DUA

DUA       

   Hoca masanın başına oturmuş elinde mikrofonu dua okuyordu. Yasin ile başlamıştı. Ölüm zordu , genç ölümü daha bi zordu. Babaanne genç yaşta kaybettiği oğlunun ardından torununu  yolcu ediyordu babasının yanına. Dayanılır gibi değildi. Normalde dualarda fena olurdu,içi şişer, yüreği daralır, kalbi yerinden çıkacak gibi hissederdi.Gözlerinden akan yaşa pek mani olamazdı.

            Bu sefer öyle olmamıştı.Üç duayı hoca okurken takip etmiş, daha sonrasında nedense gözlerini dikip O’nu seyre dalmıştı.Bir his geçmemişti dualardan.Motamot bir okuyuş içindeydi. Duygularını evden çıkarken bırakmış gibiydi. Dua bitince hemen camiye koşup cemaate yatsı namazını kıldıracaktı. Büyük ihtimal aklında yetişip yetişemeyeceği vardı. Ara sıra gözlerini dua dinleyenlere çeviriyordu.  Ağlayan var mı diye mi kontrol ediyordu anlamamıştı.

         Bir yandan da düşünüyordu. Ne yapacaktı ki adamcağız? Nihayetinde görevini hakkıyla yerine getiriyordu. İşi buydu. Sesi de fena değildi. Dualardan sonra bir iki tane “sarı çiçek “tarzında  ilahiler söylemişti. Ölen 30 lu yaşlardayken amca demiş, annesine- babasına sabır dilerken , babası da vefat etti diye uyarı gelmiş velhasıl öyle böyle dua sona ermişti.

        Ateş düştüğü yeri yakıyordu. Babaanne bir anda hıçkırıklara boğuldu. Misafirlerden birisi “ Nimet teyze ağlama “ deyince tutamadı kendisini. En sinir olduğu insan tipiydi. “ Neden ağlamayacakmış acaba, kadının ciğeri yanmış, acısı içinde mi patlasın? Ağlayacak elbet , lütfen müdahele etmeyin “ cümlesini bitirdiğinde  kendisini tebrik etmiş, içindeki siniri nasıl bu kadar yumuşak bir ses tonuyla dışarı yansıttığına şaşırmıştı. Bir süre sonra kim olduğunun, tepki verdiği hanım tarafından sorgulandığını hissetti. Ama kimse tanımıyordu ki kendisini.Vefat eden delikanlı, arkadaşının yeğeni idi. Aile çevresini ve komşularını tanımıyordu.

      Oradan ayrılırken değişik duygular içindeydi. Hep “ sıralı ölüm” denilirdi. “Allah sıralı ölüm versin” .Unutulan tek bir şey vardı. Ölümler zaten sıralıydı. Sadece bizim sıramız ile yüce rabbimin sırası aynı olmuyordu.” Cenazelerde  herkes kendi ölüsüne, kendi acısına ağlar” demişti biri bir zamanlar.Acıyı tatmayan başkalarının acısını anlamıyordu. Çok acı yaşayanlar ise bir süre sonra daha katı oluyordu.

Ayla BEŞER

08.10.2020

4 Yorum

Suna Gülgüden

Suna Gülgüden

09 Ekim 2020
Allah hiçbirimize elem, keder vermesin!! Bizi sevdiklerimizden zamansız ayırmasın!!
Ümran özbey

Ümran özbey

10 Ekim 2020
Allah kimseye evlat acısı vermesin derler ya. İşte o his anlatılamadığı, yaşandığı için çaresizlikmi ? Kime ne diyeceğini bilememekmi.? Nasıl üstesinden geleceğiz demekmi ? Bunların hangisi?Gözyaşı içimizin tepkisi. Ağlamamak bu hislerin donması demek. Buda insan için imkansız. Tüm sevdiklerimizin hayata vedalarını görmek, Anne, Baba,Kardeş,Evlat, her birinde ayrı bir damlacık.
Armağan ümit çı

Armağan ümit çı

12 Ekim 2020
Her insan kaybını bizim yaşarken parça parça ölmemiz olarak algılıyorum . Yaşım gereği, aileden çok kayıplar yaşadım. Tanrı gençlerimize sevdiklerimize sağlıklı uzun ömürler versin. Ayla hanımcım sevgiler
Halit Çalışkan

Halit Çalışkan

20 Ekim 2020
Allah rahmet eylesin sabırlar versin Allah geçinden versin deriz ama bazen gençler de gidiveriyor hüzünlendik yine

Yorum Bırakın

E-Mail adresiniz yayınlanmaz.







Yazarın Diğer Makaleleri