara getirdin beni?

 Neredeyse 50 li yaşlarda, hafif kırlaşmış saçları ve gülümseyen yüzü ile karşıladı doktor. Alışıktı sanki böyle huysuz hastalara. –

- EE nasılmış bakalım öbür doktorunuz? Hem daha benim nasıl olduğumu da görmediniz. Öyle peşin hüküm vermeyin hemen   dedi.

Annesi  ne diyeceğini bilemedi bir anda, huysuzluğundan vazgeçmemek için 

-         E  madem seni de görelim bakalım, ne yapacaksın bu ağrılarıma?  dedi çokta yüksek olmayan bir ses tonuyla.

   Doktor bey gülümseyerek;

       -Valla Nebahat teyzecim hiç değişmemişsin, eskiden de hiçbir şey beğenmez mutlu olmazdın. Sipariş verdiklerinden bu tozlu, bu sulu, bunun markası yanlış diye bahanelerle muhakkak dükkana geri gönderirdin ürünleri dedi.

Döndü ;

-         -Öyle değil mi ama boncuk gözlü haksız mıyım? diye ekledi.

O andan itibaren annesine duyduğu tüm öfke yok olmuştu. Kendisinden utanmasa “aman iyi ki ağrımış bacakları “bile diyecekti.

 

Ayla  BEŞER

6.08.2022

10 Yorum

filiz alkan

filiz alkan

06 Agustos 2022
Anlatımın çok güzel .Hikaye gerçek mi ? Kader . Bazen ne desek boş.
Halit Çalışkan

Halit Çalışkan

06 Agustos 2022
Sevgili Ayla bunca zaman Sonra kızımızın Sinan’a kavuşmasına çok sevindim yine bisiklet gezintilerine başlarlar inşallah Hikayeni çok beğendim tebrikler
Ayşe gucun

Ayşe gucun

06 Agustos 2022
Ayla cigim anlatımıni çok beğendim yazmaya devam başarılar diliyorum
Ayşin Özdemir

Ayşin Özdemir

06 Agustos 2022
Harika... Finale bayıldım..kalemine sağlık canım
Nilgün tezer

Nilgün tezer

06 Agustos 2022
Hayatın icinden hikayeni çok beğendim...
Nurdan Erakıncı

Nurdan Erakıncı

06 Agustos 2022
Hikayeni çok beğendim, kalemine sağlık Ayla’cığım
Suna Gülgüden

Suna Gülgüden

06 Agustos 2022
Ayla hanım çok tebrik ediyorum sizi! Sıcacık, sevgi dolu bir anlatımınız var, Okurken hemen biz de o karaktere bürünüyoruz!! Sonu mutlu bitti. Çoj sevindim!
ERTUĞRUL ÖZBAĞ

ERTUĞRUL ÖZBAĞ

07 Agustos 2022
Ayla hanım yine hayatımızdan bir kesiti ne güzel anlatmış,hayat işte budur,belkide her şeyi çok abartmamak ,orta bir yol tutturmak ,güzel fakat zaman zaman bu ölçüyü kaçırdığımızı hatta annemize bile bunu yaptığımızı hatırlıyoruz, Bu anlatım tekniği ni çok beğendiğimi söylemeliyim iyiki grubumuzda sın Ayla hanuım teşekkürler.
Meral  Esentürk

Meral Esentürk

07 Agustos 2022
Hikayeni çok beğendim Ayla hanım! Ellerine,kalemine sağlık canım
Aynur Karacan S

Aynur Karacan S

08 Agustos 2022
Kalemine yüreğine sağlık...

Yorum Bırakın

E-Mail adresiniz yayınlanmaz.







Yazarın Diğer Makaleleri