YOK SAYMAK

-Funda halam sana bir şeyler yolladı, sen mi gelir alırsın ben mi bırakayım? 

-Getiriver bir zahmet canım benim. Bu hafta içinde evdeyim. AAA ama sahi  biz taşındık, eski eve gitme.  

- Nasıl?  Ne zaman? Nereye? 

-Bir sene olacak neredeyse, eski evin 2 sokak arkasında.  

-Allah Allah ,halam da bir şey söylemedi. Bildiğimi düşündü herhalde. Ne diyeyim, güle güle otur bari. Sen müsait olduğunda gelir alırsın erzaklarını. Evine gelmemi istesen bir sene önce taşındığını haber verirdin. Gelmeden haber ver evde olayım . 

     Telefonu kapattığı zaman hayretler içindeydi. Karşısındaki çocukluğunun en yakın arkadaşı, kuzeni Funda’ mıydı emin değildi. Ne zaman bu hale gelmişlerdi? Tüm dertlerini, sırlarını paylaşırlar, birbirlerini 2 gün görmeseler bir bahane yaratır birlikte olmak için çaba harcarlardı. İkisi de iyi evlilikler yapmışlardı. Aslında kendilerine göre iyi evlilik denilebilirdi. Funda’nın eşi kendisinden 10 yaş kadar büyüktü. Varlıklı bir aileden geliyordu. Maddi anlamda pek sıkıntı çekmemişti Funda. İki çocuğu olmuştu. Evlendikten sonra eşlerini de dahil ettikleri çok fazla görüşme olmamıştı aslında. Kuzeninin kayınvalidesi biraz huysuz bir kadındı. Oğlu ve gelini sık sık ziyaret etmezse sorun çıkarıyordu. İki kuzen fırsat buldukça bir araya gelip vakit geçiriyordu, bu da yetiyordu onlara. Sinirleri bozulmuştu doğrusu. Kendisine bir kahve yaptı. Olanları hazmetmeye çalışıyordu. Daha iki ay kadar önce arayıp kızı ile ilgili sorunlarını anlatmış, fikir vermesi için yardım istemişti. Demek o zaman çoktan evini taşımıştı. 

     Uzun zamandır yorulmuştu zaten insanların sadece ihtiyaçları olduğu zaman kendisini aramalarından. Çok uzağa gitmesine de gerek yoktu. Kendi kardeşi bile işi düştüğü zaman abla diyordu artık. Ya çocukları bırakmak için, ya da misafiri geleceği zaman hazırlıklara yardım istemek için. Bir gün bile” hadi gel bir keyif kahvesi içip, sohbet edelim “dememişti yıllardır. Annesine lafını edince de” amann kızım iş-güç, çocuklar, biliyorsun onun kocası biraz huysuz, her şeyi kusursuz istiyor, sen ablasın elbette yardım edeceksin kardeşine” diyerek susturuyordu. İnsanların kendilerini yüce görmelerinden ve her şeye kendilerinin hakkı olduğunu düşünmelerinden sıkılmıştı. Düşününce kuzeninin tavrının nedenini de anlamıştı. Kızını evlendirirken kuzenin kayınvalidesi için ayrı davetiye vermemişti. Aslında kuzeni ile bir düşünmüş, hiçbir art niyet beslememişti. O telaşe de insan birçok şeyi atlayabiliyordu. Demek evde lafı olmuştu ki kuzen çocukları da ne nikaha gelmiş ne de sonrasında bir telefon açıp hayırlı olsun demişlerdi. Neye ve kime karşıydı bu öfke çözemiyordu.   

       Bundan sonra herkese hakkettiği gibi davranmaya ve en önemlisi ise kimseye neden yaptın, niçin yaptın , ne oldu gibi sorular sormamaya  karar vermişti. Bir insana verilecek en büyük ceza onu yok saymaktı. Elbette anlayana… 

Ayla BEŞER

16.12.2021

1 Yorum

Suna Gülgüden

Suna Gülgüden

19 Aralik 2021
ELİNİZE SAĞLIK!

Yorum Bırakın

E-Mail adresiniz yayınlanmaz.







Yazarın Diğer Makaleleri