GÜVEN

“Yenge biraz konuşalım mı ? “

 

“Seninle konuşacak bir şeyim yok. Derdini anlatacağın yer icra dosyası artık. “

 

Çocuklar huzursuz olmuştu. “Gelir mi bir daha acaba ? Rahatsız eder mi bizi. Korkmayın hiçbir şey yapamaz. Bitti bu iş .”.

 

O gece kafası düşüncelerle doluydu yatağa girerken. Zor uyudu. Ertesi gün sanki bir türlü vakit geçmedi. Öğleden sonra icra dosyasına bakmaya gittiğinde, “ senin dosyaya para yattı, müdür bey hesabını yapsın al “ demişti memur. 40 bin TL dendiğini duyunca şaka yapıyorlar sandı. Daireden çıkarken Allah’ım çok büyüksün demekten kendisini alamadı.

 

 Haber verdiği zaman çocuklardan aldığı tepki “ Helal olsun sana anne” olmuştu.

 

Sırtından yük kalkmış gibiydi. Onun için önemli olan aslında paranın miktarı değildi. Yıllardır kendisini yok sayan, borcu kabul etmeyen ve çocuklarının rızkına el koyan bir insanı kapısına getirtmiş ve nihayetinde hakkını almıştı.

 

Yıllar önce eşi bir iş için ortak olmaya kalkmıştı. Çocuklarının geleceği için olumlu olur düşüncesiyle heyecanlanmışlardı. Ancak sermayeleri yoktu. Bir kafeye ortak olacaklardı. Eşinin zaten bir işi vardı, kendisi oturacaktı kasada. Çocuklarının gelecekteki tahsil hayatını garanti altına almak istiyordu. Yıllar önce alınmış , ödemesinde kendi payının da bulunduğu ailesinden kalan bir yazlık vardı. Onu gözden çıkarmıştı. “Satalım, işimiz iyi olursa yine alırız, ancak sen iyice araştırdı mı , sağlam bir ortaklık mı bu “demişti eşine.

 

“Hiç endişelenme ortak olduğumuz insan da sağlam, yıllardır tanıyorum, hem de siyasi ortamda tanıdıkları çok, bize çok faydası olur” diye cevap vermişti.

 

Yazlığa hemen müşteri çıkmıştı. Parayı getirip eşine vermiş , dört gözle sonucu bekliyordu. Bu arada deneme dönemi olarak 1 aydır kafeye geliyor, kasada oturuyor, bazen garsonluk yapıyor, arkadaşlarını davet ediyor ortama ısınmaya çalışıyordu. Yazlığın satışından sonra ortak oldukları şahıs evlenmişti. (Sonradan öğreneceğine göre, düğünü de sattığı yazlığın parasından yapmıştı. )zaman geçiyor ancak , kafenin devri ile ilgili bir sözleşme, bir evrak , bir gelişme göremiyordu. Kafeye fazla masraf da yapmıyorlardı. “Önce şu devir işini halledelim “diyordu eşi.

 

   Bir sabah geldiğinde kafenin önünde bir kalabalık gördü. Anlam vermeye çalışıyordu. Ortaklarına sorduğunda “ önemli bir şey yok yenge, sen merak etme “ demişti. Ortam hiç de öyle gözükmüyordu. Eşini aradı hemen. “ biliyorum” demiş fazla bir açıklama da bulunmamıştı.

 

   Meğer kafe hakkında yıkım kararı varmış, gelen kalabalık belediye ekibi imiş, kafenin boşaltılması için önceden ihtar gönderilmiş ve o sabah da yıkım işleminin gerçekleşmesi için gelmişler. Eşi geldiği zaman sakin olmaya çalışarak “sattığım yazlık parası kadar senet imzalat arkadaşına” diyebilmişti. Alınan senet 1 sene sonra ödemeliydi. İşin bu duruma gelmesinin nedenini aylar sonra anlayabilmiş, sadece ortak olmaya çalışan insandan değil , eşinden de çok büyük bir kazık yediğini anlamıştı. Bu dünyada hayatını paylaştığın , çocuklarının babası olan insana da güvenemeyeceksen kime güvenebilirdin acaba ? Bunun cevabını geçen yıllar içinde “ kimseye “ olarak öğrenmişti.

 

    Bardağı taşıran bu son damla ile eşi ile yollarını ayırmışlardı. En azından bu hususta zorluk çıkarmamıştı. Yaptığı büyük hata biraz da olsa egosunu aşağıya çekmişti. Bir sene sonra senedi sorduğunda , icraya konulduğuna dair bilgi almış, hatta bu işlemi yapan avukat ile konuşturulmuştu.

 

    Eşinin vefatından sonra işyerinin boşaltılması sırasında karşına çıkan senet büyük bir hayal kırıklığı olmuştu onun için. Yanlış üstüne yanlış yapmıştı eşi. Belki de bir arkadaşını avukat diye konuşturmuştu kendisi ile. Bir çok kere aramıştı senet veren şahsı.” Benim borcum yok, ödedim “diyordu. “Ödediysen senet neden bende ? “sorusuna ise” konuşuruz, anlatırım “diye cevap veriyordu. Geçen 5 sene içinde hiçbir şekilde irtibat kurulmamış, açıklama yapılmamıştı. Nihayetinde şahsı tanıyan birisini bulmuş, bilgilerine ulaşmış ve yıllar önce yapılması gerekeni yapmıştı.

 

 Yapılan icra takibi neticesinde bir sene önce alınmış olan BMW marka araca yakalama çıkarılmıştı.

 

        İşte kapısına gelinme nedeni bu lüks araçtı. İnsanoğlunun hırsı , aç gözlülüğü bir kez daha Allah’ın adaleti karşısında yenik düşmüştü.  

 

 

Ayla BEŞER

 

11.12.2020

 

5 Yorum

Nilgün tezer

Nilgün tezer

11 Aralik 2020
Hayatın içinden... Kaleminize sağlık.
Armağan ümit çı

Armağan ümit çı

11 Aralik 2020
Güven istismara en açık duygu. Sonunda da ne güvenilecek insan kalıyor ne güvene dair iyi niyetler bu öyküde olduğu gibi. Keşke hep birbirimize güvenebilsek. Ancak zor. Neticede insanız ve hayatın içinde iyilik ve kötülük var. İyiliklerin ağır basması dileğiyle Ayla hanımcım.
Halit çalışkan

Halit çalışkan

12 Aralik 2020
Sevgili Ayla senin hikayelerini ben bir defada anlayamıyorum bazen 2 hatta 3 kez okuyorum ya burada kafeye ortak olunuyor yıkım kararı derken eşinden boşanma mahkeme icra derken eşin ölümü baya karışık en iyisi sen bana bunu bir canlı anlatıver yeni hikayeni bekliyoruz sevgilerimle
Suna Gülgüde

Suna Gülgüde

12 Aralik 2020
İLAHİ ADALET HERZAMAN YERİNİ BULUR. İNSANLAR BOŞUNA ETRAFINI KANDIRMAYA ÇALIŞMASIN. Yazınızı çok beğendim, herzamanki gibi. Elinize sağlık!!!
Ayla

Ayla

15 Aralik 2020
Teşekkür ediyorum kıymetli yorumlarınıza. Halit Bey'cim size özel hikayeler yazmam gerekecek sanırım :)

Yorum Bırakın

E-Mail adresiniz yayınlanmaz.







Yazarın Diğer Makaleleri