ÖĞRETMEN

 Zil çalıyordu. Akşam olmuştu. Hava karanlıktı. Saatin kaç olduğunu bilmiyordu. Daha 5 yaşındaydı. Israrla çalmaya devam etti zil. Annesi hemen koştu, telaşla " kim o ? " diye sordu. " Açsana ulan kapıyı" babasının sesini tanımıştı.  Kapı açılır açılmaz annesinin suratına tokadı yapıştırdı. Ne olduğunu anlayamamıştı kadıncağız. " Sen kimi bekliyorsun bakayım. Bu saatte kim gelecek ki kim o diye soruyorsun. ?" Kimi bekleyeceğim bey, komşular filan olabilir diye sordum. "

 Şaşkınlıkla bakıyordu babasına. İçmese ne iyi olurdu. Ne anlıyordu acaba her akşam içip eve bu şekilde gelmekten? Kenarda korkuyla seyrediyordu. Babası fark edince " sen daha uyumadın mı ne işin var ayakta , çabuk yatağa " diye bağırdı. Annesi " hadi kızım yatağa diyerek kucakladı.  Yanaklarından öpüp, saçlarını okşayarak" uyu yavrum, baban aslında bizi çok seviyor, bu ara biraz canı sıkkın onun için böyle davranıyor" dedi. 

    İnanmıyordu annesine. Çocuk aklıyla bile söylediklerinin doğru olmadığını biliyordu. Bir akşam babasının "erkek çocuk veremedin bana , bir de kadınım diye dolanıyorsun ortalarda "diye annesine bağırdığını duymuştu. Gerçi babası için bağırmaya sebep çoktu. 

  Bu şekilde yıllar geçti, babasında hiçbir düzelme yoktu. Yıllar geçtikçe daha da kötü olmuştu. Ana kız birbirlerine sığınmışlar, zaman akıp gitmişti. Lise çağlarında babasına karşı çıkmaya başlamış, annesini sahiplenmiş en azından şiddet olaylarına son verdirmişti. Bir keresinde polisi araması babasını sindirmişti. Anladı ki yıllarca korkuyla baktığı babası aslında sadece içkinin arkasına sığınan zavallı birisiymiş.  Annesini yalnız bırakmamak için " asla evlenmeyeceğim" diye düşünüyordu, . Çektiği üzüntüler ve yaşadığı hayat kadıncağızı hasta etmişti aslında. Bir akşam televizyon seyrederken " Aslı " diye inlemiş ve kollarında hayata veda etmişti. Doktorlar bundan önce de kalp krizi geçirmiş olduğunu söylediklerinde şaşırmıştı. Hiçbir derdini belli etmeden, sessiz sakin göçüp gitmişti. 

  Ev dar geliyordu artık ona. Babası şaşırtıcı derecede annesinin ölümü ile yıkılmıştı. Bir köşede sessizce oturuyor, önüne konulduğu zaman yemek yiyor, hiçbir talepte bulunmuyordu. Çok geçmeden babası da hayata veda etti. Tek başına mücadele başlamıştı hayata karşı.

  Annesinin mezarının başında çocukları ile dua ediyorlardı. " Keşke torunlarını görebilseydin, sarıp sarmalasaydın. Senin bana olan sevgin ve babama olan sabrın sayesinde hayata tutunmayı öğrendim. Öğretmen oldum anacım, sen beni bıraktığında lise son sınıftaydım. Bana hep " akıllı kızım, güzel kızım ne güzel öğretmen olursun ne güzel çocuklar yetiştirirsin " derdin hep. Yetiştiriyorum anacım, önce insan olmayı, sonra saygıyı, sevgiyi öğretiyorum. Senin bana öğrettiklerin benim çocuklarımda devam ediyor. Huzur içinde uyu anacım."

Ayla BEŞER

02.04.2021

7 Yorum

Suna Gülgüden

Suna Gülgüden

02 Nisan 2021
Çok duygusal bir hikaye. Maalesef böyle babalar ve karısına, çocuklarına zulmeden erkekler var. Neyseki kızları güzel bir meslek sahibi olup, ayaklarının üzerinde durmuş ama yaa anılaar?? Çocukluk ve gençliğini çalan anılar? Onlar hep hatırlanacak. Allah kimseyi şaşırtmasın. Tebrikler Ayla hanımm!!
Ümran özbey

Ümran özbey

02 Nisan 2021
Üzücü bir hikaye. Kapıların ardında görmediğimiz ama yaşanan acı olaylar. Bu hayat gidişinden kendine sahip, aklı başında eğitici genç yetişmesi sevindirici yanı.
Ayşe Belim

Ayşe Belim

03 Nisan 2021
Aylacım.canım benim.Yine çok güzel hikayen için çok teşekkürler.Öyle duygu dolu ki anlattıklarım içinde kahramanlardan biri olup yaşıyorum Aklına ve gönlüne sağlık..
Halit Çalışkan

Halit Çalışkan

03 Nisan 2021
Ayla hanım çok şükür yeni hikayelerine kavuştuk Bu tür hüzünlü hikayeleri okuyunca üzülmesine üzülüyoruz ama kendi hayatımızla kıyasladığımızda halimize şükrediyoruz yazılarını güzel yapan da bu tebrikler yenilerini bekliyoruz
Gulten  Aydeniz

Gulten Aydeniz

03 Nisan 2021
Ayla hanim , gönlünüze sağlık. Yaşamım boyunca iki mesleğin hayatımızda cok büyük yer aldığını gördüm. Birincisi öğretmenlik. Herseyin en başı ilkokul öğretmenliği ve sonraki yillarda yine öğretmenlik. İkinci meslek olarak doktorluk. Sonsuz minnettarligimi sunuyorum.
Armağan ümit çı

Armağan ümit çı

05 Nisan 2021
Kadınların kendine yapacağı en büyük iyilik meslek sahibi olup, ayakta durabilmek. Kadın cinayetlerinin kökeni öykünüzde anlattığınız bu yaşam biçimlerinde filizleniyor. Kaleminize sağlık Ayla hanımcım
Nurdan Erakıncı

Nurdan Erakıncı

06 Nisan 2021
Çok hüzünlü ve duygusal hikayen için tebrikler Ayla’cığım. Emeğine sağlık.

Yorum Bırakın

E-Mail adresiniz yayınlanmaz.







Yazarın Diğer Makaleleri